Bölüm on iki

766 60 24
                                    

"Sebastian nereye?" diye soran Dzeko'ya döndüm,  "Nevra'yı bugün pek göremedim, özledim bakmaya gidiyorum." dediğimde güldü yanımıza yaklaşan Mert Hakan omzumu sıktı, "Sevgilisinden de ayrı kalamazmış." dediğine güldüm, "Ayrı kaldım yeterince." dediğimde derin bir nefes alıp omzumu sıvazladı.

Nevra gelmeden önce aramızda bu konuyu konuşmuştuk Nevra'yla yeniden başladığımızda ise bunu takım arkadaşlarımla paylaşmıştım.

"Ben gideyim, görüşürüz." diyerek onlarla vedalaşıp Nevra'nın odasına doğru ilerledim. Odasının önüne geldiğimde ellerimle saçlarımı düzeltip kapıyı çalarak gülerek içeriye girdim fakat beni karşılayan kötü manzarayla gülüşüm soldu.

"Nevra!"

Yerde yatan sevgilime doğru hızlı adımlarla gidip kafasını kaldırdım etrafa ve elime bulaşan Nevra'nın ağzından akan kanlarla gözlerim buğlandı, "Nevra." güçsüz çıkan sesimle kapıya doğru kafamı çevirip bağırdım, yardım istedim kısa sürede sesimi duyanlar sayesinde kapıda ne olur ne olmaz olarak duran ambulansa bindik.

///////

Müdahale odasının önünde beklerken son derece gergin ve endişeliydim, yanıma yaklaşan menajerimle olduğum yerde doğruldum, "Nasıl bu hale gelmiş bir bilgi edindin mi?" diye sorduğumda kafasını olumluca salladı, "Kulübe tatlı gelmiş en son onu yemiş sonrasında zaten durumu ortada." dediğinde kaşlarım çatıldı. Dünyadaki bütün tatlılardan nefret ettim o an.

Kim yollamıştı o tatlıyı?

Neden yollamıştı?

"Bana hemen o tatlıyı kim yollamış bul." diye keskin bir şekilde konuştuğumda kafasını olumluca sallayıp telefonu cebinden çıkararak uzaklaştı yanımdan.

İçerideki sevgilimin o hali yeniden gözümün önüne geldiğinde yutkundum. Ne olur tanrım, ona bir şey olmasın.

"Nevra, sen iyi olmazsan ben de iyi olamam sevgilim." diye mırıldandım kendi kendime gözümden bir damla yaş akarken, "Lütfen iyi ol, lütfen yanımda ol." 

Biraz zaman sonra içeriden çıkan doktoru gördüğümde hemen yanına gittim o sıra takımdaki arkadaşlarım da beni yalnız bırakmamak adına yanıma gelmişlerdi. Onların desteklerini hissederken doktor konuştu.

"Nevra hanımın vücudunda bir çeşit zehre rasladık. Midesini temizledik iyi fakat bugün müşahede altında kalması çok iyi olur. Yarın gerekli tahlil ve kontrollerden sonra çıkabilir. Geçmiş olsun."

Zehir mi?

Yediği tatlıda zehir mi vardı?

Yumruklarımı sıktım, bunu her kim yaptıysa hesabını çok pis ödeyecekti.

Canımı yakan herkesin canı yanacaktı.

///////

"Güzelliğim bu son kaşık hadi beni kırma." dediğimde Nevra ofladı. "Bu onuncu deyişin Sebastian." diyerek huysuzca konuştuğunda gülümsedim masumca "Lütfen." dediğimde yine beni kırmayarak kasedeki son kaşık çorbayı içti.

Hastaneden gerekli tetkikler yapıldıktan sonra çıkmıştık. Nevra'yı kendi evime getirmiş, ona ellerimle bol vitaminli bir çorba yapmıştım.

Nevra'm iyiydi.

Vücudunda olan zehir temizlenmişti, bu işi yapanı bulmamsa an meselesiydi.

"Rahat mısın böyle bebeğim?" dediğimde gülümseyerek kafasını salladı, "Senin yanında hep rahattım." dediğinde gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurup koyu kahverengi saçlarını geriye doğru taradım.

Çok güzeldi.

Küçük burnu, badem gözleri, dalgalı saçları.

Her şeyi ayrı ayrı çok güzeldi benim sevgilimin.

"Var olduğun için çok şanslıyım sevgilim." dediğimde gülümsedi yatakta biraz doğrulup yanağımı öptü, "Senin yanında var olduğum için çok şanslıyım." dedi.

Gülümsedim.

Telefonuma gelen art arda gelen mesaj sesleriyle telefonumu elime aldım okuduğum, gördüğüm her mesajla boştaki elim yumruk şeklini aldı.

Pawel.

Bu sefer, işini bitireceğim.

Canımı yaktığın gibi canını yakacağım senin.

Ciğerimi Deliveren Aşk | Sebastian Szymanski✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin