Oy vermeyi unutmayınız
Yazım yanlışları olabilir kusura bakmayın anlamadığınız yerde sormanız yeterli olacaktır.
Bölüme geçelim;
Yazar'dan
Ebrar geçen her dakika kendini toparlamaya çalışıyordu. Soluk al. Soluk ver. Düşünme. Hatırlama. Oraya gitme Ancak bütün çabasına rağmen, ilk görüşte aşk yaşadığı ya da öyle sandığı sevgilisinin başka bir kadının coşkulu kalçası altında kendinden geçmiş bir halde kıvrandığı görüntü, silinmez bir biçimde hafızasına kazınmıştı. Elleriyle kendisininkilerden çok daha büyük olan göğüsleri avuçlamıştı. Onu cezbeden bunlar mıydı? Yoksa sadece uygun oldukları için miydi? İlk ve tek miydi? Yoksa başkaları da var mıydı? Allah'ım, kendini ne kadar aptal hissediyordu!
Onu aldatabileceğini bir an bile düşünmemişti. Stajı ve doktorluk hayatı bütün zamanını alır gibiydi, ona destek olmak isteyen ve daha fazla ilgi için başının etini yiyerek strese sokmak istemeyen Ebrar ise onun bütün mazeretlerini kabullenmişti.
Son on üç gündür zihnini kurcalayan, ama ısrarla hepsini göz ardı ettiği uyarı sinyalleri teker teker aklına geliyordu.
Örneğin Ebrar'ın resim okuluna gitmesini engellemiş, zaten bir mesleğin var demişti. Sadece voleybol mesleği almaya şansı olduğu konusunda ısrar etmişti.
Aptal gibi ona hak vermiş, en iyi resim okuluna gidebilecek yeteneklere sahip olduğu halde, yakınlardaki resim atölyesinde öylesine çizim yapmayı kabul etmişti.
Genzinden bir hıçkırık yükseldi. Akıl almaz tek bir saniye içinde, bütün hayalleri tuzla buz olmuştu.
Onun kederini hisseden Vargas emniyet kemerini çözdü, onu kendine çekerek başını omzuna yaslamasını sağladı.
Hiç konuşmadıkları ve itiraf etmedikleri bazı sebeplerden dolayı, belki de araması gereken son kişi kendisiydi. Bununla beraber, bir ağabeyi, ebeveynleri ve en yakın arkadaşları adada, diğer üç ağabeyi ise eyalet dışında yaşadığı için pek fazla seçeneği kalmıyordu. Başını Vargas'ın güçlü ve güvenilir omzuna yaslayan Ebrar,, onu kurtarıcı kahramanı yerine koyarak ne kadar zor durumda bıraktığını bildiği halde, sağduyusuna güveniyordu.
"Şu anda mümkün görünmediğini biliyorum Ebrar, ama bunu atlatacaksın. Atlatacağını biliyorum."
"Keşke ben de o kadar emin olsam."
"Seni yıllarca yalnız bırakıp üstelik aldatan birinden çok daha fazlasını hak ediyorsun."
Onun bu nazik sözleriyle bir kez daha gözyaşlarına boğuldu. Daha önce başkaları olmadığını düşünse de, muhtemelen olmuştu.
"Özür dilerim," dedi Vargas,kendine öfkelenerek. "Bunu söylememeliydim."
"Sorun değil," dedi Ebrar hıçkırıklar arasında. "Benim de sürekli kendime tekrarlamadığım bir şey değil."
Vargas onu rahatlatmak için hafifçe kolunu sıvazladı, Ebrar ona biraz daha sokuldu.
"Sık dişini, eve geldik sayılır."
Zeynep artık hayatının bir parçası olmadığına göre, evi neresiydi? Ne yapacaktı? Nerede yaşayacaktı? Başkasına güvenebilecek, sevebilecek ve gülebilecek miydi? Ne kadar çok planları vardı... Başı ağrıyor, gözleri yanıyor ve yaşlar yanaklarından aşağı süzülmeye devam ediyordu.
İşin en iyi kısmı ise, Zeynep'in onu gördüğünden haberi olmamasıydı. Beraberliklerinin bittiğini bile bilmiyordu. Öğrendiğinde umursayacak mıydı? Ebrar'ı hâlâ seviyor muydu? Öyleyse, nasıl başkasıyla beraber olabilmişti? Bunu ona, ikisine, nasıl yapabilmişti?
Ebrar, yorgun beynini kapatacak bir düğme olmasını hiç bu kadar istememişti. Kapalı gözleri yanıyor, ama karanlıkla mücadele etmek istemiyordu. Aslında, karanlıktan hoşnuttu.
Kanın tadı dikkatini çekene kadar Vargas altdudağını kemirmeye devam etti. Onu kolunda tutarken, ensesindeki ve sırtındaki gerginlik giderek artıyordu. Ebrar'ın uyuduğunu tahmin ediyordu, ki bu iyi olurdu. Acıdan kaçmanın bir yolunu bulmalıydı ve bunu rüyasız bir uykuda yapabilirdi.
Yirmi dakika sonra evin yoluna saptığında, ay Shelter Körfezi'nin üstünde yükselmeye başlamıştı. Olası sonuçları düşünerek bir süre öylece oturdu. Onu buraya getirmek büyük bir hataydı. Hem de çok büyük bir hata. Sadece onun çevresinde olmak bile acı verirken, Ebrar şimdi çatısının altında olacaktı ve bunun ne kadar süreceğini bilmiyordu; kalbi kırık, dağılmış ve Vargas'ın ona karşı neler hissettiğini bilmeden.
Dişlerini gıcırdatarak kaçınılmaz olanı kabullendi. Ona kalması için bir yer sunmuştu ve bu daveti geri alamazdı. Ayrıca, yapabilecek olsa bile yapmazdı. Belki de mazoşistin tekiydi. Bu koşullarda bile Ebrar'la beraber olmak, hiç olmamaktan daha iyiydi. Tereddütlerinin arasında parlayan küçücük bir umut kıvılcımı ona ne kadar budalahayatının büyük bir kısmını asla birlikte olamayacağı bir kadını severek geçiren bir kadın olduğunu hatırlattı.
Fakat şimdi buradaydı; onun arabasında onun kollarında ve onun evinde. Belki Ebrar, konusunda sahip olabileceği en fazla şey bu kadardı. Onu yavaşça arabadan çıkarıp eve taşırken, bu kadarının bile yeterli olduğunu kendine tekrarlıyordu.
-_-_-_-_-_--_-_-_-_--_-_-_--_-_-_-_--_-_-_-_-_-_--_-_-_-_-_-_
Oy vermeyi unutmayınnn
Sizi seviyorummm 🐢
Kendinize çok dikkat edin güzellerimm 🎛️🦋

ŞİMDİ OKUDUĞUN
estructura dura//EBGAS
ChickLit(hergün yeni bölüm) yıllar önce gıcık olduğun kızla yıllar sonra bir millet için savaşmak mı? garip..