Ay hellöö babuşlar
Yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Hayde bölüme.
Buket Ayaz
Bu arada Zeynep için de model arıyorum. Fikirleriniz varsa belirtirseniz çok mutlu olurum. Sarışın olacak. Market siparişi verir gibi model istediğime göre bölüme gecelim.
Seçim yapmak herkes için zorunlu olan nadir şeylerdendir. Tıpkı ölüm gibi. Bu arada şeyden bahsetmiyorum hani bir mağazaya gidip de iki ayakkabı arasında kalma tarzı basit seçimler değil. Hepimiz nasıl bir gün illa ki ölmek zorunda kalacaksak her insan hayatının bir noktasında hayati bir seçim yapmaya mecburuz.
Ben bu zamanlarda yaptığım seçimin hayatıma mal olacağını bilmiyordum tabi. Bilseydim yine Zeynep’e evet der ve bu işe kalkışır mıydım? Buna vereceğim cevabı reddetmek istiyorum. Çünkü onca yaşanandan sonra, hayatımın alt üst olmasından sonra hâlâ sırf onunla tanışabilmek için, sırf onunla anılarım için her şeyi tekrardan yaşamayı kabul etmek, yıllarca eleştirdiğim o gurursuz kadınlara benzemek olurdu.
Bir adamı seven ve onun için kendinden vazgeçen kadınlar. Genelde dizilerde veya kitaplarda gördüğümüzü düşündüğümüz ama gerçek hayatta daha fazla olan kadınlar. Hayatları boyunca aldıkları her nefesi bir adama adayan kadınlar. Onu anlıyordum hatta empati de yapıyordum ama onlardan birisine dönüşeceğimi hiç tahmin etmemiştim. Bir erkek yüzünden hayatımı mahvetmek? İmkansızdı. İmkansız değilmiş ama. Şimdi onu anlıyorum.
Ben hayatımı seviyordum. Sürekli arıza yapan Impala’mı, susmak nedir bilmeyen kuzenimi, sürekli bana sataşan kardeşlerimi, okurlarımı, kitaplarımı ve hatta beni aldatan Cem’i seviyordum. Ama ben bencil bir insandım o yüzden bir kere bile başkasını kendimden daha fazla sevebileceğimi düşünmemiştim.
Ben, kendimi herkesten daha çok severdim. En azından bu durum onunla karşılaşana kadar böyleydi. Stefan Zweig’in bir kitabı vardır. Bilinmeyen bir kadının mektubu. Bir kadının yıllarca bir adama planotik bir şekilde aşık olmasını hatta o adamla bir gece geçirmesini ama adamın onu hiçbir zaman fark etmemesini anlatıyordu kitap. Kadın, kendisinin varlığını dahi umursamayan bir adam için defalarca kez hayal kırklığına uğramış, ağlamış ve eziyet çekmişti.
Seni umursamayan birisi konusunda nasıl hayal kırıklığına uğranabiliyorsa artık. Lisedeyken öğretmenimiz bu kitabı önermişti. O zamanki arkadaş grubumla kitabı bir günde okumuştuk, zaten ince bir kitaptı. Hepsi mükemmel bir aşk hikayesi demiş ve ağlamışlardı. Ben mi kitabı yanlış okumuştum bilmiyorum ama ben ortada aşk falan görememiştim. Zira hâlâ görmüyorum. Obsesif bir kadının bir adama olan takıntısıydı aşk dedikleri bana göre. Bir sitenin eleştirmenin satırlarını okumuştum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşık Ruhlar Cemiyeti
Mystery / ThrillerBuket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı kafasına o kadar çok takmıştır ki hırsı için yapamayacağı şey yoktur ve sırf yeni kitabı için bilmedi...