0.2

5 2 0
                                    



.

Ve yolculuğa başladılar.

Uzun zamandır yürüyorlardı. Çok yorulmuşlardı ve dinlenmeleri gerekti. Etraf yavaş yavaş soğumaya başlıyordu. Yaz olduğu için de üzerlerinde kısa kollu tişörtleri vadı. Bi ateş yakmaları en iyisiydi. Kocaman ağaçlar vardı ve etrafta biraz dal bulabilmişlerdi. Yiğit'in her zaman yanında taşıdığı çalmağı ile de dalları yakmışlardı. Böyle zamanlarda Yiğit gerçekten de işe yarıyordu. Ne gereksiz ıvır zıvır varsa Yiğit'ten çıkıyordu. Tabii bazen böyle işe yarar eşyalarda çıkabiliyordu.

Her ne kadar arkadaşlarını kaybetmiş olsalarda onları tekrar diriltebilirlerdi. Çünkü girişteki yazıda bundan söz edilmişti. Öyle değil mi? Eğer bu parkurları eksiksiz tamamlarlarsa, arkadaşları tekrar canlanabileceklerdi. Parkurların ne zaman önlerine çıkacaklarınıysa bilmiyorlardı.

Her ne kadar ateş yakmış olsalar bile ısındıkları söylenemezdi. Sıcaklık git gide düşüyordu. Böyle giderse hiç şansları yoktu. Kimse konuşmuyordu. Ortamda gerici bir sessizlik vardı. Zeren Doğa'ya daha da yaklaştı.

Ege bu gergin ortanı biraz olsun dağıtmak için fikrini dile getirdi "Bu Amazon ormanları. Sadece orada palmiye ağacı yetişiyor." Deniz Ege'nin dediği şeye göz devirdi. Sahi tek dertleri bu muydu? "Yav he he bi sus" Ege ve Deniz'in arası iyi değildi. Ne diye birlikte bir yolculuğa çıkmışlardı ki?

Deniz kara kara bunu düşünürken yine o ekranlardan biri belirdi ve bu kez üstünde farklı bir yazıyordu. 'Az sonra gelecek malzemelerden sadece bir tanesini seçebilirsiniz dikkatli olun.'

Hasan anlamayarak ekrana bakıyordu. Saniyeler sonra Güney'in gözüne bir masa takılınca oraya doğru yürüdü. -bu çocuk her şeye neden burnunu sokuyordu ki?-

Masada sıralanmış aletler vardı. çanta, keskin bıçaklar, oyuncaklar, su ,battaniye, konserve yiyecek ve değnek gibi şeyler.

Zeren gözüne kestirdiği bir oyuncağı, Arda çantayı, Güney hançeri, Deniz suyu, Hasan konserve yiyecekleri, Ege sopayı, Ufuk topu, yiğit tırtıklı bıçağı almıştı. Doğa ve Kemal'in battaniye kavgası sonucu battaniyeyi Doğa, çakıyı Kemal almıştı. En sona kalan Elif'e ise sadece bir değnek kalmıştı.

Kısa ve koyu pembe renkte olan bu değnek ile ne yapacağını o da bilmiyordu.

Biraz oyalandılar. Bu arada Arda'nın çantasından kraker, çadır, su ve battaniye çıkmıştı.

Yorulmaya başlayan ekip en sonunda uyumaya karar verdiler. Saatse geç olmuştu.

+++++++++++\+++++++++++\+++++++\+

Sabah uyanır uyanmaz yolculuğa devam etmeye karar vermişlerdi. Bir süre daha yürümeye devam ettiler. Aniden bir uyarı geldi, az önce orada olmayan kapılar bi anda kapandı ve içeri zombiler doluşmaya başladı. Güney "koşun" diye bağırdı. - Tabi nereye koşuyorlarsa kapılar kapalıydı?-

Ege sopası ile zombilere vuruyordu. Elif'in değneği sihirli çıkmıştı ve zombileri arkadaşlarından olabildiğince uzak tutmaya çalışıyordu. -böyle bir ortamda bile arkadaşlarımı düşünmem çoh iyi deil miii- Yiğit, Güney ve Kemal de ellerindeki keskin aletler ile zombileri doğruyorlardı. Ellerindeki aletleri zombiler saplamak için yaklaşmaları gerekti ve bu biraz riskliydi. Ama bu riski alabilirlerdi.

Ufuk ise savunmasız bırakılmıştı. Bir zombi Ufuk'u tuttuğu gibi ona yaklaştı ağır hareketler ile. Ege bunu fark eder etmez Ufuk'a doğru koştu. Ama nafileydi. Ufuk da sonsuz bir karanlığa gömülmüştü.

Zombilerden kurtulmaları imkansızdı çünkü çok fazlalardı hem de en yakın arkadaşını kaybetmişti Ege. Elif değneği ile zombilere bir kalkan yapmayı başarmıştı ama bu onları daha ne kadar tutardı bilmiyordu.

Kapılar açılmıştı ve zombiler onlara yetişmeden burayı terk etmeleri gerekti. Koşarak kapıya gittiler. Deniz Ege'nin gelmediğini fark edince "Mal Ege gelsene." dedi. Ege'nin yanıtı ise netti "hayır."

Kapının kapanmasına kırk beş saniye vardı ve biri yem olmazsa kapı daha kapanmadan zombiler kalpıdan geçeceklerdi. Birinin yem olması gerekti.

En sonunda Arda konuştu "Ege?" Aynı saniye içinde zombiler Ege' ye atıldılar. Onlar Ege'yi yemek ile meşgulken kalıplar kapandı ve bu saçma yerden kurtuldular. Kemal Arda'nın sorusunu cevaplamış gibi oldu;

"Öldü."

2.BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK


BELKİ BUNLAR BİR RÜYADIR? YAŞADIĞIMIZ HER ŞEY TÜM GÜZEL ANILARIMIZ. BELKİ BİZ BU DÜNYAYA SADECE ACI ÇEKMEK İÇİN GELMİŞİZDİR? ZATEN ZAMAN GEÇTİKÇE HER ŞEY BİRER SİLİK ANIYA DÖNÜŞMEZ Mİ?

BELKİ DE BU 13 ARTIK 9 KİŞİNİN YAŞADIĞI ŞEYLERDE BİRER KABUSTUR? HEP GÜZEL ŞEYLER Mİ RÜYA OLUCAK? KÖTÜ OLAYLAR DA RÜYA OLSUN?

Kovboylar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin