Beomgyu'nun Soobin'i azarlamasının üzerinden epey bir zaman geçmişti. Üstelik sanırım Taehyun'ın kolu ağır zedelenmiş olacaktı ki okula dahi neredeyse bir haftadır gelmiyordu. Sonradan aldığı gelişmeye bakılırsa sağ kolunu incitmişti. Böyle yazı da yazamazdı şimdi.
Bütün ödevlerini Beomgyu'ya kilitleyeceğini biliyordu. Bu küstahça bir karardı ama Soobin'in iyi bildiği bir diğer şeyse Beomgyu'nun umursamazca bunu da yapıp Taehyun'ı kirli ifadelerden kurtaracağıydı.
Masasının üzerindeki renkli kağıtlardan birkaç tanesini -özellikle hiçbir yerinde hasar olmayanları- özenle seçerek onları güzel hâle getirmeye çalışıyordu. Birkaç el hareketiyle oluşturduğu renkli kalplere bakarak sıcak gülümsemesini ekledi ortama. "Madem ben seni bir haftadır göremiyorum Kang Taehyun, bunun acısını böyle çıkartırım bende." Kendi kendine gülümsedi.
Katlama işlemini tamamen bitirdiğinde ortaya çıkan dört renkli kalbin üstlerine ufak delikler açarak pek de kalın olmayan ipleri geçirdi. Üzerine siyah kalın uçlu kalemle bir şeyler yazarken kendine gülmeden edemedi.
Onun için böyle saçma şeylere katlanıyor ve yapıyor olması ona da komik gelmişti ama Taehyun için Soobin ölmeye bile katlanabilirdi.
İşini kısa sürede bitirdiğinde ağır bir yorgunlukla kendini geriye bıraktı. Hemen masasının arkasında olmasına güvenerek yaptı bunu yoksa yere çakılmasıyla bir yanlarının acısından bütün gece ayakta kalabilirdi bile.
Gözlerine çöken ağırlıkla yavaştan gözleri de kapanmaya başlamıştı. Buna direnmesi lazımdı çünkü daha bu sevimli renkli kalplerini, sevimli -en azından öyle düşündüğü- küçük bir kutu bulmalıydı.
Ne yazık ki bu isteğini yerine getiremeden tatlı uykuya yenilmişti. Ne de olsa sabah halledebilirdi. Soobin bazen çok inatçı ve sinir bozucu olsa da bunun yanı sıra bazen de çok romantik ve şirin bir tip olabiliyordu. Bunu kendisi de biliyordu ama ne yazık ki ikinci kişiliğini ortaya bir türlü çıkartamıyordu.
Kişilikleri birbirinden bağımsız işlerken aslı olması gereken Soobin kendi hayâl çerçevesinde adeta süblimleşiyordu. Umar ki bu böyle devam etmezdi yoksa birilerini incitirse -farkına vardığında bunun kendi canını yakmasından daha klasik bir şey olmadığını bilirdi.
En azından son birkaç gündür görmediği Taehyun'ın iyi olduğunu bilse o zaman canı yanmazdı. Şu an sadece aklındaki bulanık düşünceler ağırlaşan gözleriyle birlikte daha da yoğun bir hâl alıyordu. Bu sebeple de uykusu artıyordu, ki sanırım doğru dürüst uyuyamadığı birkaç günün acısını çıkartıyordu. Soobin'in bünyesi için de bu iyi bir şeydi.
Yarın okulda Taehyun'ı sapasağlam görürse o renkli kalplerle Taehyun'ın gülüşünün daha renkli ve canlı olacağı tartışılamazdı bile. Soobin o canlı gülümsemeyi en son ne zaman gördüğünü hatırlamaya çalışırken -uykusu bastırıyorken- bir de yarın o gülümsemeye uzun zaman sonra şahitlik edeceği için mutluydu.
Ne kadar dışarıya sert, serseri bir tip olarak gözükse de içten efendi bir çocuk olduğu kesindi. Onu tanıyan herkes -özellikle Taehyun- bunu çok iyi bilirdi. Bilmekle kalmaz Soobin bunu gösterirdi. Ne kadar o fark etmese de artı özelliği yerine geçerek Taehyun'a gösterirdi. Ve her zamanki gibi Taehyun yine bunu bilerek kalbi daha gür ışıklar saçmaya başlardı.
Soobin uykusunda bunları hangi ara düşündüğünü bilmiyordu ancak sanırım Taehyun'ı -ilk kez- toplasan günde iki saat -bu iyi bir şey- düşünmek ona iyi geliyordu ve bu yine artı yönlerine yazılabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mono no aware, taebin
RandomSana ait her şey bir gün şeklini kaybederse, Sen her zaman burada, içimde yaşayacaksın. Veda dahi edemesem de yolumu aldıkça, Sen hep burada, benimle birlikte olacaksın. -given.