***Beni basketbol maçına çağırmıştı.
Çağırmakla kalmamış, bir de üstüne gelmem için ikna etmeye çalıştığını söylemişti.
Allah'ım eğer tüm bunlar bir rüyaysa sakın beni uyandırmaya kalkma. Amin.
Ömer'e görüldü atıp tabikide her şeyi Elif'e anlatmaya gitmiştim. Ömer'in görüldü yemesini çok dert etmiyordum. Zaten onunda böyle bir mesaja cevap beklediğini düşünmüyordum.
Tabii eğer tüm bunları, beni arkadaşı olarak gördüğü için söylemediyse.
Elif burnumdan girip kulağımdan çıkarak Ömer'in kesinlikle benden hoşlandığını iddia etse de ,ki bu imkansızdı, ben bu ihtimale sıcak bakamıyordum çok da.
Kim görmediği birisinden hoşlanırdı ki hem?
Ömer'in olmadığı kesin.
Yine de arkadaşça veya değil o maça davet edilmek, onun gözünde bir değerim olduğunu hissetmeme yetmişti. Ki bu bile benim için başlı başına muhteşem bir şeydi.
Son mesajlaşmamızdan sonraki 2 gün benim için oldukça yoğun geçti. Sömestr için verilen ödevlerimin sunumu ve bitirmem gereken test kitapları derken kafamı kaşıyacak vakit bulamadım.
Elif ve Arda için de durum aynı olmalıydı çünkü Çarşamba akşamı hep birlikte okul çıkışında yemeğe gittiğimizde ikisi de uzun zamandır birbirlerini görmüyorlarmış gibi özlemle bakıyordular. Her ne kadar lafta Ardayla Elif'i paylaşamadığımız için boğaz boğaza olsak da best coupleim oldukları gerçeğini hiç bir güç değiştiremezdi. Onları sonuna kadar destekliyordum.
Ben onlar zaten benim yokluğumdaki 2 günde bolca yalnız başlarına vakit geçirmişlerdir diye düşünüp bugünü üçümüze ayırmayı düşünsem de ikisinin halini gördükten sonra bunun ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Elif'te bana hiç bir şey söylememişti ki. Yalnız olmak istiyoruz diye.
Tabikide demez.
Evet tabikide demez cidden. Elif asla bunu söylemezdi. Arda'da aynı şekilde dile getirmezdi böyle şeyleri. Ama ben yine de yemeğin ortasında birbirlerine uzaktan uzağa bakıp cilveleşen arkadaşlarımı görünce dayanamadım.
Abime 2 dakikaya beni aramasını söyleyen bir mesaj attım ve o arar atamazda sanki çok önemli bir şey olmuş da eve gitmek zorundaymışım oyunu oynayıp onları yalnız bıraktım.
O Arda iti bazen gerçekten bana haksızlık ediyordu.
Benden başka kimse tabağını bitirmeden kalkmazdı o sofradan!
Dışarıya çıktığımda montum ve bereme sıkıca sarıldım. Kendimi bir mumyaya çevirmek zorundaydım yine çünkü hava felaket soğuktu.
Hani derler ya göt kesen diye...
Okul çıkışı hiç birimizin etüdü olmadığı için kendimizi direkt okulun yakınlarındaki restoranlardan birisine atmıştık ve saat şu an o kadar da geç değildi. İçeride maksimum bir saat ya durmuş ya durmamıştım. Havanın henüz kararmamasının verdiği rahatlıkla oyalana oyalana yürümek istedim.
Kulaklıklarımı kulağıma taktım ve kendimi dünyadan soyutladım.
Geldim, gidicem hep de değişicem.
Şu kısacık hayatı kanana içicem.
Rüzgar olup esicem.
Gökte süzülücem.Kendimi şarkıya kaptırmış başımla hafifçe temposunu tutuyordum. Ne ara durağa geldiğimi fark etmemiştim bile. O kadar yolu hipnotize olmuş gibi yürümüş ve hiç bir şeyde hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Ucunda | Texting
Teen FictionEn yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin, bir yıldır hoşlandığı okulun basketbol takımının kaptanı olduğundan habersizdir. 17.01.24 *ilk kitap illaki ufak tefek ha...