Arkama bakmadan hızla arabaya doğru ilerlerken çıkan bağırışlar sebebiyle yüzümü girişe doğru çevirdim. Annem çantasından yardım alarak güvenliği dövüyordu. Gülerek onları izlemeye başladım. Annem cidden anlaması zor bir kadın. Kollarını kendine siper eden dandik güvenlik anneme yalvarıyordu.
- Teyze ne yapıyorsun?!
- UTANMADAN TEYZE DİYOR HALA SEN NE BİÇİM ADAMSIN HA?! NE CÜRETLE BENİM ÇOCUĞUMA KATİL DERSİN SEN! SENİ KOVDURACAĞIM BURADAN BEKLE SEN
- Teyze yapma gözünü seveyim!
Abimin olaya dahil olmasıyla annem sakinleşti ancak güvenliğin gözü üzerimdeydi. İcabına bakılmazsa başıma büyük bela açabilirdi bu dandik herif. Bakışlarımı hızla abime çevirdim. Telefonla konuşuyordu. Adım gibi eminim ki flörtleştiği patronunu çağırıyordu. Tahmin ettiğim gibi çok geçmeden patronu arabasını parkedip önümden hızla geçti ve güvenliğin önünde kollarını bağlayıp bekledi.
- Herkes odama, derhal!
Abim eliyle gelmemi işaret ettiğinde oflayarak içeri girdim. Yenge hatunun odasına gittiğimde onlar çoktan içeriye girmiş hesap sormaya başlamıştı bile. Kapıyı çalmadan içeri girdim ve sertçe kapattım. Dandik herif gözlerini hemen üzerime dikti.
- SENİ CANİ! NE İSTEDİN CANSIZ BEDENDEN!
Sesimi bile çıkarmadım. Anabel elini masaya vurup sessiz olmasını istedi ve güvenliğe sorular sormaya başladı.
- Onu gözü yerinden çıkarırken gördüğüne dair kanıtın var mı?
- H-hayır efendim.. Yok...
- O zaman bu asılsız suçlaman sana pahalıya mâl olacak.
- NE?! Efendim ben gördüm ama. Oydu.! Yemin ederim oydu.
- Bana bak! Bir daha kardeşime böyle iftira atarsan sana bu hayatı dar ederim.
- D-doktor bey... Ben üzgünüm ancak... Gördüğüm şeyi iyi biliyorum. Neden bana inanmıyorsunuz?
- Hangi aklı yerinde bir insan böyle bir çocuğun bir cesedin yanına gidip gözünü yerinden çıkaracağına inanır?! Eğer bu konuyu hemen kapatmazsan buraya bir daha adım dahi atamayacaksın.
- Peki efendim...
- Şimdi git işinin başına dön!
- Emredersiniz efendim.
Dandik herif yanımdan geçerken pis vicudunu bana değdirme cüretinde bulunmadan ben omzumu arka tarafa yönelttim. Değseydi şuracıkta kusardım. Üçününde bakışları üzerimdeydi ve bu rahatsız ediciydi. Kesin büyük bir hesaptan geçecektim. Çok geçmeden Anabel konuşmaya başladı;
- Anlat bakalım.
- Anlatacak bir şey yok. Şizofren birini işe alman senin hatan.
Tek kaşı havada sorgulayıcı bakışları geride bırakıp odadan çıktım. Kapıyı kapattığım gibi başımı kapıya yavaşça yasladım ve dinlemeye başladım. Boğuk tonda zar zor duyuluyordu.
- Ne yapacağız bununla.
- Anne sadece ergenliği ağır geçiriyor. Biraz anlayış göstermemiz gerekmez mi?
- Ben anlayış göstersem ne farkeder ki? Benden nefret ediyor zaten.
Ağlamaya başladığında gözlerimi devirdim. Timsah gözyaşları tam olarak bunlardı işte. Beni umursadığı falan yoktu. Ondan gerçekten nefret ediyordum.
- Anneciğim lütfen sakin olun. Eğer isterseniz ben onunla konuşurum.
- Teşekkür ederim Anabel ama gerek yok. Bizi dinlemiyorsa seni hiç dinlemez, burnunun dikine gider o hep.