Sözümü tutmaya geldim. Merhaba herkese :) Şifacı nenemin -erkolar hariç- herkese selamı var. Öpüyor sizi :) Diyor ki DAYAKLA AYI BİLE MOLLA OLUR. O zaman iyi okumalar.
*******
Kar giderek şiddetini arttırmıştı. Göz gözü görmüyordu. Her yer bembeyazdı, normalde gözü kapalı gideceği yeri bile bulmakta zorlanmıştı. Üstelik o kadar soğuktuki içi ürpermişti. Bu fırtınada dışarıya çıkmak akıl kârı değildi. Ama işte yüreğindeki fırtınayı da dindirmesi gerekiyordu. Gülümsedi. Bir kere sevdaya düşünce neler yapıyordu insan öyle. Kimseye de haber vermemişti gideceğini, kim bilir dönüşte ailesi nasıl kızacaktı. Ama sevdiğinden ayrı kalamazdı ki. Kaf Dağına bile çağırsa soğuk dinlemez, fırtına dinlemez, anasını atasını dinlemez yine giderdi. Gideceği yere yaklaştıkça kalp atışları daha da hızlandı. Elini kalbine götürdü ve "Bu fırtına elbet diner de benim yüreğimdeki ne olacak" diye düşündü.
Zorda olsa bir karartı gördü. İçi rahatlamıştı. İşte sevdiği oradaydı. Hemen atından indi. Kocaman sarılmak istedi. Kokusunu içine çekmek ve hiç bırakmamak... Ama yapamadı. Biraz yaklaştıktan sonra;
"Medreseli bu havada neyin buluşmasıdır bu?"
"Önce sen benim soruma cevap veresin vicdansız hatun? Neden rüyalarımda bile bırakmazsın peşimi? Yüreğimi yeterince meşgul edersin zaten, aklımdan ne istersin? Hiçbir şeye odaklanamam, vazifelerimi yerine zor getiririm. Kafamın içinde hep sesin, nereye baksam yüzün! Yok mudur bunun bir çaresi?"
Gonca bunu duymayı beklemiyordu. Utanmıştı. Belli etmek istemedi.Beceriksizce gülümsedi;
"Tabip olan sensin, çaresini de bulursun elbet!"
"Onu derim ya bende. Bu tabibin ilacı sensin!"
Gonca sıcacık gülümsedi. Ne çok seviyordu bu adamı! Ama çekinirdi işte. Ah şu oyun işi olmasaydı! Alaeddin'i rahatlatmak istedi;
"Dedim ya, ben de sana sevdalıyım deyü. Ama biraz zaman ver bana Alaeddin Ali!"
"Yarın seni istemeye gelecez! Hazır olasın!"
"Hı!"
Tam o anda fırtına şiddetini arttırdı. Atlar huysuzlandı. Gonca atların sesini duyup birden irkilince Alaeddin hemen Gonca'nın elini tuttu.
"Korkmayasın! (yüzü düşerek) Goncam sen üşümüşsün çok!"
"Üşümedim Alaeddin, sadece biraz şaşırdım. Erken değil midir? Atam..."
"Olmaz böyle. Gel benle. Şurada bir baraka vardır. Isınırsın. Ben ateş de yakarım. Hasta olursun."
"Eyiyim derim konuyu değiştirmesene! Yarın olmaz!"
"Hasta olursan yarın gelemeyiz istemeye. Hemen ısıtmam gerek seni!"
"Alaeddin ne derim duymaz mısın? Olmaz. Ben şimdi pazara dönerim. Sen de zaman veresin bana, elimi de bırakasın."
Gonca atına doğru yönelmişti ki Alaeddin onu bir anda sırtladı. Taşımaya başladı.
"Alaeddin bırak! Bak geç olacak, merak edecekler beni!"
Karda yürümek zaten zordu. Alaeddin bir ara sendeler gibi oldu. Ama çabuk toparladı.
"Neredeyse yere yapışıyorduk hileci, bak uslu durasın! Yoksa bu akşam geliriz istemeye."
"Alaeddin Ali!"
Alaeddin barakanın kapısını ayağıyla sertçe açtı. İçeriye girdikten sonra hiç istemese de hatunu yere bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Hikayeler (AlGon, FitMeh, OrNil ve diğer çiftler)
RandomKuruluş Osman senaristlerine meydan okumak için buradayım. Her bölüm birbirinden bağımsız konulardan oluşacak. Kitap olmadan okuyunuz, teşekkürler. **İsmini vermek istemediğim bir romancıya demişler ki sen ne biçim yazarsın hep hata hep hata, o da...