Jisung'un annesi saraya gelmişti çoktan. Odasına yerleşmiş biraz dinlenmeye karar vermişti. Jisung onu karşılamaya gelmemişti, Minho ise hiç ortalıkta yoktu. 'Herhalde işleri var' diye düşündü ve yorgun olduğu için şimdiye kadar yattığı en rahat yatak olan yeni yatağına yattı.
Jisung yatağındaydı, uyumuyordu ancak kalkmaya da niyeti pek yoktu. Düşüneceği çok şey vardı. Listenin başındaki isim ise, 'Lee Minho' yani kraldı. Bir anda değişen tavırları, tutarsız davranışlarıyla Lee Minho'nun Jisung'un gözündeki yeri bir anda çok değişmişti.
Bir anda soğumak ne kadar doğruydu, tartışılırdı ama Jisung kararlıydı, bu adamı çözecekti. Her ne kadar karmaşık, zorlayıcı biri olsa da onu çözecekti
Düşüncelerini kenara bırakıp yattığı yerde dikeldi ardından da yatağından kalktı. Odasındaki banyosunda kısa bir duş aldı ve banyodaki işlerini halletti.
Hafif nemli saçlarıyla, giyinik bir şekilde yatağına oturdu. Bir süre dolabıyla bakıştı. Ardından kendini geriye doğru bıraktı ve deniz yıldızı şeklinde uzanmaya başladı yatağında.
Jisung yatarken odasının kapısı açıldı. Tıklatılmadan açılmıştı ve içeriye girmişti Yeji, Jisung'un tahminince. "Çok sıkıldım Yeji bir şeyler yapalım." Dedi Jisung. Yavaşça olduğu yerden dikeldi ve hala kapının önünde duran bedenle göz göze geldi. Gördüğü kişiyle hemen oturuşunu düzeltti ve ayağa kalkıp eğildi.
"Kusura bakmayın kralım, sizi Yeji sanmıştım." Dedi Jisung çekingen bir ses tonunda.
Minho gülümsedi. Jisung itaatkar bir oğlandı. Sadece gözünü korkutması gerekiyordu, bu da bir önlemdi zaten.
Yavaş adımlarla eğilen oğlanın yanına gitti. Elini saçına attı ve okşadı Jisung'un. "Sorun yok Jisung-ah. Yanımda rahat olmalısın." Dedi.
Elini saçından çekti omegasının ve yatağına oturdu. Omega yavaşça başını kaldırıp normal bir şekilde durmaya başladı. Minho elini şıklattı ve Jisung'un odağı oldu. Yanını patpatladı 'buraya otur' dercesine.
Jisung kralı dinledi ve yanına oturdu kralın. Bacaklarını birleştirdi ve ellerini kucağına bıraktı. Kafası aşağıya dönüktü, ellerine bakıyordu. Kralın tek eli Jisung'un iki elinin arasına yerleşti. Bir süre orada oyalandıktan sonra Jisung'un yüzüne, çenesine tutundu parmakları.
"Jisung, konuşalım mı?" Dedi sakince, her ne kadar sakin olsa da hayır kabul etmeyecek bir şekilde sormuştu sorusunu.
Jisung gözlerini kralınkilerle birleştirdi. Buluşan iki göz birbirine çok şey anlattı, Jisung'un gözleri konuştu Minho'nunkilerse dinledi, dinlemekle yetindi. Uzun bir bakışmadan-konuşmadan-sonra Jisung derin bir nefes alıp verdi, bakışları beyaz duvarı turlarken konuştu.
"Peki." Dedi Jisung sonunda. "Ne konuşacağız?" Diye de ekledi.
Minho kıpırdandı, düşündü. Ne konuşacaktı, ne konuşacaklardı? Kendisi de bilmiyordu, gözü dönmüştü tamamen, kızgınlığının yakın olmasından dolayı gerginliği, Lia'nın dönmesiyle düzeninin alt üst olması, Jisung'un hala onun omegası olamaması gibi bir sürü sinirini bozan şey vardı.
"Jisung?" Dedi sorarcasına Minho. Jisung bakışlarını Minho'ya dikti. "Efendim." Dedi düz bir tonda.
"Kızgınlığım yaklaşıyor," dedi ve duraksadı Minho, Jisung ellerini diz kapaklarına koyup gözlerini kapattı, biraz sonra duyacaklarını az çok tahmin ediyordu ve buna hazır değildi.
"benim bir omegaya ihtiyacım var, biliyorsun. Eğer benimle ilişkiye girmek istemezsen kendime başka bir omega bulmam gerekecek." Dedi sakince durumu açıklarken Minho.
Jisung düşündü, kendi kızgınlığına da az kalmıştı ancak hiç ilişkiye girmemişti ve ilk ilişkisinin kızgınlıkta olması ağır gelebilirdi, özellikle bir alfa kızgınlıktayken.
Minho elini Jisung'un dizine koydu. "Jisung, bebeğim zorunda değilsin. Sakın kendini kötü hissetme sende istersen böyle yaparız ancak istemezsen sen isteyene kadar konusunu bile açmam. Ama bana en iyi sen geleceksin bunun farkındayım." Dedi Minho ve şakaklarını sıvazladı.
"Ben gidiyorum, annen karşı çapraz odada kalıyor. Konuşmak istersen git. Benim bazı işlerim var kasabaya inmem gerek, akşama doğru dönerim. Eğer bir şey olursa diye sana bir koruma görevlendirdim. Gelince tanışırsınız. Ben şimdi gidiyorum." Dedi ve Jisung'un alnına kokulu bir öpücük bırakıp çıktı odadan, arkasında darmadağınık bir Jisung bırakarak.
Düşünceleri karışık, ne yapacağını ne düşünmesi gerektiğini bilmeyen bir Jisung.
Bakirliğini krala verip vermemesi gerektiğini bilmeyen bir Jisung.
Kralın ne kadar zor birisi olduğunu anlayamamış, her şeyi çok basit sanan bir Jisung.
Jisung hiçbir şey bilmiyordu, düşünmeliydi evet ancak düşünmek insanı yorardı, Jisung zaten yorgundu.
—————————————Ahali ben geldim.
Biliyorum beni cok ozlediniz.(ciddili)
ASSSIRI UGRASTIM BU BOLUMU YAZIP ATMAK ICIN.
Siralamalaein amkna koydum
SU FAVE FICIM BI ARA MINSUNGDA 92 OLDU SAKA MI.
Bu da bissuru yerde derece yapti ve bolum atmak icin assiri zorladim kendimi bu kadar oldu.
Sahur vakti yaziyom mantiksiz olmus olabilir okumaya usendim hatam varsa affola.
Optum sapsupsupsap.😽💓
Bir sonraki bolum icin:
12 oy
30 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Best|Minsung
FanfictionLee Minho. Herkesin korktuğu acımasız alfa kral. İlk eşini ihanetten öldürttü. İkinci eşi ise mühürlenemeden kaçtı. İkinci eşini ararken ileride gördü genç çocuğu. Adı Han Jisung'du. Onu gördüğü an etkilendi Minho. Arkasındaki Changbin'e onun kim o...