5.bölüm

652 61 6
                                    

"Asker kalkkk!!!!"

Duyduğum gürültülü ses ile bilincim yavaş yavaş açılırken daha çok yumdum gözlerimi.
Ne oluyordu şuan hiç bir fikrim yoktu
En son biz birlikte oturuyorduk.
Sonra?
Sonrası bende yoktu.

"Alooo asker diyrım kalk diyrım duymaymısun?"

Anladığım kadarıyla vefa abimin omzunda uyuya kalmıştım
Ve şuan beni yatağıma yatmam için uyandırmaya çalışıyorlar.

"yaa vefa abi sen dağlarda kaç kilo techizat taşıyorsun, benimi taşıyamayacaksın.
Ne olur beni uyandırma.
Nolurrr"

Hala gözlerimi açmadan söyleniyordum.
O kadar yorgun hissediyordum ki sanki biri eliyle gözlerimi kapatıyordu.

"belki konuştuğun kişi yüzbaşı vefa keskin olsaydı bu numaraları yutabilirdi ama binbaşı Umut keskin'in kitabında böyle şeyler yok.
Karşılaştığın tüm zorluklara göğüs gereceksin asker!"

Tepemde dikilen kişinin Vefa abim değilde Umut abim olduğunu anlayınca bütün hayallerim suya düşmüştü
Gözlerimi yarım yamalak açarak konuştun.

"Abi Allah aşkına daha ne kadar askere gitmeyip kendine yalandan binbaşı diyeceksin
Küçük bir hatırlatma geçmek istıyrım müsaadenle.
Sen daha Er bile değilsin!"

"ohoo asker senin dilin fazla uzamış sen nasıl üstünle böyle konuşursun"

Zar zor yattığım yerden kalkıp yürümeye başladım

"tamam abi pardon binbaşım yüksek müsaadenle ben izne ayrılıyorum yarın sayımda görüşürüz"

Yatağında gözünü açacağını sanıp sonrasında teker teker merdivenleri çıkmak yük olurmuş insana...

...............

"Abi versene şu ekmeği ne uzatıyorsun?"

"önce sen tuzu ver!"

"önce  ekmek"

"önce tuz..."

"önce ek.."

"yetti da, boğaldum yeminle nefes alamayrum daha kaç kere aynı şeyi diyeceksunuz?"

"ama abi Umut abim başlattı o ekmeği versin bende tuzu vericem"

"Umut ver oğlum şu ekmeği"

Umut abim sinirle ekmeği bana uzatırken benim yüzümde zafer sırıtışı vardı.

"Açelya sende tuzu ver abine!"

Vefa abimi daha fazla sinirlendirmemek adına hemen uzatmıştım tuzu

"Bu kadar basit ya neyin kavgası bu sabahtan beri!"

Umut abimle hiç şaşamadığı gibi bu sabahta büyük bir tartışmayla Uyanmıştık.
Ama bu sefer yüzde yüz haklıydım
Ya bir insan evladı neden kardeşini horon açarak uyandırır.
Hayır seslenmiyor da açıp odanın bir köşesine koymuş telefonu kaç saat rüyamda yöresel halk takımı ile horon teptim bilmiyrım.
Tabi sonra reklam girdi araya ben rüyamda kaç dakika bu müzik neden kesildi diye düşünürken bizim binbaşı dan diye daldı odanın içine.
Yemin ederim ruhumu teslim edip geri aldım.
Sonrasında küçük bir kavga kıyamet
En sonunda ikimizde Vefa abimin karşısında bulduk kendimizi...

Annem babam ve babaannem sabah misafirliğe gitmişlerdi.
Bizde abimlerle kahvaltı ediyorduk
Yani etmeye çalışıyorduk diyelim.

Aklıma gelen şey ile heyecanla Vefa abime dönüp gülümsemeye başladım
Sanki az önce Umut abime çirkef çirkef bağırmıyormuşcasına sakin ve tatlı gözükmeye çalışıyordum

Abim bakışlarımı farkedip bana dönmüştü, gerçi bakışlarım fark edilmeyecek gibi de değildi zaten el kadar masada dümdüz yanımda oturan abimin yüzüne bakıyordum

"gene ne oldu abim?"

"Abiiiii"

"söyle abim da uzatma işte"

"bugün müsaitmisin?"

"Bugün tam olarak ne zaman mesela?"

"kahvaltıdan hemen sonra mesela?"

"müsaitim ne oldu?"

"acaba diyorum kiii
Biz seninle hüseyin dayıya mı uğrasak. Benim almak istediğim bir kaç kitap varda..."

"olur abim uğrarız, zaten benimde sözüm vardı ona gelip bir çayını içicem demiştim ama nasip olmadı"

Aldığım olumlu geri dönüş ile ne sinir kalmıştı ne strest.
abimin yanımda gelmesin tabi en büyük sebebi onun ödeyecek olmasıydı ama bunun dışında abim ile kitaplar hakkında konuşmak çok keyifliydi.
Tabi onun çok fazla çalıştığı için pek vakti olmuyordu kitap okumaya yada gelişmek için ağır asker kitapları okuyordu.

Ama ben okuduğum kitapları ona anlatıyordum heyecanlı heyecanlı oda her seferinde sabırla dinliyordu.
Bazen beni kırmamak içinmi yoksa gerçekten ilgi alanına giriyormu merak ediyordum.
Ama bence onunda kitaplarla arasında güzel bir bağ vardı.

Umut abimin elindeki çatalı sertçe masaya vurmasıyla alacağım kitapların heyecanından sıyrılıp gerçek hayata dönmüştüm.

"peki ya ben! gelmeyeyim mi?"

"sen pek ilgilenmezsin ki kitaplarla o yüzden bir şey demedim"

"sen abini hiç tanımamışsın!"

"Abi allah aşkına en son ne zaman kitap okudun yada şöyle sorayım okul ders kitapları hariç bir tane kitabın varmı?"

"var tabii... Neydi ismi ya?"

"ohooo daha adını bile bilmiyorsun doğrumu söylüyorsun orası ayrı muamma tabi"

"gelmeyeyim yani..."

"gel tabiki abi ya öyle mi diyorum hem hiç bir şey için geç değil belki seveceğin tarz bir kitap buluruz sana"

"bakalım"
Dedi abim memnuniyetle sonrasında Umut abim ve Vefa abim işler hakkında bir şeyler konuşmuş ben ise alacağım kitapların hayali ile kahvaltımı yapmıştım.

Birlikte sofrayı topladığımızda hemen hazırlanmak için odama girdim.
Yine dolabımla küçük bir harbededen
Sonra giyeceklerime ulaşmıştım.

Hem kitap alacağım için seviniyorken uzun zaman sonra üç kardeş dışarı çıkacağımız için ayrıca çok mutluydum.
Umut abim sofrada alınganlık yapmıştı ama o demese hatta gelmek istemese bile ben birlikte olalım diye onu mutlaka ikna ederdim.

Yaklaşık on dakika sonra üstümü giyinmiş aşağı inmiştim.
Vefa abimde gelince Umut abimi bekliyorduk

"Umut hadi oğlum!"

"aaa abi darlama çocuğu belki hangi renk şal takacağına karar verememiştir"

Yalandan ciddiyetim Vefa abim gülünce bozulmuştu.

"Abi ya çok teşekkür ederim benimle geleceğin için"

"ne demek abim, zaten hiç yanında olamıyorum bu kadarını yapayım bari"

"ne oluyor burada! Yokluğumu fırsat bilip en iyi abi kardeş biziz mi diyorsunuz?"

Yalandan bir üzüntüyle konuştum

"tüh nasıl anladın ya oysa biz sen duyma diye çok sessiz konuşmuştuk"

"Bu konuda diyebilecek bir cümlem var"

"neymiş dostum?"

"kaplumbağa ninen tostum"






BEZDUM DA BEZDUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin