Aynı Acı

2K 111 37
                                    


"Sen içerdeyken birşey yaptılar mı sana?"

"Ne yapacaksın gidip adımları mı döveceksin?"

"Hayır ...varsa yaralarını saracağım."

Hikaye 1978 li yıllarda geçiyor arkadaşlar.
Bölümler aralıklarla gelmeye devam edecek.

Bölüm şarkısı: Kazım Koyuncu: Atın beni denizlere

Beğeni ve yorum bekliyorum arkadaşlar

Genç kız havanın kararmasına yakın inmişti tepeden,dün gelemeyen bugünde gelmemişti.
Beklemek artık daha da zor geliyordu yüreğine.
Derman diye dert sahibi olmuştu şu genç yaşında.Ah dedi kendine...ah akılsız Ahzan zamanında kaçıp gitseydin şu köyden şimdi bu hallere düşer miydin.

Düşerdi daha da beter düşerdi kesin , koskoca Artvin de gülmeyen bahtı başka şehirde güler miydi !
Tepeden iner inmez ilk önce evin ön tarafında odunların yığıldığı yere geçerek büyük sepetin içine büyük odunlar dan birkaç tane doldurdu.
Soğuktan titreyen ellerini birbirine sürterek yerdeki hasır sepeti sırtına alarak merdivenlerden çıkmaya başladı.
Kapının önüne geldiğinde ayağındaki kara lastikleri bir köşeye çıkararak tahta kapıyı aralayarak içeriye girdi.
Kapıyı ardından kapatarak sobanın olduğu odaya geçtiğinde Güleyşan nene pencereden dışarıdaki gözlerini kendisine çevirmişti.
Kısa boylu yüzü yuvarlaktı, kızıl saçları ile kaşlarının altında birer yıldız gibi parlayan mavi gözleri yine herzaman ki gibi hüzünlü bakıyordu.

Ahzan hemen önüne dönerek sobaya yanaştığında yerdeki tel ile sobanın ağzını açıp içine iki tane odunu bırakmıştı.
Bir müddet sobanın yanıp yanmadığını bekledikten sonra Güleyşan nenenin karşısındaki divanın üzerine geçip oturduğunda kaçak bakışları arada Güleyşan neneyi buluyordu.
Sıcağa alışmaya çalışan ellerine iğneler batınca ellerini bacaklarının altına saklamaya çalışmıştı.

Güleyşen nene mavi gözlerini kendisine çevirerek konuşmaya başladığında sesi herzaman ki gibi öfkeliydi.

"Cine çiktun o tepeye değul mi?"

"Yooo evden geleyrum ben."

Gözlerini kaçırarak konuşuyordu, biliyordu ki karşısındaki kadın tam yaşlı kurt tu gözünden hiçbir şey kaçmıyordu.
Güleyşan nene divanın yan tarafına bıraktığı bastonunu çabucak eline alarak karışısında oturan kızın bacaklarına doğru fırlatmıştı.
Ahzan 'ın bacaklarına değen baston yere düştüğünde oda da yankılanan ses sadece yere düşen baston dan gelmişti.

"Kancık bide ba yalan deyi,senin işeduğun yeri bilirim ben !
Ha sen daha iyi pekle o ovaklı tepede,o dedesi kilikli yüne cirmiş mapusa!"

Ahzan oturduğu yerden kalkarak Güleyşen nenenin yanına geçip oturduğunda az evvel soğuktan titreyen elleri şimdi ise korkudan titriyordu.

"Yalan ....değul mi nene yalan dersun."

"Ne yalani kiz,sançi daha evvel cirmedi pok yiyenin uşağı."

Ahzan kayıp giden umutlarını bir köşeye bırakarak zar zor konuşmaya başladığında Güleyşan nenenin de mavi gözleri sulanmıştı.

"Ama hani bu sene gelecektu..."

"Kiz akilsuz ha o uşak o İstanbullarda ne karilar tatmıştır seni ne edecek.

Haklıydı Güleyşan nene yıllardır tüm bekleyişleri boşa çıkmamışmıydı ...ha bugün ha yarın diye diye kaç sene geçmişti.
Nasıl dayanırdı Ahzan ,bunca yıl iyi bile ölmemişti anasının elinde.Yanmaya başlayan göz pınarları dan ardı ardına düşen göz yaşlarını Güleyşan nenenin sulanmış gözlerine diktiğinde onun gözlerini kaçırdığını görmüştü.

Devrim -i Ahzan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin