"Sebastian, sevmiyorum diyorum niye ısrar ediyorsun?"
"Sağlığın için olabilir mi Nevra? Senin D vitaminin hep düşük oluyor eminim yine düşüktür." dediğinde haklılık payıyla sustum "Düşük değil mi? Sustuğuna göre." ofladım "Evet düşük."
Sinirle kaşlarını çattı, pamuk gibi adam söz konusu ben olunca böyle sinirlenip kaşlarını çatınca aşırı tatlı oluyordu.
Birazda karizmatik.
"Bu somon bitecek Nevra." kelimelere bastıra bastıra konuştu.
Birazı silelim.
Ben hülyalı bir şekilde sırıtarak ona dalmışken o, bunu fırsat bilip parçaladığı somon parçasını ağzıma tıktı.
"Ya ama Sebastian!" dedim yüzüm buruşmuşken.
"Bebeğim sağlığın için lütfen." deyip dudak büzdüğünde ofladım.
Ona olan zaafımı resmen kullanıyordu.
"Tamam." diyerek yemeğime döndüm.
Beni hep böyle kandırıyordu ama halimden memnundum.
Onunla böyle olmayı o kadar çok özlemiştim ki. Ani bir hisle gözlerim dolduğunda burnumu çektim.
"Bebeğim?"
Sebastian'ın elimi tutup bana seslenmesiyle kafamı iyice önüme eğdim.
"Yavrum, bana bakar mısın lütfen?" diyerek elini çeneme getirip yavaşça kaldırdı ıslak gözlerimle ona baktım.
"Seninle böyle olmayı çok özlemişim." dediğimde bir soluk bırakıp oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı.
Kollarımı ayakta duran Sebastian'ın beline sarıp kafamı karnına yasladım.
"Ben de öyle bebeğim, seninle karşıklıklı oturmak bile benim için paha biçilmez." daha sıkı sarıldım güzel sarılmamızı telefon sesi böldü.
Sebastian, benden biraz ayrılıp telefonu açarken diğer eliyle önüme gelen saçlarımı arkaya doğru taradı bu ilgili haliyle kıkırdadığımda telefonla konuşurken bana gülümseyip göz kırptı.
Telefonu kapadığında dudaklarını büzerek bana baktı, "Güzelim, İsmail hoca ani, futbolcularla toplantı kararı almış gitmem gerekiyor." dediğinde anlayışla kafamı salladım "Kalkalım canım, tatlıyı da başka zaman yeriz." dediğimde güldü yanağımı öptü sıkıca "Sözüm olsun." gülümsedim.
///////
Ertesi gün yoğun bir tempoyla işimin başındaydım. Yorgunlukla odama doğru yürürken bugün Sebastian'ı görememenin özlemini çekiyordum.
Odama girdiğimde masamın üzerinde gördüğüm kutuyla kaşlarım çatıldı.
Yaklaşıp kutuyu açtığımda içinde gördüğüm tatlıyla gülümsedim, ince düşünceli sevgilim yine yapmıştı yapacağını. Dünkü sözünü tutmuştu.
Mesaj kısmına girip Sebastian'a mesaj attım.
Nevra: Seni çok seviyorum!
Hemen sonrasında masama oturup paketin içinde bulunan servis paketini açıp yemeğe başladım.
Tatlının tadı enfesti.
Tatlım bittikten sonra biraz soluklanıp çöpü atmak için ayağa kalktım. O sırada dönen başımla durdum gözlerimi kapatıp açıp kendime gelmeyi bekledim, odamdaki çöp kutusuna ilerleyip çöpü attıktan sonra geri yerime döneceğim sırada öksürük tuttu öksürürken elimi ağzıma kapattım.
Elime bulaşan sıvıyla elimi ağzımdan çekip baktım. Elim kan içindeydi, ağzımdan kan akıyordu. Öksürüğüm sıkılaştığında kan kusmaya başladım.
Elimdeki kan ve etrafa bulaşan kanla gözlerimin önü karardı ayakta tutamadığım bedenim geriye doğru yalpalayarak geriye doğru düştü, kendimi zeminde buldum.
Gözlerim ve zihnim karanlığa gömülmeden önce duyduğum son ses açılan kapı ve ismimi bağıran sevgilimin sesiydi.
"Nevra!"