•Sorgu•

39 8 55
                                    

___

"Fuma~"

Harua neşeli bir şekilde öğle yemeğine çıkmış arkadaşının yanına geldi. Ama Fuma onu farketmemiş gibi görünüyordu.

"İyi misin?" diyerek arkadaşını dürttü Harua. Ancak o zaman onun yanına geldiğini farketmişti Fuma.

"Oh üzgünüm, dalmışım." dedi zorla gülümsemeye çalışarak. Ama Harua bir psikolog olarak onun bunu samimi bir şekilde yapmadığını biliyordu. Yine de üstüne gitmedi ve kendi yemeğini yemeye başladı.

Harua kendi yemeğini bitirdiğinde kafasını kaldırıp Fuma'ya baktı. Hâlâ tabağındaki yemek ile oynuyordu.

"Fuma!"diyerek onu tekrardan dürttü.

"Üzüldüğünün farkındayım ama Jooyeon için artık bir şey yapamayız biliyorsun. Eskiden beri arkadaş olduğunuzu biliyorum. Ölümü seni sarsmış olmal-"

Fuma daha Harua lafını bitirmeden ayaklanmıştı.

"Üzgünüm, biraz hava almam lazım." diyerek kantinden dışarı çıktı.

Ne hastanede ne de başka yerde Jooyeon ile kendisinin düşman olduğunu bilen kimse yoktu. Herkes onları eski arkadaş sanıyordu. En yakın arkadaşı Harua bile aralarındaki nefreti hiçbir zaman öğrenememişti. Çünkü ikili bunu iyi bir şekilde saklıyordu.

Jooyeon öldüğünde havalara uçağını sanmıştı hep. Ama hiç sandığı gibi olmamış, tam tersine şimdi daha kötü hissediyordu. Bunun nedenini kendisi de bilmiyordu. Pişman mıydı? Pişman olması imkansızdı. Çünkü o Jooyeon'dan nefret ediyordu. Asla ama asla pişman olamazdı.

Fuma beyninin içindeki durmak bilmeyem düşünceler ile boğuşurken telefonu çalmıştı. Kayıtlı olmayan bir numaraydı. Önce açmamayı düşündü ama belki acil bir şey olabilirdi.

"Merhabalar, ben Dedektif Asakura Jo. Sizde Dr. Murata Fuma olmalısınız, değil mi?"

Zaten canı sıkkın olan Fuma'nın morali iyice düşmüştü. Böyle bir arama alacağından emindi ama bu kadar erken olmak zorunda mıydı? Kafası yeterince karışık değilmiş gibi...

"Evet."

"Peki bugün müsait misiniz? Yani en azından bir 10 dakikanızı ayırma şansınız var mı acaba?" diye sordu Jo.

Fuma direkt "Hayır" demek istese de önce bir düşündü. Artık bir şeylerden pişman olmak istemiyordu.

"Muhtemelen anca akşam müsait olabilirim." dedi Fuma.

"Bizim için sorun yok. Saat kaç gibi uygun olursunuz?"

Fuma aslında dedektifin onu reddedeceğini düşünürek söylemişti bunu. Ama işler düşündüğü gibi ilerlemiyordu.

"Akşam saat 7 gibi?"

"Tamamdır. O zaman sizi o saatte sorgu için karakolda bekliyor olacağız."


...

"Uzatmadan ilk soruya geçeceğim. Tabi sizin içinde sorun olmazsa."

Fuma, onun için sorun olmayacağını ve istediğini sorabileceğini söyledi. Bunun üzerine EJ'nin gözleri birdenbire Jo'ya kaymıştı. Yine suratında o ciddi ifade vardı. Ama EJ onun gözlerindeki parıltıyı net bir şekilde görebiliyordu. Bu da onu rahatlamıştı. Gergin olmasındaki asıl neden ise ilk kez doğru düzgün bir sorguya girmesiydi.

"Olay günü Dr. Lee sizi aramış. Ama siz ne cevap vermişsiniz ne de geri dönmüşsünüz, doğru mudur?"

Fuma hiç düşünmeden başını salladı. Artık bu konu hakkında yalan söylemeye niyeti yoktu.

"Anlıyorum. Sorduğumuz çoğu kişi yakın arkadaş olduğunuzu söyledi. Ama ben yine de sizin ağzınızdan nasıl bir ilişkiniz olduğunu duymak isterim."

İşte bu soru Fuma'yı geren soruydu. Araları bozulmadan önce çok yakın iki arkadaş oldukları doğruydu. Ama araları bozulduktan sonra birbirlerine tam olarak düşman kesilmişlerdi. Tabi bu düşmanlıklarını sadece ikisi biliyordu. Çevrelerindeki insanlara sanki çok iyi anlaşıyorlarmış süsü verselerde gerçek hiçbir zaman değişmemişti.

"Lütfen dürüst olun. Burada söz konusu tek Dr. Jooyeon değil. Burada koskoca bir insanlık söz konusu..."

"Bilmiyorduk sank-"

Yudai, Jo'nun kendisine yönelttiği bakışları görünce susmuştu. EJ ile araları pek iyi sayılmazdı son zamanlarda. -yine ama yine-

"Jooyeon ile aramız insanların sandığı kadar iyi değil... Arkadaşlığımız biraz eskilere dayanıyor. Eskiden gerçekten yakındık. Beraber gezer, oyun oynardık. Ama sonradan belli nedenler dolayısıyla aramız açıldı. O günden beri de iki düşman gibi kavgalıyız. Ve bunu ikimiz dışında bilen kimse yok."

"Anlıyorum. Peki olay günü birbirinizi hiç gördünüz mü?"

İşte şimdi düşünmesi gerekiyordu. O gece onu dövdüğünü söylemeli miydi? Yoksa yalan mı söylemeliydi?

"Sanırsam... hayır." Fuma bu sefer gözlerini EJ'den kaçırmıştı.

"Tamamdır. Şimdilik soracaklarım bu kadardı. Eğer sizin artı olarak söylemek istediğiniz bir şey yoksa sorguyu bitirebiliriz."

Fuma odadan çıktığında Jo, EJ'nin yanına yaklaştı ve elini onun omzuna koydu.

"Beklediğimden çok daha iyiydin EJ. Tebrik ederim, artık işini ciddiye alıyorsun gibi hissediyorum." demişti gülerek.

"O işini ciddiye alsa ne yazar? Max 1 hafta sürer onun ciddiliği." Demin Fuma'nın oturduğu sandalyeye şimdi Yudai oturmuştu.

Ne Jo ne de EJ onun bu laflarını sallamış gibi durmuyordu. Konuşmalarına devam ettiler.

"Ama bu bilgilerin bize yeterli olacağını düşünüyor musun? Yani tabiki işimize yararlar ama yine de..."

"Her şeyi birden öğrenmemiz imkansız Jo. Hem en sondaki cevabında bir tuhaflık sezmedin mi? Onu görmediğini söyledi ama bakışlarından yalan söylediği çok belliydi. Kesinlikle o gün onu gördü. Hatta belki de..."

Daha başlardayız ama belki fikri olan vardır diye soruyorum. Kimden şüpheleniyorsunuz?

Ve okuyanlar acaba birkaç yorum yapıp oy verebilir mi?

The Taste Of Killing Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin