"Taehyun! Çok şirin çıktı ama bu!!" Elindeki fotoğrafı Taehyun'a gösterdi Beomgyu. Taehyun kendisini uzun süre sonra bir karede görse de ilk kez bu kadar sevinmişti. Onun için fotoğraflar lanet gibi bir şey olmuştu her zaman. Kim ne zaman onun fotoğrafını çekmek istese, hep bir terslik oluyordu.
Taehyun Beomgyu'nun elindeki kamerayı aldı ve objektifi ona çevirdi. "Gülümse Gyu." Taehyun tek gözünü kapatarak makineye odaklandı, gülümsedi. Beomgyu saçma sapan pozlar vererek eşlik etti fotoğraflara.
"Benden daha tatlı çıktığın kesin." Beomgyu fotoğrafa baktıktan hemen sonra Taehyun'ın boynuna sardı kollarını. "Sen şu dünyadaki en iyi insansın." Taehyun bunu beklemezdi, o da düşünmüyordu öyle birisi olduğunu. Kendisine de söylerdi, o asla iyi biri olamazdı. Etrafındakileri görmezdi, dinlemek istemezdi asla çünkü onların da gerçek olmadıklarını biliyordu.
Beomgyu Taehyun'ın kolundan tuttuğu sıra kaldırımlara çekiştirdi onu. Kendisi oturduktan sonra yanını patpatlayıp Taehyun'ın da oturması için işaret etti. Kameradaki fotoğrafları gezindi. Taehyun ona eğilip ne yaptığını izliyordu. Bazı fotoğraflar o kadar güzel çıkmıştı ki, midesinde bir kıpırdanma oluşmaya başlıyordu.
Belki de o fotoğrafların bütünü Soobin'den oluştuğu içindir. Dudakları gerilerek küçük bir sırıtış oluşturdu. Yeşil, büyük gözleri kısıldı. Ona o kadar aşıktı ki, sevgisi yüzünden başına büyük işler alabilecekti, onun kölesi olmaya bile razıydı. Ama bilmediği bir şey vardı ki Soobin onun için en büyük fiyaskoydu.
"Ah, yine daldın." Taehyun bulunduğu alemden Beomgyu'nun sesi ile çıkmıştı. "Ne düşünüyorsun yine?" Taehyun'ın dudaklarındaki sırıtış bir anda söndü. Ayaklarını ileriye itti, ellerini arkaya attı. "Hadi amaa, onu mu?" Ayaklarını birbirine vururken kafa salladı Taehyun.
Beomgyu kendi havasında bilmişçe güldü. "Hâlâ akıllanmadın değil mi? Oğlum, çocuk kızlardan hoşlanıyorum demiş o kadar. Vazgeç artık." Taehyun Beomgyu'nun bu dediğine ne kadar kırılsa da umursamadı. Çünkü Beomgyu'nun da birkaç sene öncesine kadar onun gibi davrandığını biliyordu. "Duygularım bir zaman sonra şekil alıyor Beomgyu. Elimde değil ki."
Sustu.
"Soa'da senin gibi söyledi.."
Beomgyu kamerasını kucağına bıraktı. Jestleriyle Taehyun'ın anlamadığı şeyler yapıyordu. Veya Taehyun şu an onu düşündüğü için ona öyle geliyordu. Beomgyu'nun ellerini tuttu, kendi parmaklarına kenetledi. "Beomgyu, bana yardım edemez misin? Çok aşığım, onu istiyorum. O da beni sevemez mi? Benim o kızlardan ne eksiğim var ki?"
Beomgyu bilmiyordu. "Emin değilim." Taehyun gülümsedi. "Peki, boş ver. Bu gün onu düşünmeyeceğim, birlikte takılalım." Beomgyu sırıttı. "Bunu sevdim bak işte." Taehyun tekrardan Beomgyu'yu izlemeye başladı.
~
"Soobin daha mesaj atmamış." diye geçirdi içinden Taehyun. Mesajı atalı iki gün oluyordu ve her girdiğinde Soobin aktif oluyordu. Hatta belki gününü sosyal medyada vakit geçirerek harcıyordu ama bir türlü Taehyun kim diye merak etmiyordu bile. Aklına onun kızlardan hoşlandığı bir anda tak etmişti. Belki daha güzel olsa Soobin o zaman onu severdi? Sonuçta Taehyun'ı etkileyici yapan özelliği saçları ve gözleriydi.
O hiçbir zaman Soobin için bir etken olmayacaktı. O da biliyordu, belki sadece yıpranmak istiyordu. Bilmiyorum. Taehyun'ın istediği bu.
Sırtını yatağının kenarına verecek şekilde oturdu. Yanındaki komodini açtı. Gözüne ilk çarpan ışıltılı şeye baktı. Ortasında şeffaf, mavi bir kalp vardı. Muhtemelen içerisine fotoğraf koymak içindi, Soobin'in resmi vardı. Mavi bir rengi vardı, üzerinde Taehyun'ın çizdiği her hâlinden belli olan beyaz bulutlar vardı. Ve elbette şeffaf dosyaların içerisinde onun resimleri.
O çok güzeldi. Saçları, yüzü, bedeni, tarzı, gözleri her haliyle mükemmeldi. İlkbahar aylarında polenlerin etrafta uçuşmasıyla oluştuğu alerjisini, alerjisi sebebiyle kızaran gözlerinin tatlılığını, eğlenmek için yaptığı saçma şeyleri, film izlerken uyuya kaldığı sıra şişen yanaklarını, yağmurda ıslandığı zaman ucundan su damlacıkları düştüğü siyah ince saçlarını, her yönüyle ezbere bildiği o mükemmel bedeni onu mutlu etmeye yetiyordu.
O ıslanan siyah saçları, ay ışığıyla büyüleyici bir parıltı saçıyordu etrafa.
Taehyun'ı etkileyen şey de buydu ya zaten. Her fotoğrafta ona olan aşkı daha çok artıyordu. Buna bir 'dur' demesi gerekti. Ya da birinin 'dur' demesi. O kişi tabii ki de oydu.
-
nasılsın moa?
sorun şu ki; atmamam gereken
bölümü önce atmısım.
neyse, bölmü attığımda
hallederim.öpüldünüz🤍
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mono no aware, taebin
RandomSana ait her şey bir gün şeklini kaybederse, Sen her zaman burada, içimde yaşayacaksın. Veda dahi edemesem de yolumu aldıkça, Sen hep burada, benimle birlikte olacaksın. -given.