"Neden onunla bu kadar samimisin?" Sukuna'nın birden sorduğu soruya şaşırdım ve saç tokalarımı çıkarma işini bırakıp ona döndüm. "Ne? Kiminle?"
Sinirle gülümsedi. "Kiminle?... Uraume'den bahsediyorum. Sürekli yan yanasınız da ondan."
"Kendine gel Ryomen." Hışımla ayağa kalktım. "Beni ne ile itham ediyorsun?"
"Ne demek istediğim yeteri kadar ortada." Sinirden gözlerim dolmaya başladı. "Ağzını topla. Ben kafanda kurduğun gibi bir kadın değilim. Bana çamur atacağına önce sen hesap ver. Dün gece hangi fahişenin koynundaydın." Geri adım atar gibi oldu. "Ne saçmalıyorsun?" Sesindeki saklı tedirginliği yakalayacak kadar onu tanıyordum. Ama egosu bunu göstermeyecek kadar had safhadaydı.
"Ne mi saçmalıyorum?... Sen sarayımızda uslu uslu uyuduğumu sanarken ben her şeyin farkındaydım." Aylardır biriken öfkemi dışarı bırakıyordum. "Saçmalıyorsun." Arkasına dönüp gitmeye hazırlandı. "Saçmalıyorum? Öyle olsun Kralım." Daha fazla devam etmek istemedim çünkü sinirden titremeye başlıyordum.
Odadan çıkıp gittiğinde oldum yere çöküp kaldım. "Lanet olsun!..." Benim neyim eksikti ki?... Neyi yeterli bulamadı?...
•°•★
"Lütfen öğünlerinizi atlamayın efendim." Uraume yine yemek yemem konusunda ısrar ederken ben yataktan çıkmak istemiyordum. Yine Sukuna'nın bütün gün saraya uğramadığı günlerden birisiydi. "Aç hissetmiyorum," dedim ama ölesiye açım. Sukuna'ya sinirimi kendimden çıkartıyorum.
"Eğer ufacık hatırım varsa nolursunuz bir şeyler yiyin." Her ne kadar yalnız kalmak istesem de kurallar böyle değildi. Bana gelen en ufak zarardan bile bütün hizmetçiler sorumluydu. Onları daha fazla korkutmasam iyi olur.
"Efendim lütfen beni mazur görün ama..." Baygın bakışlarımı Uraume'nin endişeli yüzüne çevirdim. "Söyle Uraume-san." Derin bir nefes verdi, olanlar onu da yıpratıyordu. "Lord Sukuna'ya ne zaman söyleyeceksiniz."
"Eğer söylersem sanki onu bununla geri kazanmaya çalışıyormuşum gibi olacak. Hayır... Bu şekilde olmamalı..."
"Ama efendim söylemezseniz sinirlenecektir."
"Söyleyeceğim ama şu an değil." Uraume pes etti. "Nasıl arzu ederseniz efendim."
•°•★
(İlahi bakış açısı)"Beni emretmişsiniz efendim." Uraume saygıyla başını eğerek selam verdi. "Evet, seni çağırdım... Konuşmamız gerek."
"Dinliyorum."
"Biliyorsun sana güvenirim. Bu aptal ülkede tiksinmediğim nadir kişilerdensin." Uraume merakla bu sohbetin nereye uzayacağını bekledi. "Ama son zamanlarda senden beklemediğim şeyler yapıyorsun."
Uraume anlamayarak kaşlarını çattı. "Anlayamadım efendim. Ne tür bir hatam oldu." Sukuna düşünceye dalmış bir hâlde bekledi. "Miyuri. Eşim. Sence de onunla fazla yakın değil misin?"
Uraume şaşkınlıkla bakakaldı. Az önce ne ile itham edilmişti?
"Ben sadece kraliçemize hizmet ediyorum efendim." Uraume'nin karşısına dikildi. "Etmeyeceksin."
"Ama efendim kraliçe zaten-"
"Aması maması yok." Uraume ne diyeceğini bilemez halde öylece kaldı. Kraliçeye sadece hizmet ediyordu, o tarz düşünceler aklının ucundan bile geçmemişti. Ve şu an bununla itham edilmek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mea Culpa (Sukuna X Yn)
FanfictionMea Culpa: Her şey benim hatam tek sorumlu benim... ⚠️Angst