~4

57 5 0
                                    

Fatih beyin gelişi hepsini şaşırtmıştı. Kapının dış tarafındaki beklenen grup da kapının iç tarafındaki Melisa, Gündüz ve Rüya da ne yapacağını ne diyeceğini bilemiyordu.

"Çocuklar hadi gelin biz odaya geçelim. Ben size çok güzel şeyler göstereceğim."dedi Rüya.

"Bu kim?"diye sordu küçük Zeynep.

Herkes çok tuhaf davranıyordu. Kapıdaki kişi de çok korkutucu duruyordu. Annesi o adama baba demişti. Ama zaten annesinin bir babası vardı. Bu adam Fetih dedesi değildi ki.

Annesi üzgün duruyordu. İyi değildi. Az önceki gibi gülmüyordu. Bu adam yüzünden miydi? Bu büyük adam kimdi ve ne hakla annesini üzebilirdi?

Büyükler konuşurken anne babaların birbirlerinin anne babasına da anne baba dediğini duymuştu. Yoksa bu adam aslında annesinin değil de babasının babası mıydı?

"Sen kimsin?"diye sordu küçük Zeynep bu defa kapıdaki adama.

"Teyzecim-"
"Bir dakika Rüya. İzin ver de torunlarımla tanışayım."
"Sen babamın babası mısın?"diye sordu küçük Zeynep.

Fatih bey bu soruya ne cevap vereceğini bilemezken arkasındakiler tedirginlikle, yavaşça, merakla, tetikte bekleyerek içeri girdiler.

"Fatih amca biz akşam toplanacaktık. Sen-"
"Bir dakika Enes. Tanışacakmış ya bırakalım da tanışsın. Tabi bunun için önce sorulan soruya cevap vermesi gerekiyor."dedi Melisa.

Büyük ihtimalle kalabalıktan çekinip babasından korktuğu için yanına gelen oğlunu kucağına aldı. Babasının karşısına geçip gözlerinin içine baktı.

"Hadi Fatih Sancaktar. Cevap vermeyecek misin? Sekiz yıl önce verdiğin gibi Alp'in komutanı-"
"Babamı mı getiydin?"diye sordu küçük Zeynep heyecanla.

Bu soru ilk sorudan daha da zordu. Cevabı vardı ama yoktu. Cevaplayabilecek kişi çoktu ama kimsenin ne dili varıyor ne de yüreği yetiyordu.

"Ben babanın komutanı değilim."
"Kimsin?"
"Deden."dedi Fatih bey zorlukla.

"Fetih dedem gibi mi?"
"Evet. Onun gibi. Ama babanın değil annenin babasıyım."dedi kızının yüzüne bakarak.

"Ama annemin babası Fetih dedem."
"Annenin babası benim. Anlatmadın mı Melisa?"
"Neyi? Yirmi iki saniyeyi mi?"diye sordu Melisa.

"Pardon. An itibarıyla on beş dakika oldu. Otuz yaşındaki benim on beş dakikalık babam. Sadece benim on beş dakikalık babam."dedi Melisa.

"O zaman kahyaman dayılayımın babası mı anne?"
"Evet annecim sadece onların babası."
"Memnun oldum. Ama lütfen onlayın babası olmaya devam et oluy mu? Annem bizim. O kahyaman olmasın."dedi küçük Zeynep gülümseyerek ve çekinerek.

"Anniş gimesin. (Anniş gitmesin)"dedi minik Zülfikar annesine iyice sarılıp boynuna gömülerek.

"Kahraman olanlar gitmez ki."
"O zaman dayılayım ve sen neden hiç gelmediniz. Biz neden daha önce sizi hiç göymedik?"diye sordu küçük Zeynep haklı olarak merakla.

"Görev annecim. Öyle değil mi Fatih Sancaktar? Görev."dedi Melisa acı acı.

"Babamın göyevi gibi? Babam da mı kahyaman oldu yani?"
"Evet de-"
"Hayır!"diye böldü Melisa babasının sözünü.

"Kahraman dayıların görevi bitmez. Sadece ara verirler. Kahraman dayıların babalarının da öyle. Ama bak başka dayılar da var. Görevi olmayan, hiç gitmeyen dayılar."dedi Melisa kalabalığı göstererek.

NAmütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin