24

289 33 49
                                    


"Sen! Sen ne yapıyorsun Yoongi!" Jimin hızla yanına gelip o ve Daniel arasında durmuştu. Yoongi buna dayanamıyordu. Babasının katili önünde diz çöküyordu, öldürmek üzereydi ama Jimin buna engel oluyordu. Artık fazla oluyordu işte. "Jimin çekil." Sakin çıkmıştı ses tonu fakat elinde ve yere dönük olan silahını fazlasıyla sıkıyordu.

"Hayır! Sen ne yaptığının farkında mısın!? Masum bir insana nasıl silah doğrultursun!? Eunwoo haklı mıydı yani, sen mafya mısın gerçekten de?" Jimin korkuyordu hatta korkusundan ölebilirdi de ama ona göre masum görünen birinin ölmesine göz yumamazdı "Jimin çekil dedim. Aradan çık ve uzaklaş. Bu onunla benim aramda."

Jimin'in kılını bile kıpırdatmaması Yoongi'yi geriyordu ve git gide sinirlendiriyordu. Jimin'in buna engel olmasına izin veremezdi. "Hayır! Sen ne kadar korkunç biriymişsin öyle!" Jimin'in gözleri doluydu. "Ben de aptal gibi seni sevdiğimi sandım. Meğer sen katilin tekiymişsin." Yoongi'ye duydukları her defasında olduğu gibi ağır gelmişti. "Lafını geri al."

"Almayacağım!" Jimin ona bağırıyor bir yandan da gözyaşı döküyordu. "Sana lafını geri al dedim!" Yoongi kendini kontrol edemiyordu artık. Onun da gözleri dolmuştu. Canı hiç olmadığı kadar acıyordu o an. "Almazsam beni de mi öldüreceksin!?" Jimin bunları söylememeliydi. Ama henüz yaptığı hatanın farkında değildi.

"Park Jimin! Derhal önümden çekil!" Yoongi artık iyice zorlanmaya başlamıştı. "Çekilmiyorum Yoongi! İstersen beni de öldür, umrumda değil!" Yoongi yere dönük tuttuğu silahını kaldırıp ona doğru tutmuştu. "Sana, önümden, çekil dedim!" Avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Sesi ne kadar güçlü çıksa da eli titriyordu. Şu an hayatta en sevdiği kişiye silah doğrultuyordu. Hayat onu neyle sınıyordu böyle?

Dayanamazdı bunu yapmaya. Jimin'i ani bir hareketle kolundan tutup kenara doğru savurmuştu. Düşmeyeceği kadar yavaş yapmaya özen göstermişti. "Şimdi sana gelelim Daniel." Yoongi tekrar onun alnına silahı dayamıştı ki Dongmin'in adamları daha da artarak gelmiş ve gelişigüzel bir şekilde ona ateş etmeye başlamışlardı. Yoongi hızla kolunu çekip geri geri gitmişti.

Jimin'i tutup kendiyle beraber kenara çekmişti. "Korkunç, korkuyorum." Jimin onun ayaklarının dibinde çökmüş fısıldıyordu böyle. Minicik elleriyle kulaklarını kapatmış gözyaşı döküyordu. "Jimin nolur korkma? Nolur ağlama?" Oysa Yoongi'nin kendisi de ağlıyordu. "Sana bir şey olmasına izin vermem güzelim."

Çatışmanın bitmesinin ardından Jimin yere diktiği bakışlarını çekmiş ve hızla ayağa kalkmıştı. Yoongi de ona dönmüştü. "Jimin, lütfen-"

"Uzak dur benden!" Jimin geri geri gidiyor ve etrafı kontrol edip duruyordu. Çok korkuyor olmalıydı. "Jimin, lütfen beni dinle. Yalvarırım dinle. O babamın katiliydi ve ben-"

"Onu öldürseydin senin ondan ne farkın olacaktı Yoongi? Sen de iğrenç bir katilden başka bir şey değilsin. Hem duygularımın hem de insanların katilisin. Senden nefret ediyorum Min Yoongi! Benden uzak dur ve bir daha sakın kafamı karıştırma."

*

"Sikeyim, sikeyim!" Yoongi silahını boşluğa sıkıp duruyordu. Jimin onu orada bırakıp gittiğinden ve eve döndüğünden beri bunu yapıyordu. Neredeyse sabah olacaktı ama durmak bilmiyordu.

Bir bardak içki dikiyor ve sonra bir şarjör boşaltıyordu. "Benden nefret ediyorsun demek!" Elindekini defalarca kez sıkmıştı. "Siktir! Ben sensiz ne yapacağım!?" Bir şarjör daha boşalmıştı bu cümlesinin ardından. Elindeki silahı kenara atmış başka birini almıştı. Karşıdaki hedef delik deşik olmuştu ama durmuyordu.

Ona geriden bakan Taehyung ve Changbin sesini çıkaramıyordu. İkisi de ne olduğunu bilmiyorlardı. Çünkü Yoongi eve çok kötü bir halde gelmişti ve tek kelime etmemişti. "Sen de git! Sen de git! Sen de bırak beni!" Delirmiş gibi görünüyordu.

secret secret | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin