Saraya vardıklarında Minho ve Jisung'un arasındaki gerginlik devam ediyordu. Minho onun gözünde hiç böyle birisi değildi. Annesiyle konuşurkenki tavırları, mimikleri, ses tonu ve en önemlisi dedikleri... Jisung o an Minho'yu tanıyamamıştı.
Biraz zaman istemekle en doğru kararı verdiğinide fark etmişti. Ayrıca Minho onun gözünde iyice düşmüş, artık onu istememeye bile başlamıştı neredeyse. Ama Jisung bunu dile getirecek cesareti kendinde bulamıyordu.
Minho onun elini kavradı at arabasından inerken. Jisung tepki vermemeye çalıştı ama lanet olası feromonları onu yine ele vermişti. Omega olmak zordu. Feromonlarının kontrol etmekte zorlanmakta bunun cabasıydı. Minho onun feromonlarını alınca döndü Jisung'a. "Bir sorun mu var?" Dedi annesinin yanındaki davranışlarına oldukça tezat yumuşak ses tonuyla.
Jisung bu değişime karşılık yutkundu. "B-bir şey yok." Dedi. Titreyen sesi işleri mahvetmişti. Minho onun elini dahada sıkı tutup hızlıca saraya ilerledi. İlerlerken burnundan soluyordu resmen. "M-minho." Diye seslendi Jisung. Anlamıyordu kendini. Ne diye titriyorduki sesi şu anda?
Minho ona baktı ama anlık bir bakıştı ve sinir doluydu. Jisung tekrar yutkundu şu an Minho'dan korkuyordu, deli gibi hemde.
Saraya girdiklerinde Minho onu gördüğü ilk kapıya sürükledi. İçeriye girdiklerinde kapıyı kapattı ve Jisung'un elini bıraktı. Bir masa vardı odada, neredeyse her odada olduğu gibi.
Minho masaya yanaştı. Elleri masanın kenarını kavradı ve sıktı. Vücudu kapının önündeki Jisung'a dönüktü. Jisung utançla kafasını eğmişti. Ayakkabılarına bakıyordu, neden utanmıştı o da bilmiyordu. Minho'yla geçirdiği çoğu an utangaçtı zaten ama şu an gürlemesi, celallenmesi gereken andı. Buna rağmen ne ağzından bir kelime çıkıyordu, ne de bir hareket yapıyordu.
Kafasını kaldırmamasına rağmen Minho'nun bakışları altında ezildiğini hissetti. Minho konuştu. "Jisung buraya gel." Ses tonu sinirli olmasına rağmen çıkabileceği en yumuşak tonda çıkmıştı. Zaten sesinin yumuşak bir tınısı vardı.
Bu ses tonu üzerine Jisung'a bir cesaret geldi ve başını kaldırdı. Başını kaldırır kaldırmaz Minho'nun yoğun bakışlarıyla karşılaştı. Buna rağmen hafif yayılan gergin feromonlarıyla Minho'ya yaklaştı. Minho hiç feromon yaymıyordu. 'Bunun için eğitim aldı heralde' diye düşündü Jisung.
Minik ama hızlı adımlarla Minho'ya yaklaştı Jisung. Tam karşısında durup gözlerini buluşturdu tekrar. Bakışırlarken Jisung'un gözü anlık olarak Minho'nun dudaklarına kaydı. Ne öpülesi duruyorlardı öyle.
Ama daha erkendi ve Jisung kendine hatırlattı. Jisung Minho'ya karşı bir şey hissetmiyordu. Özellikle annesine yaptıklarından sonra. Gözlerini hemen çekti öpülesi dudaklardan. Minho hafif sırıttı bunun üstüne.
Jisung Minho'nun önünden çekildi ve Minho'nun yanına, masaya oturdu. Bacaklarını sallarken Minho'nun kafasına bakıyordu. "Minho, beni çok kırdın." Diyerek girdi sözüne.
Konuşmayı nasıl başarmıştı bilmiyordu. Hemde sesi titremeden. Minho şaşırdı. Omegası evet onun omegası kendini ifade etmeye başlamıştı. Jisung'un göremeyeceğini bilerek gülümsedi.
"Ben parayla sahip olabileceğin bir şey değilim. Sana bunu düşündüren ne varsa aklından çıkar. Böyle bir şey yok." Dedi. Minho mutluydu, annesinden para istemeyecekti aslında sadece Jisung'un tepkisini ölçmek istemişti. Jisung istediği tepkileri veriyordu. Masayı bırakıp Jisung'a döndü.
Bacaklarını açıp arasına girdi. Elleri bacaklarındayken Jisung'un burnunu öptü. "Jisung, bebeğim. Ben senin para karşılığı alamayacağımın farkındayım. Sadece senin tepkini ölçmek için anneni birazcık kızdırmış olabilirim." Dedi. Jisung inanamaz gözlerle ona baktı.
"Ne?" Diyebildi sadece. Minho onun tepkisine güldü. "Omegam kendine sahip çıkabiliyor mu diye denedim. Sen bu testi kolayca geçtin bebeğim. Karakterin böyle olsa bile kendini ezdirmedin. Bana bile. Seninle gurur duyuyorum." Dedi.
Tek elini ensesine koydu. "Annene kötü davrandığım için üzgünüm ama o da haketti biraz. O testimi tam geçemedi." Dedi ve dudağını büzdü. Jisung hala duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Minho'nun şaka demesini bekliyordu.
Minho'nun araya serpiştirdiği omegam kelimesi dikkatinden kaçmamıştı. Minho omegam dedikçe içi bir garip olmuştu. En son gülümsedi sadece.
"Aptal..." diye mırıldandı. Genç kral kaşlarını çattı. "Bir şey mi dedin?" Dedi. Duymuştu Jisung'un dediğini aslında ama anlamamazlıktan gelmeyi tercih etmişti. Jisung göz devirdi. "Bir şey yok." Dedi kısaca.
Minho bir süre trip yiyecekti. Ama onu kışkırtmaktan zarar gelmezdi. Değil mi? Jisung Minho'yu ittirip indi masadan. "Neyse sonra konuşalım Minho yol yorgunuyum yatacağım." Minho'nun yanağına bir öpücük kondurdu domates suratına tezat bir cesaretle.
Minho donakalmıştı zaten. Jisung hızlıca çıktı girdikleri odadan. Kapının yanındaki duvara yaslandı. Elini kalbine attı. Kalbi çok şiddetli atıyordu. Minho ile kendi tarafından gerçekleştirilen ilk fiziksel temastı bu. Hatırladığı kadarıyla*.
Hızlıca odasına koştu. Olduğu yerde kalan Minho'nun da pek farkı yoktu Jisung'tan. Kendine bir tokat attı. Kendi kendine, "Kendine gel Minho, tek bir öpücükle bu hale gelecek adam değilsin sen." Dedi. Ama aptal bir sırıtış yüzüne yerleşmişti bile.
O sırıtışıyla tahtının olduğu odaya geçti. Tacını takıp tahtına oturdu. Jisung'u düşünerek geçirecekti bugünü.
Selam... bu aktifligi matematik+kimya+edebiyat odevi yapmayip bolum yazmama borcluyuz.
Ben gidiyom odev yapcam.
Sizi cok seviyom. Optum sapsup.
*= fici unuttuugum icin ilk temas olmayabilir ama artik oyle. oyle olmak zorunda tm mi.
Gorusuruzzz!!😭💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Best|Minsung
FanfictionLee Minho. Herkesin korktuğu acımasız alfa kral. İlk eşini ihanetten öldürttü. İkinci eşi ise mühürlenemeden kaçtı. İkinci eşini ararken ileride gördü genç çocuğu. Adı Han Jisung'du. Onu gördüğü an etkilendi Minho. Arkasındaki Changbin'e onun kim o...