0.1

11 4 1
                                    

.

Tek istedikleri bir geziye gitmekti...Kimin sürdüğünü bilmedikleri bir karavan kiralayıp Leylakya'ya gitmek istemişlerdi. Elif, Arda, Güney, Deniz, Ege, Hasan, Ufuk, Yiğit, Yaren, Eylül, Zeren, Doğa, ve Kemal. 13 arkadaş.

Güzel bi tatil olur diye düşünmüşlerdi. Bu yıl ders çalışarak -aslında hiç kimse çalışmadı- çok yoruldukları için biraz dinlenmek istemişlerdi.

Onları bekleyen bu kötü sonu bilmeden karavanda dans ederlerken birden kimin sürdüğünü bilmedikleri o karavan durdu. Yiğit hemen kaportayı açıp baktı. Gördüğü şey ile şaşkına uğramıştı. Kaporta erimiş marsh mellow doluydu. Böyle yola devam edemezlerdi ki.

Yiğit bunu kimin yaptığını sorunca Zeren atıldı. "Arka bagaj dolu olduğu için ön bagaja koydum-" Elif ve Doğa gülerlerken Yiğit alnına vurdu. "Bir süre buradayız."

+++++++++++++\++++++++++++++\+++

Dakikalar saatleri kovaladı. Sanki güneş en tepeden onlara sırıtıyordu. Herkes sıcağın altında bulanmış bir şekilde oturuyordu -evet,kimsenin aklına karavana girmek gelmemişti- üstelik telefon da çekmiyordu.

Kemal her zamanki gibi söyleniyor, Yarengil dedikodu yapıyordu. Herkes bıkmış bir vaziyetteydi.

Güney'in gözüne bir kuyu takıldı. Garip bir şekilde onu kuyuya çeken bir şeyler vardı. Kuyunun az önce orada olmadığına yemin edebilirdi. Kuyuya yaklaştı. Daha fazla.Daha fazla. Daha fazla. Ve ani bir hareket ile kuyuya atladı.

Elif "Güney!" diye bağırdı.Yaren Güney'e özenip "Hadi bizde atlayalım!" diye bağırdı. Elif Yaren'i yakalayamaya çalışarak "Yaren saçmalama-" demesine kalmadan Yaren de kuyuya atladı.

Eylül göz devirerek "atladı gerzek dedi." Yaren ve Güney' e bir şey oldu korkusu ile onlar da atlamaya karar verdiler.Sonra herkes birden atladı. Eylül de dahil.

Atlamaları ile kendilerini çok değişik bir terde bulmaları bir oldu. Hepsi şaşkınlıkla buraya bakıyordu. Bir kuyunun içinde nasıl olurdu da cennet gibi bir yer olurdu? Hepsi bir ağızdan "Burası neresi?!?!" diye bağırdılar. Hiçbiri buranın neresi olduğunu kimse bilmiyordu. Onlar bu cennete bakarlarken Kemal'in dikkatini 'ölümcül parkurları tamamlarsanız buradan çıkıp ölenleri canlandırabilirsiniz' yazısı takıldı. Demek ki birileri ölecekti.

Yaren'in "Haydi gidelim"demesi ve adım atması bir oldu. Daha birkaç adım atması ile ayağının bir parkur engeline takılması çok çabuk oldu. Yaren çığlıklar atıp "kızlarrrr!?!?" diye bağırırken Eylül göz devirdi. "Mal yaren." diye bıkkınlığını belirtirken Eylül de o tuzaklardan birine takıldı.

Bir anda parkur onları yukarı çekti. Başka bir ip de gelip onların boynuna takıldı. İkisinin aynı anda nefesleri kesildi, aynı anda bu çirkin dünyadan yok olup gitti ruhları. Aniden havada bir ekran belirdi 'ilk parkur tamamlandı,giriş bölümü yok edilecektir lütfen burayı terk edin' diye bir yazı göründü. Yazıyı okuyan herkes buz tuttu. İlerlemeleri gerekti kalıplar onlar içerde ilken yok edilirse onlar da yok olurlardı ama yapamıyorlardı,ilerleyemiyorlardı, korkuyorlardı...

Bu korku ile başa çıkmanın tek yolu cesaretlerimi ortaya koymalarından geçiyordu. Yaren ve Eylül... Onlar ölmüşlerdi. Ufuk daha Eylüle karşı hisselerini anlatamadan...

Önlerine yine bu şekilde parkurlar çıkacaktı. Eylül ve Yaren'in yaptığı bu hataya düşmemeleri gerekti. Onları geri getirme şansları vardı ve aptalca davranmamaları gerekti. Şimdilik yapabilecekleri tek şey ise yürümekti.



1.BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...

BU KİTAP SİZLER İÇİN ÇOK SEVGİLİ(!) ARKADAŞLARIM. İÇİMDEKİ SEVGİYİ FARK ETMEMİ SAĞLADIĞNIZ İÇİN. HE HE KESİN ÖYLE OLMUŞTUR.

BU KİTABIN TARİHİ İKİ YIL ÖNCEYE DAYANIYOR. ARDA ZAMANINDA DERSTE SIKILDIĞI İÇİN ÖYLE BİR KURGU YAZMAYA KARAR VERMİŞ. GEÇEN GÜNLERDE BUNU BİR ÇİZGİ ROMAN HALİNE GETİRMİŞTİ VE BEN DE BUNU BİR HİKAYEYE DÖNÜŞTÜRMEK İSTEDİM.

FİKİR HIRSIZLIĞIIIII(?!???!???)

ÖZÜR DİLERİM...

Kovboylar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin