"Elizabeth! Gidiyoruz.."Lilitu sabahın köründe kızı uyandırmak için odasına girdi.
Kız bu gece de yine kâbuslardan birini görmüştü ancak net hatırlamıyordu.
Geçenlerde gördüğü rüyada söylenenler bir haftadır aklından çıkmıyordu.
"Onu da yakmalıyız onu da, annesi gibi"Bunlar birer mesaj mıydı yoksa bilinçaltının oynadığı oyunlar mı?
Açıkçası bir anlam getiremiyordu, kimseyle de paylaşamıyordu zaten.
Çok garip davranışları yüzünden epeyce dikkat çekmişti. Şimdi bu ıvır zıvır rüyalar yüzünden cadı damgası bile yiyebilirdi."Nereye ?"
Kız kendini yatağa attı.
Tavana bakarak konuştu."Baloya. Bu akşam soyluların katıldığı büyük bir balo var."
"Ya..demek büyük..."
"Evet. Britanya'nın bütün soyluları bu baloda olacaktır. Hatta Avrupa ve Osmanlı'dan da gelenler olabilir"
"İyi de nedir bu kadar önemli olan?"
"Bilmiyorum ülkelerin siyasisi bir meseledir.
Ne önemi var önemli olan nasıl göründüğümüz..""Bunun bir önemi olduğumu sanmıyorum."
Kız mırıldandı.
"Ne dedin?
"Hiç bir şey.Ee ne giyeceksin? Işıltılı kıyafetler yangınla beraber kül oldu."
"Sabahın köründe boşuna mı uyandırdım seni.
Alışverişe gideceğiz. Hadi kalk."Beth ablasının zorlamasıyla yataktan kalktı.
Sadece bir bardak ılık su içti ve hazırlanmaya başladı.Sonunda pahalı butiklerin olduğu caddeye geldiler.
Lüks kıyafetler, el işleri, parlak ayakkabı ve takılar...Göz kamaştırıyordu. Ancak Beth kafasını yoruyor olan biteni kafasına takıyordu.
Hasta olabilir miydi? Yoksa başka bir şey. Kafasından binbir türlü düşünce geçti."Sana diyorum!"
Kız ablasının sesiyle adeta yerinde zıpladı.
"Hm?"
"Şu vitrindekine bak 'beni al' diyor, değil mi!"
"Çok pahalıdır."
"Ah..para nedir ki. Hem itibarımızı da güzel tutalım ki para da elimizden uçmasın."
"Aslında altınlarımızı güzel tutsak daha mantıklı."
"Of çok sıkıcı konuşuyorsun. Ben denemeye gidiyorum, geliyor musun?"
Beth kafasını sallayarak ablasını takip etti.
İçerisi gerçekten dışarıda göründüğünden daha güzeldi.
Kızın dikkatini çekmemiş değildi."Buyurun hamım...Siz..."
Dükkanın sahibi sanki kızları tanımıştı.
"Sizi gördüğüme çok sevindim efendim."
Lilitu zarifçe elini adama öptürdü.
Aslında onları tanıyor olması garip değildi.
Soylu ve tanınmış aile idiler. Black ailesi."Teşekkürler çok kibarsınız. Biz kardeşimle bu akşamki balo için birkaç parça bakıyoruz."
Lilitu, Elizabeth'i gösterene kadar adam fark etmemişti sanki. Hızlıca onun da elini öptü.
"Siz de hoş geldiniz."
"Vitrindeki elbise. Onu çok beğendim, denemek isterim."
"Tabi.."
Lilitu kardeşine döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Five Nights at Tenebris [𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬 𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤]
Fanfiction"Hava ne kadar kapalı değil mi? Sanki olacakları anlamış gibi." * A Sirius Black Fanfiction. #sirius 1st [08/03/2024]