Bölüm 2: "Eve Gidelim Mi?"

1.7K 235 138
                                    


Felix'in unutmaması gereken bir şey vardı. Baskın bir alfa da olsa, boyu 190'ın üstüne de çıksa, Hyunjin 19 yaşındaydı ve uzun zamandır Felix'e aşıktı. Bu yüzden az önce yaşadığı korku yüzünden, uzunca bir süre kendine gelemeyecekti.

Hyunjin'in karakteri hep böyleydi. Baskın bir alfadan bahsedildiğinde, insanlar hep ne kadar güçlü durduklarından, ne kadar soğuk olduklarından bahsederdi. Ama Hyunjin farklıydı. Evet, dağ gibi büyük, güçlüydü. Yüz hatları öylesine keskin ve mükemmeldi ki, göz teması kurduğu kişinin dizlerini titretirdi. Ama Hyunjin, yolda yavru bir kedi gördüğünde başını okşamadan geçmezdi. Küçük bir çocuk gördüğünde gözleri parlar, dudağı bükülürdü. Sevdiği insanlar üzüldüğünde onlarla ağlar, sarılmayı severdi. Tatlı şeyler yerdi, kahkaha atmaktan, gülüp eğlenmekten çekinmezdi. Değer verir, verdiğini daima gösterirdi. Hyunjin yeşil bir bayrak değildi, yeşil bayrak kavramı Hyunjin'den sonra meydana gelmişti.

Ve söz konusu Felix ya da Jisung'sa, her şey daha da aşırıydı.

Gurursuzdu, kovulsa da gitmez, duyduğu tüm kötü sözleri sinesine basardı. Üzülmediğinden ya da canı yanmadığından değil, karşısındaki Felix olduğundandı bu tavırları. Ve gurursuzluğu, umrunda bile olmazdı.

Gamsızdı. Hayatında ne olursa olsun, eğer sorun Felix ya da ailesinden birisiyle alakalı değilse, zerre umrunda olmazdı. Kendi yaşadığı zorluklar da buna dahildi.

Koruyucuydu. Ailesinden birisine ya da Felix'e uzanacak herhangi bir eli kırmak için tereddüt bile etmezdi.

Gözü karaydı. İçindeki öfkeyi ortaya çıkardığında, bir baskın alfanın ne kadar korkunç olabileceğini çok net görüyorlardı.

Cesurdu. Yanlış bir karar bile almış olsa, canının yanacağını da bilse, o an yapması gereken oysa gözünü kırpmadan yapardı. Gitmesi gerekiyorsa gider, sevmesi gerekiyorsa severdi. Hislerini belli etmekten de korkmazdı, on kişinin arasına girip dayak yemekten de. Yani sadece cesur değil, güçlüydü de.

Ama en önemlisi, varolduğundan beri hissettiği bir şey vardı. Normalde kişilik özelliği sayılmasa da, Felix'i öyle uzun zamandır seviyor ve bekliyordu ki, onu sevmek artık bir kişilik özelliği olmuştu.

Ve şimdi hayatının merkezinin, neredeyse intihar edeceği bir sahneye bizzat tanıklık etmişti. Kendine gelmesi, biraz zaman alacaktı.

Bir süre sonra yavaşça doğruldu. Felix artık hareket edebiliyor olsa da, hala Hyunjin'in bileğinden tutması sayesinde, sadece doğrulan Hyunjin'in yanına oturabildi.

Şimdi ikisi yerde, sırtlarını kenardaki koltuğa dayamış şekilde oturuyorlardı. Felix bacaklarını karnına çekmişti, Hyunjin ise bacaklarını sere serpe atıp uzamıştı. Canını yakmasa da, Felix'in bileğini sıkı denebilecek kadar sert tutuyordu.

Hyunjin sonunda kendisine doğru çekip, Felix'i göğsüne doğru yatırdı, sımsıkı sarılıp kafasını omzuna gömdü.

Hyunjin, normalde olduğu gibi davranmıyordu. Normalde Felix'e yapacağı en ufak temasta çekinir, eli titrerken, şimdi çok daha agresifti.

"Hyunjin..." Dedi Felix, sesini çıkartmaya çalışarak.

"Seni hiç bırakmayacağım hyung. Bu andan itibaren, benimle kurduğun teması asla kesmeyeceksin."

"Seninle her yere gelemem..."

"Geleceksin. Yoksa seni eve kilitlerim, başına da onlarca koruma dikerim. Aldığın nefesten, attığın adımdan haberim olacak."

The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin