gyu II

232 27 2
                                    

Okuldan sonra kafam o kadar karışmıştı ki eve gittikten sonra dayanamamış tekrar dışarıya atmıştım kendimi.Soobin'in telefonla konuştuğumuz zamanlarda bahsettiği Hongdae'ye gelmiştim.Burada şarkı söylermiş genellikle.Yüzümdeki gülümsemeyle oradaki insanları izleyerek ilerliyordum.Sonrasında dans eden birisi dikkatimi çekince orada durmuştum.Onu görünce Yeonjun'un küçükkenki hali canlanmıştı gözümde.Aynı bu şekilde 'çizilesi' görünürdü o da.Sonra bir anda bir şey oldu ve dans eden çocuk yere düştü.Herkes etrafında toplanmışken şapkasının düşmesiyle gözlerinden tanımıştım onu çoktan.

Ne yapacağımı bilememiştim.Bilincim yerine geldiğinde koşarak yanına çöktüm ama gözyaşlarım benden habersiz akmaya başlamıştı bile.Kolunu omzuma atıp onu kaldırmayı başarınca birisi beni tutup bir şeyler söylemişti.Dudaklarını okuyamadığım için öylece dikilirken işaret ettiği yere bakınca arabayı görmemle kabul etmiştim.Bizi hastanenin önüne getirdiğinde kafamı teşekkür etmek için eğmiştim.Bizi o şekilde görenler hemen bir sedye getirmişlerdi.Yeonjun ile ilgilenmeye başlayan doktorla hemşire de bana sorular soruyordu.Çantamdan bir kağıt kalem çıkarıp yazdıklarımı hemşirenin eline tutuşturdum.

Sonrasında ise ellerim titreye titreye bulduğum telefonumla Soobin'e mesaj atıp olayı anlattım.Soobin,Yeonjun'un orada dans ettiğini bilmediğini
söyleyince ise gitme kararı almıştım. Yakın arkadaşının bile bilmediği şeyi benim bilmemi isteyeceğini düşünmüyordum.Soobin'den bunu söylememesini istemiştim.Annemden beni almasını istediğimdeyse suratımın halinden hiçbir soru sormadan eve getirmişti.Sabaha kadar uyuyamamıştım.Kötü bir şey olduğunu anlayan annem beni en iyi anlayan kişinin Soobin olduğunu bildiğinden elime bir şeyler tutuşturup Soobinlere göndermişti.Evlerimiz yakın olduğundan yürüyerek oraya ilerlemiştim.Soobin'in babasını bahçede görmemle selam verdim.

Soobin ailesine de zorla işaret dili öğrettiği için onlarla rahatça iletişim kurabiliyorduk.Babasına annemin bunları gönderdiğini söyledim ve Soobin'in burada olup olmadığını sordum.Burada olduğunu,onlarla kahvaltı etmemi söylediğindeyse onaylayıp içeri gitmiştim.Etrafa bakarak Soobin'i aradığımdan önümü görememiş ve birine çarpmıştım.Kafamı kaldırdığımda gördüğüm yüz ile birlikte kaçmak zorunda kalmıştım.Ne yapacağımı bilemediğimden elimdekileri bırakıp koştururcasına çıkmıştım evden.Yolu yarılamışken bir yere çöküp soluklanmaya çalıştım.Gözümden akan yaşlarla rahatlamıştım.Fakat bu yaşlar hem mutluluk hem de mutsuzluk gözyaşlarıydı.

Yeonjun'un iyi olduğunu görmemle mutlu olmuştum fakat ona yakın olamamanın verdiği etkiyle mutsuzdum.O benim geçmişimdi.Benim gibi küçük bir çocuğun yaşamayı istemediği zaman diliminde ortaya çıkan kişiydi o.Yeonjun her şeydi benim için.Karanlık günlerimdeki güneşimdi.Fakat o güneşin ışınları bana gelemiyordu artık.Biraz daha ağlayıp sakinleştikten sonra durgun bir şekilde okula doğru gitmiştim.Sırama ilerleyip çantamı bıraktıktan sonra her zamanki gibi kulaklarımı alıp koridordaki cama doğru gittim.Orada dururken Yeonjun ve Soobin'in kapıdan girdiklerini görmüştüm.Soobin gülerek bir şeyler anlatıyordu o sırada.Yeonjun ise parlayan gözlerle ona bakıyordu.

Bu bakış bana tanıdık gelmişti.Ben de küçükken böyle bakardım Yeonjun'a.Bununla biraz daha kırılmış ve Yeonjun'a biraz daha kızmıştım.Bana hiçbir haber vermeden gitmesine alışmıştım fakat beni hala hatırlamamasına alışamıyordum.Üstüne üstlük Yeonjun'un sadece bana karşı böyle
olduğunu düşünürdüm küçükken.Ben bunları düşünüyorken arkamda hissettiğim birisiyle dönmüştüm ki Yeonjun olduğunu görmemle hemen sınıfa doğru ilerlemiştim.İşaret dili bilmediğinden onunla nasıl konuşacağımı bilememiştim.Sıramda Hyuka ve Taehyun vardı.Taehyun beni gördüğü anda yine bana yürümeye başlamıştı.Hyuka da onunla dalga geçip duruyordu.Biraz da olsa kafamı dağıtmışlardı.

İkilinin didişmeye başlamasıyla otuz iki diş gülümsemiştim.Günüm böyle geçerken son derse yakın Hyuka gelip çıkışta lunaparka gideceğimizi söyleyince çok mutlu olmuştum.Soobin küçüklükten beri birlikte lunaparka gitmek istiyordu.Kim kim gideceğimizi sorduğumda duyduğum isimle daha da sevinmiştim.Gün boyu düşündüklerimle karar vermiştim.Yeonjun'la eskisi gibi olmaya çalışacaktım.Hatırlamaması onun suçu değildi.Ben bile çizimleri görene kadar her şeyi unutmuşken ona bu konudan kaynaklı kızmaya hakkım yoktu.Çantamı toplarken omzuma dokunan el ile arkamı döndüğümde Soobin'i görünce gülümseyerek elimi kaldırdım.

O da saçlarımı karıştırmıştı anında.İşaret diliyle 'Sonunda planlarımızı gerçekleştirebiliyoruz.' demişti.Kafamı sallayarak onayladım.Sonrasında parmağıyla kapıyı işaret ettiğinde yürümeye başladık.Dışarı çıkınca Hyuka,Taehyun ve Yeonjun'u görünce çok mutlu olup kocaman gülümsemiştim.Beni mutlu eden insanların bir arada olduğunu görmek rahatlatıcıymış.Lunaparka gittiğimizde ise bir türlü Yeonjun ile yanyana kalamadığım için içim içimi yemişti.Onu incelemek istiyordum çünkü.Küçükken de Yeonjun'a güzelliğinden büyülenmiş gibi bakardım.Şimdi daha da güzelleşmişti.Bir saniye bile gözümü ondan ayırmak istememe sebebim de buydu.Pamuk şeker yeme fikri ortaya çıkınca Yeonjun ile tek kalabilmiştik ilk kez.Ne yapacağımı bilemez bir şekilde onu izliyorken o bir kez bile bana doğru dönüp bakmamıştı.

Sonra elime tutuşturulan pamuk şeker ile aklıma anılar dolmuştu bile.Yeonjun küçükken şekerli şeylere çok düşkündü.Ne zaman hayırseverlerden bu tür şeyler gelse ceplerine birçoğunu sıkıştırır sonra da birisi almasın diye saklardı.Ben genelde alana kadar çocuklar atıldığı için elim boş dönerdim.Kimseyle yiyecek paylaşmayan Yeonjun ise elimden tutup sakladığı yerleri tek tek gösterirdi.Hatırladıklarımla gülümseyip pamuk şekerimden kopardığım parçaları Yeonjun'a uzatmıştım.İstemeyince ise başımı eğerek önüme dönmüştüm.Bir adım daha.Aramıza bir adım daha girmişti.

Sanırım Yeonjun artık şekerli şeyleri sevmiyordu.O sırada elimden tutup çekilince gözlerim kocaman açılmıştı.Yeonjun elimdeki pamuk şekerleri yemişti.Yanlış düşünmüştüm.Çocuklar gelince lunapark maceramıza devam etmiştik.Çarpışan arabalara bindikten sonra etrafa bakarak ilerliyorduk.Önümdeki Yeonjun'un konuşmasıyla ne dediğini duyamadığım için Hyuka'ya doğru döndüm.Gondola binmek istediklerini fakat kendisinin benimle bekleyeceğini söyledi.Mahçup hissetsem de kafamla onu onayladım.Yeonjun,Tyun ile önden gidiyordu.Soobin bizim yanımıza gelip Hyuka'yla bir şeyler konuşuyordu.

O an Yeonjun'u izlediğimden onlara odaklanamamıştım.Sonrasında Hyuka'nın gidişini görmemle yanıma doğru döndüm.Şaşkınlıkla birlikte işaret dili kullanarak 'Sen neden gitmedin?' diye sormuştum.O ise gülümseyerek beni yanına çekmişti sadece.Sürelerinin bitmesini beklerken karnımda bir ağrı hissetmemle yana doğru döndüm.Soobin'in güldüğünü görünce karnımın guruldadığını anlamıştım.Saçlarımı karıştırdıktan sonra yanımıza gelen çocuklarla onlara dönüp bir şeyler söylemişti.Sonra Tyun kolunu omzuma atıp yürümeye başlamıştı.Hamburgerciye girip cam kenarında bir yere oturmuştuk.Yemeklerin gelmesiyle gözlerimden kalp çıkarak yemeğimi yemeye başlayacaktım ki domatesleri görmemle tadım kaçmıştı.Soobin domatesleri çıkarttırmayı unutmuştu.Ekmeğimi açıp domatesleri ayıklarken birinin beni izlediğini hissedip kafamı kaldırmıştım.

Yeonjunla gözgöze gelince ise hemen gözümü kaçırmıştım.Tekrar bakıyor mu diye kafamı kaldırdığımdaysa sohbet ettiklerini görünce kulaklıklarımı takıp ve defterimi çıkartıp yemeğimi yemeye devam ettim.Yemeğim bitince yemek boyunca odağımı bozmadan baktığım kediyi çizme kararı almıştım.Ne kadar zaman öyle durdum hatırlamıyorum fakat kalktığımızı anlayınca kendimi dışarı attım.Tek başıma çocukları bekliyordum.Önümde beliren Yeonjun ile bir şey söyleyecegini anlayıp dudaklarına bakmıştım.Korku tüneline girmek isteyince birkaç saniye duraksamıştım.Korkunç şeylerden hoşlanmıyordum fakat Yeonjun ile birlikteyken korkmayacağımı düşünüp kabul ettim.

Benimle bir şeyler yapmayı istediği için mutluydum.Jetonlarımızı alıp içeri girdikten sonra karanlıktan hiçbir şey göremediğimden öylece ilerliyordum.Bir yerde kırmızı bir ışık vardı oraya gelince Yeonjun'a bakmak için dönmüştüm ki kimseyi görmememle dehşete düşmüştüm.Bir anda nefes alamadığımı hissettim.Etrafımdaki korkunç aletleri görmemek için bir yere çöküp kafamı dizime yaslayarak bakmamaya çalıştım.O an tek dileğim Yeonjun'un beni yine kurtarmasıydı.Aradan bir süre geçince Yeonjun'un  gelmeyeceğini anlayarak gözyaşlarına boğulmuştum.Bir adım daha.O sırada hissettiğim ışıkla beraber gözümü açıp bakınca gördüğüm Yeonjun ile ona sarılmıştım.Choi Yeonjun beni yine yanıltmıştı.Ve ben yanılmalarım yüzünden çok mutluydum.

the archerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin