Merhaba, inat ettim elimdeki bütün hikayeleri atıcam :)
Hep AlGon'un şu "ihanet" meselesiyle ilgili bir şeyler yazmak istemiştim . Tabi istediğim dramatik bölümü bir türlü yazamadım. Sonrasında bir kişinin yardımıyla (Ferdi Tayfur) bunun da üstesinden geldim. İkinci kısım da gelecek. İyi okumalar :)
************************
Saadet: Nasıl her şeyi duymuş Goncam nasıl? Ülgen kim oluyor da karşına çıkıp seni tehdit ediyor? Kim olduğunu göstereceksin o hatuna! Aradan çekilecek! Yoksa canının yanacağından şüphesi olmasın! Erine yeni kavuştu, küçük çocuğu da vardır. Ayağını denk alsın! Git bugün hemen konuş onunla!
Gonca: Nasıl tehdit edeyim ana! Yapamam ben öyle şey! Beceremem!
Saadet: Yapacaksın Gonca! Çok az kaldı. Ülgen vazifene mani olamaz. Olursa de ezip geçeceksin onu!
Gonca çaresizlikle başını salladı. Böyle olmasını istemezdi. Ama başka çaresi yoktu. Hemen Ülgen'e haber etti. Onunla buluşmak istediğini söyledi. Otağından çıkıp yürüdü. Bunu ailesi için yapacaktı. Başka da şansı yoktu. Atını buluşma yerine sürdü. Vardığında Ülgen'in de çoktan orada olduğunu gördü. Ülgen'e ,kendisinden emin konuşmaya çalışarak ama cılız çıkmasını da engelleyemediği bir sesle:
Gonca: Hızlı gelmişsin Ülgen. Beni bekletmedin, sağ olasın. O gün konuştun amma cevabını beklemeden çektin gittin. Böyle olmaz. (Ülgen tam konuşacakken Gonca onu susturdu.) Ülgen Hatun ortada bir oyun vardır elbet amma böyle olması gerektiği için vardır. Devlet işidir bu. Alaeddin'e zarar verme niyetinde değilim ben. Yemin ederim. (Sesi iyice cılızlaşmıştı, neredeyse ağlayacaktı ama güçlü görünmeye çalışarak) Sen bunu kimseye söylemeyesin. Söylemeyesin ki bizden düşmanlık görmeyesin! Erinle çocuğunla huzur içinde yaşamak istemez misin yoksa? Lütfen Ülgen anla beni! Kapat bu meseleyi!
O sırada çalıların arasından Alaeddin göründü. Gonca birinin kalbini elleriyle tutup sıktığını hissetti. Nefesi kesilmişti. Alaeddin'i burada görmeyi beklemiyordu. İçinde bir şeylerin sızladığını hissetti. Ülgen, Alaeddin ve Gonca'ya üzgün bir bakış atıp umutsuzlukla kafasını sallayarak oradan uzaklaştı.
Alaeddin: Geç kaldın Gonca Hatun. Ülgen Hatun bana her şeyi anlattı. Ona hiç inanmadım. Yanlış anlamışsındır dedim amma esas yanlış anlayan benmişim.
Gonca duydukları karşısında yıkılmıştı. Kendisini anlatacak gücü kalmamıştı. Sadece ağlıyordu. Konuşmaya dermanı yoktu.
Alaeddin: Ben hep aklımla övündüm Gonca. Amma seni gördüğümden beri aklım da yüreğime hizmet eder oldu. Sen sadece benim yüreğimi değil aklımı da ezdin geçtin! Bakışlarını çevirme yüzüme bak! Kimsin sen? Gözlerin başka bakar, dilin başka söyler. Neden ağlarsın? Oyunu kaybettiğin için mi? (Alaeddin'in de gözleri dolmuştu.) Ağlama! Bak ben de kazanmış sayılmam! Konuş savun kendini. Bakışlarınla yaraladın sözlerinle öldür! Bugün bitsin! Hiç bu kadar kötü, bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi. Ama yine de sana kızmadım. Yanlış anlamayasın öfkem kendimedir. (Gökyüzüne bakıp gözyaşlarını saklayarak) Hem birazdan karanlık çökecek. Güvenli olmaz buralar. Pazara dönesin haydi!
Gonca: (Ağlamaklı) Alaeddin imdi çökmedi mi karanlık zaten? Bu öyle bir oyundu ki kazansam da kaybedecektim. Bu oyunu ben kurmadım. Ben böyle olsun istemedim. Ben seni, ben seni... (Gonca devamını getiremedi sustu, başını eğdi)
Alaeddin: (zoraki bir gülümsemeyle) Oyun bitti o vakit. Her şey bitti. Hadi Gonca Hatun pazara bırakayım seni.
Gonca: İstemezim Alaeddin Bey ben kendim giderim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Bölümlük Hikayeler (AlGon, FitMeh, OrNil ve diğer çiftler)
AcakKuruluş Osman senaristlerine meydan okumak için buradayım. Her bölüm birbirinden bağımsız konulardan oluşacak. Kitap olmadan okuyunuz, teşekkürler. **İsmini vermek istemediğim bir romancıya demişler ki sen ne biçim yazarsın hep hata hep hata, o da...