Bu gün çok mutluydu, sonuçta yıllardır sevdiği insanın doğum günüydü. Belki de o olmasaydı o hep yalnızdı. Elinde pek de büyük olmayan bir kutuyla koridoru gezmeye başladı. Ona rast gelirse çok sevinirdi çünkü öğle arasına çok az kalmıştı. Koşarak çıktığı merdivende bir kızla karşılaştı, bir süre ona bakıp sonunda çekilmeyi başardı. Hızlı adımlarla koridorun sonundaki sınıfın önünde durdu. İçeriyi aradı yeşil gözleri. Tanıdık gelen sima ile gülümsedi. İsmini seslendi.
Ona hitap edilmesiyle sesin geldiği yöne döndü. Sarışın, yeşil gözlü, aynı okulda olduklarını belli eden üniformalı bir çocuktu. Elinde bir hediye kutusuyla gülümsüyordu ona. Bu gülümseme içini ısıtıyordu, onun gülümsemesi çok içtendi, kimsenin gülümsemesi gibi değildi, onlar gibi asla olamazdı. Konuşmasını bölüp kapının önünde dikilen çocuğa baktı tekrar. Yanına gelebilmişti en sonunda. Taehyun elindeki kutuyu uzattı. "İyi ki doğdun Soobin!" Soobin bir hediyeye bir de Taehyun'a baktı.
Gülüşü sıcak, bakışları hoş, duyguları gerçekti. Öylece bakıyordu yüzüne. Ondan ne bir kıpırtı ne de bir cümle işitemeyince kapalı gözleri solan gülümsemesiyle açıldı. Ona öyle baktığı an fark etmişti, belki onun tarafından sevilmiyordu. "Bu senin." Soobin dudaklarını araladı. Taehyun birazdan söyleyeceği şeyleri duymasa belki daha iyi olacaktı. "Kızlardan hoşlanıyorum ben Taehyun." Pişman olmalıydı, kesinlikle bunu söylememeliydi.
Elindeki kutu bir anda yere düştü. O da anlamamıştı niye böyle bir şey yaptığını. Elinin bir an boşalmasıyla yere eğildi ve kutuyu tekrar aldı, göğsüne bastırdı. Ona bakacak yüzü yoktu belki de. Kafasını eğdiği sıra sarı, parlak saçları güzel yeşil gözlerini kapatıyordu. Belki de böylece Soobin Taehyun'ın gözlerinin dolduğunu anlayamazdı. "İyi dersler.." Koşarak merdivenlerden inmeye başladı. Soobin hata yapmıştı. Yine. Fark etmeden onu kırıyordu, bunu bile fark etmiyordu.
Bir yandan Soobin'in ona olan bakışları diğer yandan da aklındaki çelişkin sorular yiyip bitiriyordu onu. Sanki yavaş yavaş enerjisi sömrülüyordu. Okul çıkışıydı. Tahtayı geçirmeyi bitirmiş, eşyalarını toplamıştı. Sırasının üzerindeki kutuya baktı. Bunu şimdi yanında götüremezdi, eğer görse her dakika bakıp bakıp kendini üzecekti. En doğrusunu yaptı. Çıkarken kutuyu aldı ve kapının hemen yanındaki çöp kutusuna attı. Yanii o öyle sanıyordu. İçi acımıştı belki. Ellerini cebine sokuşturdu ve okulun kapısından dışarı çıktı.
~
Belki kalbini kırmıştı. Kalbi parçalanmıştı. Ya şimdi onu onarırdı, ya da bir porselen tabak misali bir daha eski yerine getiremezdi. O eskisinden de sağlam olmasını tercih etti. Taehyun'ın sınıfına göz gezdirdi. Kimse yoktu. Dikkatini çeken şey o mavi kartonla kaplı hediye kutusuydu. Eline aldı kutuyu, açtı. İçerisinde ona özenle yapılmış olan mavi bileklik, küçük mavi çiçek buketleri, kürenin üzerinde yılbaşını temsil eden bir ren geyiği ve onun sahibi olan Noel Baba biblosu yer edinmişti. Onun için bu kadar emek sarf etmesi çok özeldi. Ama Soobin bunu anlamayan kişilerden biriydi. Onu asla bir yakını olarak görmüyordu belki de, ya da çok önce bir yakını olarak görmeyi bırakmıştı.
~
Sağlığını asla düşünmüyordu. Tek istediği evine bir an önce gidip kendini yatağa atmak. Ama olmaz, depresyona girecek zaman değildi. Sadece evine bir an önce gidip kimseyi düşünmeden sakin kafayla rahatlamaktı. Yağmurun verdiği o hoş hava, nefeslerinin oksijene karışmasıyla yavaş yavaş kirleniyordu. Nefes alması zorlaşıyordu. Bir binanın önüne oturdu, nefesini düzene sokmaya çalıştı.
Birazdan rahatlamış hissedecekti zaten. Nefes alışverişinin düzene girmesi için bir süre orada oturdu. Tamamen düzeldiği sıra yürümeye devam etti. Omzunda hissettiği uzun, büyük ve soğuk parmaklar, yüzüne bakınca tanıdık gelmişti. Önceden tahmin etmeliydi. "Birlikte yürüyelim mi, eve yalnız dönme." Bahaneydi. Soobin bunu ona önceden de yaptığı gibi tekrar aynı yöntemi kullanarak aklını çeliyordu. Belki istemsizce yapıyordu ama Taehyun her seferinde ona tekrar bir şans vermeyi kabul ediyordu. Üçten sonra saymayı bırakmıştı zaten. Bunu her seferinde tekrarlıyor ve hepsinde de yine aynı hatayı yapıp kabul ediyordu. Tıpkı şimdi yine bu teklifi kabul ettiği gibi.
Yol boyu Soobin ona eğlenceli şakalar yapıyor, onu güldürmeyi başarıyordu, o gülümsemeyi solduracağını bilmeden elbette. Taehyun o kadar saf kalpliydi ki, her kim ona yanlış yapıp daha sonrasında ufak bir özür dilediyse Taehyun onları anında geri kabul ediyordu. O da Soobin gibi, fark etmiyordu. Sadece Soobin'in yanında kendisini iyi hissediyordu, güvenliydi yanında. Öyle kabullenmek istiyordu. Umarım Soobin onun kalbinde derin bir yara açmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mono no aware, taebin
RastgeleSana ait her şey bir gün şeklini kaybederse, Sen her zaman burada, içimde yaşayacaksın. Veda dahi edemesem de yolumu aldıkça, Sen hep burada, benimle birlikte olacaksın. -given.