-2-

439 73 98
                                    

"Annecim geri geleceğim sadece kral çağırmış, sakin ol." Dedi Jisung annesini rahatlatmak amacıyla.

Annesi sonunda ikna olup başını aşağı ve yukarıya doğru salladı. Jisung, annesine gülümsedi ve alnına bir öpücük kondurup odasına çıktı.

En güzel kıyafetlerini giyindi, kralın karşısına çıkıyordu sonuçta. Saçını olduğu gibi bıraktı. Alnına dökülüyordu tel tel.

Aynadan kendine bakarak gülümsedi ve annesine son kez sarılıp evinden ayrıldı.

Kapıda onu at arabasıyla bekleyen askere gülümsedi ve askerin yardımıyla at arabasına bindi. Araba ilerlerken Jisung elleriyle oynuyordu. Gergindi, bir anda saraya çağırılmıştı, hem de kral tarafından.

Sonunda saraya vardıklarında yine aynı askerin yardımıyla arabadan indi Jisung.

Hızlı ama minik adımlarla saraya girdi. Herkes onun önünde eğiliyordu. Bunlara anlam veremezken yanıma kaslı kısa bir adam yaklaştı.

"Merhaba Jisung." Dedi sıcak ses tonuyla. Anlaşılan o bir alfaydı. Karşısındaki adam adını biliyordu. Onu kim tanırdı ki kasabada?

Jisung dudaklarını büzdü ve elini ensesine koyarak cevap verdi. "Merhaba...?"

Adam elini uzattı. "Adım Changbin, Seo Changbin. Anlamışsındır zaten, alfayım." Dedi.

Sevecen gülümsemesi güven verdi Jisung'a ve o da gülümsedi. "Merhaba Changbin." Dedi elini uzatıp.

Changbin elini bıraktı Jisung'un. "Ben kralın sağ koluyum. Seni neden çağırdığını muhtemelen merak ediyorsun." Dedi.

Evet, Jisung deli gibi merak ediyordu neden burada olduğunu.

"Ama bunu ben değil kral söyleyecek. Gel benimle." Dedi Changbin Jisung'un hevesini söndürürken.

Jisung Changbin'i başıyla onayladı ve onu takip etmeye başladı. Altından bir kapıya gelmişlerdi uzun koridorlar sonunda.

Changbin arkasına döndü ve kapıyı işaret etti. "Buradan sonrası sende Jisung." Yaklaştı ve Jisung'un omzunu sıktı.

"Bol şans." Dedi ve yanından geçerek oradan uzaklaştı.

Jisung kapıya yaklaştı. Eli kapı koluna gidiyordu ki kapı açıldı. Şaşkınlıkla içeriye bakarken kralla göz göze geldiler.

Kral, anlattıklarından çok daha güzeldi. Hatta gördüğü en güzel şey bile olabilirdi Jisung'un.

Yavaş adımlarla içeriye adımladı Jisung. Kralın tahtına yaklaştığında saygıyla eğildi. "Beni çağırmışsınız kralım." Dedi.

Kafasını kaldırdığında sırıtan bir suratla karşılaşınca afalladı Jisung.

"Başka zamanlarda da böyle eğilirsin değil mi Jisung-ah?" Dedi.

Jisung duyduklarıyla kızarırken susmayı tercih etti.

Kral tekrar konuştu. "Kaç yaşındasın?"

Jisung gerginlikle cevapladı. "21."

Kral güldü. "Daha küçük duruyorsun." Dedi.

Jisung sadece ona baktı.

"Biraz sessizsin sanırım ha?" Dedi kral onu konuşturmaya çalışıp.

"Sanırım." Dedi yine kısa keserek Jisung.

İç çekti kral. "Peki ben sence seni neden buraya çağırdım?" Dedi.

Jisung yine dudaklarını büzdü. "Bilmiyorum ki." Dedi.

Minho sırıttı. "Doğru bilmiyorsun." Devam etti, "Öğrenmek ister misin?" Dedi.

Jisung merakla kafasını aşağıya ve yukarıya doğru salladı. Minho tahtından indi ve Jisung'un yanına gelip elini beline sardı. Küçüğünün beli tahmininden de inceydi. Kulağına eğildi.

"Eşim olacaksın Han Jisung."

Jisung donup kaldı. Yaydığı feromonlar Minho'yu gülümsetti. Minho onun bu haline kıkırdadı. "Sana bir oda hazırlattım. Benim olmaya hazır olana kadar orda kalacaksın. Eğer yakının varsa söyle onu da getirtelim." Dedi ve Jisung'un kulağından çekildi. Jisung'un belindeki elini de çekmişti Minho.

Minho arkasını dönüp tahtına ilerlemeye başladı. Ama Jisung'un aklında kalan soruyu sormadı gerekiyordu. Bu yüzden, "Kralım!" Diye seslendi krala.

Minho ona döndü. "Efendim Jisung." Dedi kısaca.

Jisung ona merakla baktı. "Neden ben peki?" Dedi.

Minho kıkırdadı. Jisung'un yanına tekrar yaklaştı ve elini beline koydu gencin. "Çünkü şimdiye kadar gördüğüm en güzel şeysin." Dedi. Jisung kıpkırmızıydı aldığı iltifat onu çok utandırmıştı.

Şimdiye kadar kimse ona güzel dememişti.

Jisung bu itirafla titrerken Minho onun burnuna bir öpücük kondurdu. "Hadi odana git bunları uzun uzun konuşacağız zaten." Dedi ve Jisung'dan ayrılıp tahtına doğru gitti. Arkasından gelen ağır feromonlar Minho'nun kurtunun baya hoşuna gitmişti. İçinde hoplayıp zıplıyor, biran önce bu omegayı onegası yapmak istiyordu.

Jisung utançla koşarak odadan çıktı ve gözleri etrafı taradı. Bir asker görünce yanına ilerledi. "Merhaba ben Jisung, Han Jisung." Dedi. Asker onu süzdü. "Beni takip et." Dedi ve ilerlemeye başlafı.

Çok geçmeden sade kapılı bir odaya geldiler. Asker kapıyı işaret etti ve Jisung'un karşısında eğildi. Jisung hala alışamamıltı bu duruma. Eli kapı koluna gitti ve indirerek kapıyı açtı.

İçerisi çoğunlukla beyaz ama altın işlemeli mobilyalarla doluydu. Ayrıca mis gibi kokuyordu. Yaşadıkları onu yormuştu ve çarşaflarının yeni olduğu açıkça belli olan yatağına yattı. Gözlerini kapattığında direkt rüyalar aleminde buldu kendini.








Ficin ilk duzgun bolumu heyoo

Of reels asiri tutmuş ağlicam valla

Bu türkçe klavyede elim heryere carpıyo cok sınir bozucu neyse

Sizi seviyom sapsik bebelwr

Kapak fotosunu degistircem çok uşendim

Optım bolum sonu

The Best|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin