Herkese merhaba önceki bölümün devamı diyebiliriz ama arada bir şeyler bir şeyler olmuş. Okuyunca anlayacaksınız . Alaeddin'in kurgu karakter olduğunu düşünerek okursanız mutluluk duyarım. İyi okumalar :)
Mahmut Bey'in öldürülmesinin üzerinden tam dört hafta geçmişti. Onu öldüren katili hemen oracıkta yakalayamamış olmaları herkesi kahretmişti. Türk yurduna dadanan, damdan dama gezip önüne geleni indiren bu aşağılık suikastçı her kimse hemen yakalanıp ahali önünde cezası verilecekti. Tabi böylesi kıymetli bir beyin ölümü tüm ahaliyi derin üzüntüye boğmuştu. Bu arada toy ertelenmiş, Germiyanlar mecbur Uç Pazar'a geri dönmüştü. İlk hafta Alaeddin sürekli bir fırsatını bulup Uç Pazar'a gitmiş ancak zavallı şehzade bu ziyaretleri sırasında ne yazık ki Mehmet'i bile Goncasından daha sık görmüştü. O da toy hemen olsun ve tabiki Mahmut Bey'in kanı yerde kalmasın diye kendisine vazife edinip psikopat suikastçıyı kendisini de şok eden bir hızla anında yakalayıp teslim etmişti. Ama bunun karşısında üstün cesaret madalyası takmak şöyle dursun Osman Bey daha da öfkelenmişti;
"Alaeddin ben sana böyle bir vazife vermedim. Bir daha kendini böyle tehlikeye atmayasın!"
"Bey babam ben..."
"Alaeddin sözümü kesmeyesin! Yaptığınla beni onurlandırdın amma duyduklarımla da üzdün! Bak evlat ben seni Uç Pazarda değil, Yenişehir Pazarında vazifelendirdim! Artık oraya bu kadar sık gitmek olmaz! Ben sevdayı çok eyi bilirim oğlum. Bilirim özlersin amma az sabret! Kızı da zor durumda bırakma daha fazla! Balam ben imdi giderim! Birde sen konuşasın!"
"Gidesin baba Osman gidesin!"
Alaeddin mecbur onayladı babasını. Babası gittikten sonra hemen anasının yanına koştu. Tam konuşacaktı ki Bala önce davrandı;
"Hayır derim oğlum! Bakma öyle bana!"
"Bu akşam yemeğe davet etsen olmaz mı ana?"
"Hayır Alaeddin!"
"Biz gidelim yemeğe!"
"Hayır oğlum!"
"Ama ben suikastçıyı da buldum, cezasını da verdik! Neden hala toyumuzu kurmazsınız?"
"Zamanı vardır oğlum, Mahmut Bey'in acısı hala tazedir."Alaeddin üzüntüyle kafasını eğdi. Bu üç hafta geçmek bilmedi. Yenişehir Pazarında şehzadenin ataşından yanına bir Allah'ın kulu bile yanaşamadı. Sanki kıyametler koptu. Bunu duyan Bala da daha fazla dayanamayıp Yakup Beyleri saraya yemeğe davet etti. Saray ahalisi misafirleri kapıda karşıladı.
Alaeddin de bu sefer gelmemek şöyle dursun, iki saat öncesinden sarayın girişinde volta atmaya çoktan başlamıştı bile. Misafirler arasında Goncasını görünce kalbi deli gibi atmaya başladı. Çok özlemişti amma hatun pek iyi görünmezdi. Yüzü bembeyaz görünürdü. Hasta mıydı acaba? Birden gözü hemen yanındaki şifacı hatuna takıldı, yüzünü buruşturdu. Bu hatun yine gelmişti işte. Misafirlere selam verdikten sonra şifacı hatun iki elini açıp Alaeddin'e doğru yürümeye başladı. Şehzade korkuyla sıçradı. Yoksa öğrenmiş miydi? Nasıl öğrenmişti? Goncası mı demişti yoksa. Dövecek beni diye düşünürken kadın sevgiyle sarıldı şehzadeye. Alaeddin de iç rahatlığıyla karşılık verdi, şifacı hatun coşkuyla konuştu;
"Benim en gözde şehzadem! Paşam! Aslanım!"
Mehmet öfkeyle homurdandı. Kimsenin duymayacağı şekilde söylendi;
"Elinde büyüdüm de bir kere şöyle sarılmadın bana!"Alaeddin'in aklı ise hala Goncadaydı. Neden öyle görünürdü? Eyi miydi? Yanına gidip soramazdı da. Herkes sohbete dalmışken Gonca'ya peşimden gelesin bakışı atıp kalktı. Gonca da bir bahane bulup peşinden gitti. Aileler beylik sorunlarına o kadar dalmıştı ki, bu yüzden kimse fark etmemişti. Şifacı Hatun ise Mehmet ile Fitnat'ın arasına oturmuş Alaeddin'in kalkıp gittiğini fark etse de hiç şüphelenmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Hikayeler (AlGon, FitMeh, OrNil ve diğer çiftler)
AléatoireKuruluş Osman senaristlerine meydan okumak için buradayım. Her bölüm birbirinden bağımsız konulardan oluşacak. Kitap olmadan okuyunuz, teşekkürler. **İsmini vermek istemediğim bir romancıya demişler ki sen ne biçim yazarsın hep hata hep hata, o da...