•Ani Ölüm•

22 7 67
                                    

___

"Taki-kun! Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu..." EJ özlem dolu gözlerle aylardır görüşmediği arkadaşına baktı. Onu gördüğü tek yer galiba haberlerdi. Gerçi son zamanlarda karakolda oluşan yoğunluktan dolayı haber izlemeye bile fırsat bulamıyordu.

"Özledim lan seni!" diyerek EJ'ya sarıldı Taki. Maki ise elleri cebinde, meraklı gözlerle etrafı süzüyordu.

"Sana da merhaba Maki!" EJ, Taki'den ayrılıp Maki'ye dönmüştü.

"Oh üzgünüm dalmışım. Merhaba, nasılsın?"

"İyiyim. Gerçi sen pek öyle görünmüyorsun sanki. Bir sorun yok ya?"

"Yo gayet iyiyim."

"Sen merak etme abisi, sadece sevgilisi geç kaldı diye biraz endişeli o kadar." dedi Taki gülerek.

"NE? MAKİ İLE HARUA SEVGİLİ Mİ OLDU? VE BENİM BUNDAN HABERİM YOK MU?"

EJ şaşkın bir şekilde Maki'ye bakarken, Taki'de arkada kahkahalara boğulmuştu.

"Merhaba çocuklar!" Harua'nın da gelmesiyle dörtlü sonunda tamamlanmıştı. Sahi en son ne zaman dördü beraber dışarıda buluşmuştu? Muhtemelen bu en son lisede olmuştu.

"Ya olum siz ne ara sevgili oldunuz? Niye her şeyden en son benim haberim oluyor?"

Hep beraber bir kafeye gelmişlerdi. Kahvelerini sipariş ettikten sonra da koyu bir muhabbet başlamıştı. Liseden beri bir araya gelemeyen bu dörtlünün konuşacak çok şeyi olmalıydı.

"Asıl benim sana sormam daha mantıklı olur. Neden Maki'nin burada olduğunu bildiğin hâlde bana söylemedin?" Harua kollarını göğsünde birleştirmiş ciddi bir ifadeyle onun cevabını bekliyordu.

"Haberin yok muydu ki..."

"Tamam sakin olun her şeyi başından anlatıyorum ben." Bunca zamandır ayrı kalmalarının en büyük nedenlerinden birisinin kendisi olduğunu biliyordu Taki. Kendi bu yüzden biraz da suçlu hissediyordu. Yine de yanlış bir şey yapmamıştı. Tek amacı arkadaşlarını korumaktı ama bunu ne kadar devam ettireceğinden de emin değildi. Çünkü yakın zamanda kendisine bir şey olacağını hissediyordu. Kendisi de o katilin kurbanı olacaktı. Aynı onun gibi... Bu yüzden en azından o güne kadar Maki'yi korumalıydı. Çünkü Maki'de kendisiyle aynı durumdaydı. -ne kadar kendisi bunun farkında olmasa da-

"Oha! Bunca şeyi nasıl sakladın ben onu anlamıyorum. Tamam hadi diyelim Maki hastanede Harua'ya hiç denk gelmedi ama Maki haber muhabiri, Harua'nın ona illa bir gün denk gelmiş olması gerekmez mi?"

"Sen Harua'nın hiç haber izlediğini gördün mü ki? Benim spiker olduğumu bile olduktan 1-2 yıl sonra öğrenmişti."

EJ onun anlattıklarıyla gerçekten şoka uğramıştı. Halbuki arkadaşlarını gerçekten tanıdığını sanıyordu...

___

"EJ acil atacağım konuma gelmen gerekiyor! Sakın oyalanma!" EJ yine sabahın köründe Jo'nun sesiyle uyanmıştı. Hemen yatağından kalktı ve üstüne bir şeyler giydi. Ardından silahını da alarak evinden çıktı. Yaklaşık 15 dakika sonra gideceği yere varmıştı. Arabadan indi ve "Olay Yeri İnceleme" şeritlerinin arkasına doğru ilerledi. Galiba Mavi Ayı yeniden bir cinayet işlemişti.

"Sonunda geldin! Yudai sana kısa bir özet geçecek ondan sonra da benim yanıma gel, anladın mı?" EJ başını salladı ve Yudai'ye baktı.

"Burası Yuma'nın evinin bahçesi. Ölenlerde tahmin edebileceğin üzere annesi ve babası. Bizde komşuların ihbarıyla geldik. Sabaha doğru bir takım sesler duymuşlar ve bizi aramışlar. Onlara herhangi birini görüp görmediklerini sorduk ama kimseyi görmediklerini söylediler. Yuma ise galiba bugün eve gelmemiş nerede olduğunu da bilen yok. Bizimkiler aradılar ama ulaşamadılar."

"Tuhaf..." EJ biraz ilerleyince başları gövdelerinden ayrılmış iki insan ceseti gördüğünde tüyleri diken diken olmuştu.

"Sen hiç oraya bakma. Asıl bakman gereken daha önemli şeyler var." diyerek yere belli bir şekilde yerleştirilmiş 3 ayıcığı göstermişti Jo. Ayıcıklardan biri yere yatırılmış ve üstüne kan dökülmüştü. Diğeri ise o ayıcığın üzerindeydi ve elinde minik bir bıçak vardı. Diğer ayıcık bu iki ayıcığa nazaran daha küçüktü ve o ayıcıklardan yaklaşık yarım metre uzakta onlara bakıyordu. Üstünde ne kan vardı ne de herhangi bir şey. Sadece öylece iki ayıcığa bakıyordu.

"Bu iş gittikçe tuhaflaşmıyor mu sanki? Yoksa ben mi öyle hissediyorum?"

"Kesinlikle öyle. Ama en azından artık Yuma konusunda eminiz gibi hissediyorum. Kesinlikle katille bir bağlantısı var. Buraya gelmeden önce çalıştığı yerin sahibini aradım ve onlara gelen oyuncaklar içinde ayıcık olup olmadığını eğer varsa fotoğrafını atıp alamayacağını sordum. Ve attığı fotoğraf ile bu ayıcıklar birebir aynı." demişti Jo bunun üzerine.

"Şu an bir yerlerde saklanıyor olmalı. Ama eninde sonunda bulacağız onu." diyerek Jo'nun düşüncelerini destekledi Yudai.

"Bizzat katilin kendisi olması da bir ihtimal bence. Bir an önce tanıkların ifadelerini alsak iyi olur. Belki işe yarar bir bilgi buluruz."

Ve böylece tekrar karakola döndüler. Vaka iyide karmaşıklaşmadan çözmeleri gerekiyordu. Yoksa Japonya gerçekten büyük bir tehlike altına girecekti.

•Bölüm Sonu•

Değişik bir bölümün sonu daha. Ya ben böyle yazıyorum falan ama etkilenmiyorsunuzdur umarım belli sahnelerden. Olmadı o kısımları okumadan geçin çünkü yazmazsam da çok sönük kalacak fic.

Yuma hakkında ne düşünüyorsunuz? Katil o mu sizce?

Sizce Mavi Ayı'nın bize ayıcıklarla anlatmak istediği bir şey olabilir mi? Varsa sizce bu nedir?

Bütün teorilerinizi bekliyorumm~

Albümdeki favori şarkım kesinlikle Quarter Life!

The Taste Of Killing Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin