3. Bölüm

57 16 373
                                    


Her adımımda sona yaklaştığımı bilmiyordum. Peki son bana hazırlıklımıydı?

İyi okumalar diliyorum canlarım:)

(❁'◡'❁)

"Bunu bana daha önce neden söylemedin? Sorunu çözebilirdik ama sen ne yaptın? Bu davanın seyrini değiştirebilecek kadar güçlü olan delili kaybettin ve bana haber bile vermedin."

"İzem ben gerçekten çok üzgünüm. İnan ki nasıl oldu bilmiyorum. Sadece bir saatliğine oradan ayrıldım geri döndüğümde bulamadım. Sana haber etmek aklımdan geçti ama önce bulmaya çalıştım, seni telaşa düşürmek istemedim. Kaybolduğunu sanmıştım... Ama kamera görüntüleri ortaya çıkınca siyah maskeli bir adamın çaldığını gördüm. Ben çok, çok üzgünüm lütfen beni affet İzem."

Şaka gibiydi. Resmen bir şaka gibiydi. Davanın kaderi olan o belge çalınmıştı ve benim yeni haberim oluyordu. Ben bir savcıydım, en ufak bir gelişmeden bile haberim olması gerekiyordu ama en yakın arkadaşım bana belgenin çalınması ile ilgili haberi bırak, belgenin varlığından bile söz etmemişti.

Of Dilara of. Ne yapacağım ben senle? Bu sefer hatanı nasıl telafi etmeni sağlayacağım? Bu hata geri dönülemez bir hata.

Eğer gömleğin üzerindeki kan şu an elimde olsaydı, şüphelendiğim kişileri DNA testine sokacaktı. Bu işimi daha da kolaylaştıracaktı. Ama şimdi anlıyorum ki katil olan kişi bunu istemiyor. Kendisinin yakalanmasını istemediği için bu belgeyi çaldı ya da çaldırdı. Ki ben çaldırdığını düşünüyorum.

Peki şimdi ne olacaktı? Katili aradığım gibi şimdi de hırsızı aramam gerekiyordu. Ayrıca Mira'nın söyledikleri de vardı. Onun söylediklerini emniyete bildirdim ve şimdi onları takip eden kişiyi bulmak gerekiyordu. Bu dava daha önce hiç rastlamadığım bir davaydı çünkü bu dava da sadece katili değil, toplam üç kişiyi arıyordum. Daha önce hiç zorlanmadığım kadar zorlanacaktım anlaşılan. Ama sorun değil. Ben asla pes etmem. Bu davayı çözeceğim diyorsam çözerim. Hem bu dava ile birlikte yeni bir tecrübe de edinmiş olacağım.

" Bir süreliğine gözüme gözükme Dilara."

"Ama İzem-"

Elimi havaya kaldırıp onu susturdum.

"Lütfen Dilara. En azından seni affedinceye kadar."

Onun evinden çıkarken emniyete doğru yol aldığım. Aklımda harika planlar vardı. Birkaç polis memurunu hırsızı aramak için görevlendirirken ben de Mira'nın bahsettiği kişiyi arayacaktım. O kişiyi yakalayabilirsem önemli bilgiler edinmiş olurum. Katile adım adım yaklaşacaktım. Ben İzem Karakurt, asla pes etmem. Düştüğümde bile kalkar, yoluma devam ederim, Hatta yoluma çıkan taşları kaldırıp bir kenara atmayı iyi bilirim. Babama çekmişimdir bu yönden. Onun gibi gözü kara, hırslı biriyimdir. Peki hırsım bana bir gün bela olacak mıydı? Orası muamma. Ya bu yönden kaderim babama benzerse? Sonuçta onun hırsı ona bela olmuşu. Hem de onu öldürecek kadar...

Yoğun düşüncelerim arasında emniyete vardım. Kendimden emin adımlarımla ve dik yürüyüşüm ile bana bakanları kendine hayran etmenin farkındalığı ile içeri girdim. İçeri girdiğime ekibimi gördüm aralarında şakalaşıyorlardı. Ne dediklerini merak ettiğim için biraz kulak misafiri olmaya karar verdim.

Aynen kulak misafiri olacaksın aynen. Kızım bildiğin onları dinliyorsun işte.

Sana ne içses. İstediğimi dinlerim. Sürekli bana sataşıp durma ya.

" O günü hatırlıyor musun Oğuz? Ne komikti ama."

Konuşan kişi sarışın, minyon tipli ve balıketli bir kızdı. Adı Elif. İş ahlakını beğendiğim bir diğer kişidir. Zaten benimle çalışacak kişileri öyle kolay seçmem. Benimle çalışacak memurları özenle ve titizlikle seçerim.

Aşk'ın KaranlığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin