2. GECENİN ARDINDA YILDIZLAR
Gece, Son Feci Bisiklet
Bakışlarım hâlâ yazının üzerindeydi.
Gözlerinin önünde serilebilecek tek bir hayat var, o da kameralar. İçten yaşanan duygular, sadece insan olduğunu hatırlatanlar.
Oldukça ilgi çekici bir cümleydi.
Sadece anlamak isteyenlerin anlayabileceği bir cümle gibiydi.
Kameralar karşısında değil de, birkaç malzeme önünde konuşturmuştum ruhumu. İçimde olan boşluğu dindirmenin tek çözümü o'ydu çünkü. Başka bir çaresi yoktu ve ben hayatımı, gerçek olan hayattan kaçmak uğruna adamıştım.
Gerçekten salak bir insan değildim. İnsanların meslek ayırt etme algısını anlayabilmiş değildim. Hiçbir işin garantisi yoktu bu devirde. Bir başarıya ulaşılamadığında insanların bokla bile karşısındaki takmaması bile bunun göstergesiydi. Bir başarı elde edilmediğinde insana, insan gözüyle bile bakılmıyordu.
Belki de bunu çoğu zaman aileler yapıyordu.
Zevki kursağında bırakılmış bir insan, koştuğu hedefin peşinden ilerlemeye devam etse de, her şeyi atlatmaya çalıştığı o süreçten sonra hissettiği duygu aynı olmazdı. İçimde oldukça yoğun olan ve içime sığmak bilmeyen duygular günden güne daha da hırslanır hale gelmişti. Ne kadar işe yaramıştı, ya da işe yaramış mıydı bilmiyordum ama bu en sonunda benim yok oluşuma sebep olmuştu.
Yüzlerce parçaya bölünmüş yüz vardı etrafımda, bir sürü yüz... Yüzlerce makyajlı yüz... Hepsine de ruh hali belirgindi. İnsanlar anlamak istememişti sadece. Ne olduğunu, nasıl hayata devam ettiğimi ya da edemediğimi... Umurlarında bile olmamıştı. Tek bildikleri, gereksiz yorum yapmaktı.
Yanaklarımı şişirdiğim sırada, Ceylin denilen kadından cevap gelmesini bekliyordum. Sıkıntıyla çantamı koluma bağlayıp arabanın kapısını açtıktan sonra arabayı kitlendim ve elimde tuttuğum telefona kısa bir göz gezdirdim.
Telefonun zil sesini duyduğum an bakışlarım tekrardan telefona doğru düştü. Bilinmeyen bir numara arıyordu. Telefonu açıp kulaklarıma yasladığımda etrafına bakınarak karşı telefondan ses gelmesini bekledim.
"Selam tatlım, Ceylin ben," diyen ses kulaklarımı doldurduğunda dudaklarımı dişledim. Fazla mı samimiydi yoksa bana mı öyle gelmişti?
"Merhaba," dedim stabil tuttuğum sesimle. "Kusura bakmayın, nereye gelmem gerektiğini tam olarak anlamadım da..." Stresten mideme yoğun bir kramp girmişti, gecenin ardında buraya çağırılmak oldukça sıra dışı bir şeydi.
"Ne kusuru, asıl sen kusura bakma gecenin köründe alelacele buraya çağırdık..." dedi adının Ceylin olduğunu bildiğim kadın. "Tam olarak nerede olduğunu tarif et sen bana."
Takırtılı ve oldukça gürültülü sesler gelmeye başlamıştı. Arkadan bir sürü insanın sesi geliyordu. Çaprazıma baktığımda, gördüğüm kişilerin kameraman olduğunu fark ettim. Tam ağzımı açıp onlara bir şey diyecektim ki, ileriye doğru gittiklerini ve gözden kaybolduklarını fark ettim. Zaten onlara oldukça uzak olduğum için yetişmem imkânsızdı.
"Şey," dedim tekrardan etrafa baktığımda. Elim mideme gitti. Bugün stresten bayılmak istemiyordum, oldukça gerici bir gündü ve tam şu an her şeyi batıramazdım. "Gözlerinin önünde serilebilecek tek bir hayat var, o da kameralar. İçten yaşanan duygular, sadece insan olduğunu hatırlatanlar." Histerik bir şekilde gülümsedim. "Bu tabelanın önündeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN ARDINDA
Romance❝Gecenin köründe, ışıkların arkasında. Sen ve ben, gecenin ardında. Yıldızların sakladığı ruhlar vasfına... yakmalıyız bu ışığı, rolün adına.❞