13: Growing Facts

210 20 15
                                    


Kasım ayına girilmişti.
Islak atmosfer Elizabeth için yorucuydu. Çamur, kir, pas ve kirli fabrika bacaları..
Kasvetliydi,gizemliydi Londra böyleydi. Beth doğayı, güneşi özlerdi.
Beth disiplin haline getirdiği çiçeklerine bakmaya gitti. Onları suladıktan sonra ablasının odasına çıktı. Bugün kabristan ziyareti yapacaklardı.
Kız kapıyı çalmadan açtığında ablası ayna karşısında saçını tarıyordu. Lilitu düz saçlarını her gün kıvırırdı.

Beth odaya daldığında Lilitu panikleyerek yüzünü sildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beth odaya daldığında Lilitu panikleyerek yüzünü sildi. Belli ki ağlamıştı.

"Ne oldu?"

"Annemi ziyaret edecektik."

Lilitu sadece başını salladı.
Beth "annem" derken kendini aşağılık hissetti. Artık özgür davranmak istiyordu.
Gerçekte kim olduğunu saklamak zor geliyor yıpratıyordu. Saklamak değil de..Bilmesine rağmen bilmiyormuş gibi yapmak..

Kızlar evden çıkarken hazırlattığı çiçekleri aldılar. Beth bir buket açelya, Lilitu ise kasımpatı alarak faytona bindi.
Yolculuk boyunca ikisi de sessizdi. Sadece  Lilitu ara ara öksürüyordu.
Sonunda kabristanlığa vardılar.
Mezar taşlarından görkemli olan zaten kendini belli ediyordu. Black hanedanlığından olduğu belliydi.
"Mary Parker Black, 1850-1870"
Bu isim artık ona yabancıydı. Yıllarca anne olarak bildiği kadın hiçbir şey ifade etmiyordu onun için. Formaliteden çiçeği bırakıp mezar taşını okşadı. Lilitu da eğilip aynı şeyi yaptı..Eğer orada Beth olmasaydı Lilitu hıçkırıklara boğulmuştu. Ama kendini hep kastı ve gizledi bu yüzden gözünden yaş akmadı. Beth ona üzülüyordu, anaç bir tavırla ona sarıldı. Aylar yıllar sonra belki de ilk defa. İşte bu da Lilitu'da ipin kopmasına yol açtı. Tek bir sarılma ile tuttuğu yaşlar toprağa aktı.

"Tamam...yeterli."

Lilitu hızlıca toparlandı ve yüzünü sildi.
Tekrar gizlendi.
Beth de her zamanki hali olduğundan zorlamadı.
Mezarlıktan çıktılar. Kız arabacıya Katy'nin verdiği adresi verdi ve oraya sürmesini istedi.

"Katy beni çaya davet etti abla. Ben şimdi eve geçmeyeceğim."

"Katy mi? Katy Watson?"

"Evet."

"İyi de neden?"

"Ben de bilmiyorum. Garip değil mi.."

Lilitu kızı göz ucuyla süzdükten sonra tekrar yağmur damlalarının vurduğu cama döndü.
Katy'den pek haz etmezdi.Lilitu eve vardıklarında indi ve Beth düşünceleriyle baş başa kalmış oldu.
İngiltere'nin Güneybatısında bulunan Bath, Londra'dan daha sıcaktı. Bu yüzden kız camı açıp etrafı inceledi. Roma ve Gürcü mimarisi dikkat çekiyordu.
Yolculuğun bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemişti. Açıkçası adresi okumamıştı.
En sonunda fayton durduğunda derin bir nefes aldı.

"Sonunda."

"Hanımefendi, adres burası."

Kız arabadan indi ve şöylece eve baktı.
Pek görkemli değildi hatta eskiydi, ıssızdı.
Ablası Watson'ların kendileri kadar varlıklı olduğundan bahsetmişti oysaki.

Five Nights at Tenebris [𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin