Jimin uyumak üzereydi ki kapısı deli gibi çalınmaya başlamıştı. Yerinden sıçramıştı bir an. Mochi de korkmuştur diye kedisine döndüğünde kedisinin yataktan atlayıp kapıya doğru koştuğunu görmüştü. "Mochi, bekle!"Korkarak yataktan kalkmış ve kapıya yönelmişti. Korktuğu için Yoongi'yi aramak gelmişti içinden bir an için. Kapının önüne geldiğinde de sesini duymuştu. "Jimin aç kapıyı lütfen!" Yoongi'ydi gelen. "Git buradan Yoongi. Sana benden uzak dur demiştim." Kapıyı açmamıştı hâlâ. "Jimin yalvarırım aç. Seni son bir kez daha görmeme izin ver, lütfen!"
'Son kez' demişti. Jimin bunu duyunca durmuştu. "Son kez mi?" O an yutkunamamıştı Jimin. Yoongi'ye çok kızıyordu, sinirliydi ama onu görmemeye dayanabilir miydi? Onu görmeden gününü gün edemezdi. O bahçede yürürken dalgalanan uzun sayılabilecek siyah saçlarını görmeden olmazdı. Kedi gözlerini kendisine baktığını görmeliydi.
Jimin, Yoongi'yi düşündüğünden de çok seviyordu ama yaptıklarını ona konduramıyordu bir türlü. Tıp okuyorlardı sonuçta ve işleri insanları yaşatmaktı, öldürmek değil. Zaten Yoongi de bu mafyalık işlerini bayılarak yapmıyordu. Bir an önce her şeyi kapatıp çocukluk hayali olan mesleği, doktorluğu, yapmak istiyordu. Ailesini öldüren Dongmin'i ortadan kaldırıp bu karanlık tarafını geçmişte bırakmak istiyordu. Tabii Jimin henüz bunları bilmiyordu.
"Jimin lütfen aç, hadi." Onun ağladığını anlayan Jimin yavaşça kapıyı açmıştı. Kendi de gözyaşlarının akmasına izin vermişti. Yoongi onu o kadar sıkı sarmıştı ki hareket edemiyordu. Jimin başını onun göğüsüne gömmüştü. O kadar alkol kokuyordu ki neredeyse kendisi de sarhoş olacaktı. "Jimin lütfen beni bırakma!" Yoongi ağlıyor ve ağlıyordu. "Yoongi sakin ol."
Kedi gözlerinden yaşlar süzülen adamın saçlarını okşamaya başlamıştı. "Beni bırakıp gidemezsin Jimin! Sensiz ne yaparım ben!?" Ağlaması bir an bile kesilmiyordu. "Yoongi, korkma. Seni bırakmıyorum." Kendi de ağlıyordu. "Seni çok seviyorum Yoongi! Nasıl bırakabilirim ki!?" Sarhoş olduğu için Yoongi'nin bunları hatırlamayacağını biliyordu.
"Ben her şeyimi o Dongmin yüzünden kaybettim. Şimdi seni de ellerimden alıyor." Jimin onun saçlarını okşamaya ve onunla ağlamaya devam ediyordu. "Şşş ağlama ama." Yoongi geri çekilip ona bakmıştı. "Beni seviyor musun gerçekten?" Jimin başını sallamıştı. "Ama nefret ediyorum dedin." Yoongi'nin ağlaması artmıştı. "Hayır güzel kedim. Hayır, senden nasıl nefret ederim ben?" Jimin, Yoongi'nin yanaklarını okşuyor ve akan yaşları siliyordu. "Jimin ben..." Yoongi'nin gözleri kapanıyordu yavaş yavaş. Jimin onu yatırması gerektiğini anlamıştı.
"Gel buraya koca kedi." Yoongi'nin kolunun altına girerek onu yatak odasına doğru yürütmeye çalışmıştı. Yoongi giderek ağırlığını ona veriyordu. Jimin onu nihayet yatırdığında önce bir soluklanmıştı. Yoongi gerçekten çok ağır gelmişti ona. Yoongi'nin yanına oturmuştu. Mochi de yatağa zıplamış ve Yoongi'yi koklamaya başlamıştı. "Onu tanıyorsun Mochi, merak etme." Kedisinin tüylerini okşadıktan sonra Yoongi'ye çevirmişti bakışlarını.
"Ah Yoongi." Ona doğru eğilip yanağına bir öpücük bırakmıştı. Jimin ona karşı oldukça yumuşamıştı ki zaten bunu yapmaya da çok müsaitti. Ondan uzak durmak istediyse de başaramamıştı. Kalbindeki sevgi, ona verdiği değer ve aralarındaki bağ buna engel olmuştu. Fakat yine de Yoongi'yi birinin alması gerekiyordu.
Taehyung'u aramayı düşünmüştü ama numarası yoktu. Sonra Jungkook'u aramayı düşünmüştü ama araları biraz bozuktu bu yüzden aramak istememişti. Aklına başka kimse gelmeyince Yoongi'nin telefonuna uzanmıştı. Kilit ekranı tamamiyle siyahtı ve parmak izi vardı. Onu uyandırmadan parmağını ekrandaki sensöre bastırmıştı. Açıldığında ise ana ekranda kendi fotoğrafını görmeyi beklemiyordu. Fotoğrafın köşesine sonradan eklenmiş bir cümle vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret secret | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘚𝘦𝘤𝘳𝘦𝘵 𝘚𝘦𝘤𝘳𝘦𝘵 𝘣𝘺 𝘚𝘵𝘳𝘢𝘺 𝘒𝘪𝘥𝘴 바쁘게 걸어가다 보면 괜찮아지겠지 비 온 뒤에 땅이 굳고 다시금 꽃이 피듯이 ####### Sıradan bir üniversite öğrencisi gibi gözükse de babasının öldürülmesi dolayısıyla yeraltı dünyasının liderlerinden olan Min Yoongi, dünyanın en sa...