♡O gün yaşananlar hakkında, pek fazla konuşmadılar. Zaten yol yorgunu olan Felix, yaşadığı şeyin ardından tatlı bir öğlen uykusuna yatarken, Hyunjin kapının önüne çıkıp telefonunu eline aldı.
Biraz önce Minho onu aramıştı, ama Felix'in yanında açamazdı; onun ne söyleyeceğine güvenemiyordu. Bu yüzden Minho'yu aradı. "Efendim hyung, beni aramışsın." Dedi Minho'nun sesini duyar duymaz.
"Felix nasıl?"
"İyi."
"Yüzdünüz mü?"
"Neden soruyorsun ki?"
"Felix lise zamanlarındayken bir kere onu havuza götürmüştüm. Saçma bir şey yüzünden kavga edince sinirle kendisini boğmaya çalışmıştı. Neredeyse ölüyordu. Bu yüzden bir daha yüzeceğini düşünmemiştim."
Hyunjin burnumun kemerini ovarken öfkesini bastırmaya çalıştı. "Bunu... Şimdi mi söylüyorsun amına koyayım?"
"Sormadın ki. Ne bileyim, bir şeyleri mi hatırladı?"
"Sikeyim, kapat telefonu."
"Dur dur, önemli bir şey söyleyeceğim."
Hyunjin derin ve hırıltılı bir nefes verdikten sonra tekrardan toparlandı. "Ne zaman ağzını açsan boktan şeyler söylüyorsun, bu yüzden sormaya korkuyorum."
"Of, ne yapayım? Söylemesem dert, söylesem dert."
"Tamam hyung, söyle."
"Changbin iletişime geçmeye çalışıyordu birkaç gündür. Bunu engellediğimi anladığında kapıma geldi. Konuşmasına fırsat vermemeye çalıştım ama sarhoş gibiydi, ortalığı birbirine kattı. Tüm evi arayıp Felix'in gerçekten olmadığını görünce anca gitti."
"Hay sikeyim onu da."
"Ne zaman döneceksiniz?"
"Bilmiyorum."
"Polisler Felix'in telefonunu bulmuşlar; atlamaya çalıştığı yerde cebinden düşmüş. Zaten paramparçaymış ama almak için karakola gideceğim, ardından derhal yok edeceğim."
"Belki de o ilacı nereden aldığını bulmak için kullanabilirler. Bu mantıklı mı emin değilim."
"İşlerinde çok iyilerse eski kayıtlardan bakarlar. Zaten telefon kullanılamayacak durumda, dediğim gibi. Döndüğünüzde yeni bir telefon ayarlayacağım. Evde unutmuşsun bahanesiyle getiririm."
"Hiç telefonu olup olmadığını bile sormadı zaten, sorun yok."
"İyi."
"İyi."
"Kapat hadi."
Telefon kapandıktan sonra, Hyunjin avucunun içinde tuttuğu telefonu istemsizce sıktıtarak karşıda görünen denize doğru baktı. Gözleri dalgındı. Felix'le yeni anılar yazmaya çalışırken, eski anısını geriye getirmişti neredeyse. Felix'in hiçbir travmayı hatırlamaması gerekiyordu, bundan emindi. Bu yüzden onu eski hayatına ait her şeyden uzak tutmaya karar verdi.
Telefonunu tekrardan açtı, Minho'yu aradı. Açıldığındaysa, direk olarak konuya girdi. "Felix'in haberi olmadan, onu nüfusuma geçirebilir miyim?"
"Ne?" Minho telefonun öbür ucunda, duyduklarına şok olmuştu. "Evlatlık mı alacaksın amına koyayım?"
"Hayır. Evlenmekten bahsediyorum."
"Ne var aklında?"
"Yurt dışına yerleşeceğim."
"Hyunjin, bokunu çıkarma. 19 yaşındasın daha, hatırlıyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Cliff | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fanfiction"Bu gece... İntihar edeceğim. Yerçekimi ortadan kalksa bile, kendimi atmanın bir yolunu bulacağım. Ve yaşarken tüm çiçeklerimi solduran insanlar, öldüğümde mezarıma getirecek bir çiçek bile bulamayacaklar. Mezarımı sulamanıza gerek kalmadan yağacak...