***Ömer ile revire girmemiz, Ömer'in beni sedyeye bırakması ve "hemen geliyorum, sakın korkma" diyerek okulumuzun hemşiresini çağırmak için odadan ayrılması aynı dakika içerisinde olmuştu.
Neyden korkacaktım bende bilmiyordum ama yine de beni düşünerek konuşması fiziksel acımın yanında içimi ferahlatmıştı, inkar edemezdim.
Ömer'in revirden çıkmasını fırsat bilip oturduğum yerde eğilip bacaklarıma baktım.
Yanılmamıştım. Bacaklarım şimdiden kıpkırmızıydı. Yer yer şişmiş ve kabarmaya başlamıştı, tenimde hiç hoş bir görüntüye sahip değildi.
"Nazar, yemin ederim nazar."
Bir yandan ağlıyor bir yandan kendi kendime konuşuyordum. Ağlayınca başı ağrıyan o kişilerden olduğum için bir de o eklenmişti bünyeme. Birazdan burasının kalabalıklaşacağını bildiğimden en azından akan rimelimi silmek için bir şey aradım etrafımda.
Yanı başımdaki masada gazlı bezler ve ilk yardım malzemeleri olsa da onlarla yüzümü silemezdim.Gözlerim oturduğum sedyenin ayak ucundaki lacivert kapüşonluya takıldı.
Sınıfta, o karmaşada benim fark edemediğim aralıkta Ömer'in üzerinden çıkartıp bacaklarıma ilk müdahaleyi ettiği kapüşonluydu bu. Ömer beni kucağında taşırken de benim karnımın üzerinde buraya kadar gelmişti.
Yavaş yavaş sakinleyen zihnimle birlikte zihnimde flue olan son on dakikamı hatırlamaya başlıyordum artık.
Düşünmeden uzandım lacivert kazağa. Yumuşak kumaş ellerime değer değmezde yüzüme götürüp gözyaşlarımı silmeye başladım.
Kazak Ömer kokuyordu. Koklamak için hususi bir çabaya girmemiştim ancak ister istemez kokusu doluyordu burnuma. Yumuşatıcının yanında parfümünün ve teninin kendi kokusunun karışımı vardı. Daha önce koridorda çarpıştığımızda, otobüste üzerine az daha devrediliyor olduğumda ve daha beş dakika öncesinde aldığım bu koku bana yabancı gelmiyordu artık.
Ömer'di işte.
Gözyaşlarım sayesinde ıslanan kumaş, Ömer'e geri verebileceğim aşamayı çoktan geçmişti. Teşekkür ederim deyip eline tutuşturmazdım. Baya baya kirletmiştim. Gömlek üstüne şimdi bir de kazak...
Alışveriş listem şimdiden belliydi.Kazağı geri vermeyeceğime kesin karar verdikten sonra utanmadan bir de üstüne akan sümüklerimi silmiştim. Yapacak bir şey yoktu. Ben zaten dağılmıştım. Kendi üstüme bir de asla silemezdim.
Kendimi birazcık daha iyi hissederken kazağı top şeklinde dürüp kenarıya bırakıyordum ki kapıdan aceleyle giren hemşireyi ve Ömer'i gördüm.
"Nasıl oldu bu?"
"Sıcak çay döküldü. Bir beş dakika kadar oluyor." dedi Ömer, benim konuşmama gerek olmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Ucunda | Texting
Ficção AdolescenteEn yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin, bir yıldır hoşlandığı okulun basketbol takımının kaptanı olduğundan habersizdir. 17.01.24 *ilk kitap illaki ufak tefek ha...