0.3

4 3 0
                                    



.

O değişik yerden çıkmışlardı. Aç ,susuz, yorgun, bitkin bir şekilde saatlerdir yürüyorlardı. Bu olay psikolojilerini alt üst etmişti.

Yaren.
Eylül.
Ufuk.
Ege.

Sevdikleri 4 arkadaş. 13 kişi gitmeye çalıştıkları bu gezide 9 kişi kalmışlardı.

Bırak sevdikleri bir arkadaşları;Kiminin en yakın arkadaşı, kiminin aşkı, kiminin çocuğu, kiminin yeğeni, kiminin öğrencisiydi onlar ve en önemlisi kendi hayatlarının baş rolleriydi.Artık film bitmişti. Sonsuza kadar. Artık ne devam filmi gelirdi ne dizisi. Bir daha kimse onları göremeyecekti. Belki daha ilerdeki zamanlarda sadece eski bir anı olarak kalacaklardı bazı insanların zihninde.

Umut demekti onlar. Bu iğrenç dünya için fazla iyilerdi. Allah en sevdiği kullarını yanına erken alırmış. Daha fazla bu adaletsiz ve çirkin dünyada kalmalarını istememişti demek ki.

Daha önceden yanlış yollara saptıkları  için yerlerde nereye gitmelerini belirten kırmızı oklar vardı. Okları biraz daha takip ettikten sonra kendilerini bir kahvaltı masasının önünde buldular.

O kadar açlardı ki yemeklere biranda saldırdılar. Masadaki tüm o lezzeti yemeklerin bitmesi o kadar çabuk sürdü ki anlatamıyorum bile.

Birkaç saat burada dinlendiler. Bu onlara iyi gelmişti. Birbirleri ile konuşmaya dahi cesaret edemeyen bu kişiler bu zamanlarda birbirlerine destek olmaları gerektiğini fark etmişlerdi.

Kimisi ağladı, kimisi teselli etti. Birbirilerinin yaralarını sardılar.

Biraz daha zaman geçti. Daha önce yerde olan oklar tekrar belirdi, onları acele ile bir yere çağırdığı belliydi -Nası anlıyorsunuz bunu acele ile yaptığını? Belki 'yıllar sonra da gelseniz fark etmez' kafasında?-

Bu kez vardıkları yolu yürümek çok zaman almamıştı. En azından diğerlerine göre.

Oklar onları terk edilmiş gibi duran bir binaya götürmüştü. Kocaman ağaçların arasında eski püskü bir bina tabi birilerini korkuturdu. Yiğit bile gerilmişti.

Zeren ani bir cesaret ile binaya doğru adımladı. Diğerleri de onun peşine takıldı. Arkadaşlarını kaybetmişti bundan mı korkacaktı?

Binaya daha da yaklaşınca onları kapısı açık bir asansör karşılamıştı. Zeren'in cesareti burada kesilmişti. Sanki hepsinin cesareti blender de öğütülmüştü. Korku tüm bedenlerini sardı.

Kemal bi anda umursamaz bir ifade ile asansöre bindi. Diğerleri de sürü halinde bindiler. Kemal tek ve son asansör düğmesine bastı. 37. Kata çıkmaları birkaç dakikalarını almıştı.

Asansör kapısı açılır açılmaz onları bir takım cam karşıladı.

Hasan "sıçtık!" diye bağırdı. Yiğit'in tüm gerginliği yok olmuştu. Yüzünde rahat bir ifade ile "ya bırakın abinize" dedi.

Sağ taraftaki cama atladı ve asıl şimdi tüm gerginliği yok olmuştu. Bu en basit parkurdu. Diğerlerini de rahatlatmak adına "Bakın bir şey olmuyor." dedi. Doğa bir an olsun rahatlamıştı. Ta ki Yiğitin "bismillah!" diyip aşağı düşmesini görene kadar. Çığlık attı. En büyük korkularından biri yükseklikti.

Güney ise az hiçbir şey olmamış gibi tüm parkuru tek seferde geçti. Diğerleri de Güney'in bastığı camlara basmaya dikkat ederek parkuru geçtiler. Sahi geçmişler miydi?

3.BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...


AZ SONRAKİ BÖLÜMDE HİÇ İYİ ŞEYLER OLMAYACAĞI KESİN. GERÇİ NE İYİ GİDİYOR Kİ?

YAREN.
EYLÜL.
UFUK.
EGE.
YİĞİT.

KIS KIS KIS;)

ASLINDA PİKNİK SAHNESİNİ DAHA BAŞKA HAYAL ETTİM. BİR AĞAÇ KESİLMİŞ AMA BU KOCAMAN BİR AĞAÇMIŞ VE ORADA İŞTE KAHVALTILIK MALZEMELER VARMIŞ  GİBİ AMA BU DA İDARE EDER GİBİ


Bİ DE BU VAR. ASLINDA BU DA FENA DEĞİL GİBİ AMA BENİM HAYALİMDEKİ İLE TAM OLARAK UYUŞMUYOR. YAKINDAN UZAKTAM ALAKASI YOK AMA NEYSEEEE

Kovboylar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin