6.Bölüm

188 11 5
                                    

Sabah kalktığımda hala uçakta olduğumu fark ettim. Başka ne olacaktı ki. Kafamı kaldırdığımda Jeong Gu-won'u gördüm. Bu herif niye dibime kadar girmişti. Sola doğru kafamı çevirdiğimde benim tarafımda fazlasıyla yer olduğunu benim ona yaklaştığımı fark ettim.

"S*ikeyim" diyerek kendi tarafıma kaydım. Bu aradaki yer niye yoktu. Kalktım ve toparlandım. Yaklaşık 3-4 saat sonra uçağın ineceğini öğrendim. Uçakta camiadan benim emrim altında olan birkaç kişi vardı. Birini yanıma çağırıp bazı konular hakkında konuştum ve uygulamasını söyleyip gönderdim.

Bugün bir gazinoya gidecektim
(kumarhane,alkol, yiyecek vs. yenilen içilen yer,ağırlıklı olarak kumar oynanır)
yarın da toplu operasyonlar vardı. Lee jung ve benim ekip inmişti. Bizimki geciktiği için havaalanında beni bekliyorlardı.

Jeong Gu-won ortalıklarda yoktu. Ne ara kalkmıştı?

Yarım saat sonra Jeong Gu-won geldi. Ağzından laf almaya çalıştım ama beni anladığını söyleyip daha fazla çabalamamı söyledi. İstesem saman altından su yürütürdüm gayet kolay bir şekilde ama laf arasında olmadan çat diye sorduğum için anlamıştı.

...

Sonunda varmıştık. Maskemi takıp uçaktan indim. Lee jung beni karşıladı tam gidiyorduk ki arkamdan
"Do Do-Hee!"  Hyo-rin görmüştü. Artık burada olduğum için sorun olmazdı bağırdı çağırdı ve gitti.

Otele geldik. Herkesin odası V.İ.P'ydi. Ben tektim. Normalde yemeği odanda yiyebiliyordun ama otelin çoğu odası bizimdi ve bir arada bulunmamız gerektiği için restorant kısmında yemek yiyecektik. Lee jung'la buluşmak için lobiye inecektim. Duş alıp üzerime;

Bunu giydim ve lobiye indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunu giydim ve lobiye indim.

..

Yaklaşık 1 saattir konuşuyorduk. Arada camiadan birileri gidip geliyordu. Yemek yedik ve gazinoya geldik.

Oynayacağım adam Fransızdı. Ama ingilizce biliyordu gerçi bana sorun yoktu Fransızcam'da iyiydi.

..

Dört buçuk saatten beri 5-6 iş adamını sömürmüştüm. Beni hala yenebileceklerini düşünüp, birbirlerini gazlayıp yine kaybeden oluyorlardı.
4-5 kişi masanın etrafında heyecanlı bir şekilde beni izliyordu. Görevliden bir kadeh daha şarap istedim.

Yine kafamı kaldırıp oynayacağım kişiye baktığımda Jeong Gu-won olduğunu gördüm. Şaşırmamıştım, bir amacı  vardı ve her yerde karşıma çıkıyordu.
Ufak bir kahkaha atıp;
"Ne büyük tesadüf" dedim.
"Tesadüfün böylesi" dedi.
"Söylesene amacın ne senin?"
"Hiç" dedi.
Korece konuştuğumuz için Fransız adamlar bize anlamayarak bakıyorlardı.

My DemonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin