《4》

240 18 0
                                    

Yanıma yaklaşıp kolumu tutan kişinin kokusu burnuma doldu. Bu koku ağır bir kokuydu bir erkeğe ait olduğu fazla belirgindi. Kafamı kaldırıp kolumu tutan kişiye baktım. Aram'dı.

O sert çehresi dedeme dönüktü. Kolumdan sıkıca tutuyordu kolumu yavaş yavaş uyuştuğunu hissettim. Yanımda dağ gibi duruyordu boyum 1.72 olmasına rağmen onun yanında kısa kalıyordum. Sessizliği bozan dedem oldu.

" Ne oldu Aram Ağa? " sesi sinirliydi. Sinirinin bana karşı olduğunu emindim. "Azad Ağa bilirsin ki benim de bir kız kardeşim vardır. Onu almaya geldim." Tabii beni düşüneceği yoktu. Zaten beni ne üçin düşünecekti ki düşmanlarının torunuydum. Beni abimin yanına bıraktı ve Belçim'i kolundan tutup konağı hızlıca terk etti.

Dicle yanıma geldi ve beni yeni bir tartışma açmadan üst kata çıkarmaya başladı. Odaya girdik Dicle dolaba yöneldi benim için pijama takımı çıkardı ve banyoya bıraktı. Sonra yatağa yanıma geldi, eşarbımı açtı.

" Roza Hadi kalk git pijamalarını giy Ben de bizim için birkaç atıştırmalık hazırlayayım." tepki veremedim. Gözlerim ağlamaktan şişimişti. Yaşadıklarım fazla geliyordu bir günde hayatım altı üstü olmuştu. Dicle odadan çıktı. Ben de kalkıp banyoya girdim. Ağlamayacaktım içimdeki o duygusal şimdi Roza'yı öldürmeliydim.

Hızlıca kıyafetlerimi çıkardım ve Dicle'nin benim için hazırladığı pijama takımını giydim. Odanın kapısının açılma sesini duydum. Dicle dönmüştü. Hızlıca yüzünü yıkayıp çıktım. Benim artık içimdekileri birine söylemeliydim daha fazla tutamazdım.

Dicle oradaydı. Ne diyeceğimi bilemediğimin farkındaydım Sonuçta onlar da şoktaydı abisi Kız kaçırmıştı ben ilk kuma tehlikesi yaşamıştım. Sonuç olarak berdele kurban gitmiştim.

Bilmiyorum artık ne düşüneceğimi dahi bilmiyorum içimde sadece hissederek var sanki ruhum bedeninden söküp almışlar gibi. Dedem tarafından yine ve yine gözden çıkarılmıştım hepsi bunun farkındaydı ama ses çıkarmıyorlardı. Bizim buralarda işler böyle yürüyordu kabak en son birinin başına patlıyordu bu sefer başında kabak patlayan kişi beğendim ve bu durum benim başımın çok ağrıtacakmış gibi duruyordu.

"Hadi gel otur, azıcık sohbet edelim" Dicle'nin sesi endişeli çıkıyordu. Ne yapmaya çalıştığını biliyordum beni düşüncelerden uzaklaştırmak istiyordu. başarılı olabilirse beni de çok mutlu ederdi. Çünkü düşünmek artık yorucu bir hal almıştı. Nasıl olabilirdi. Ben herşeyi yeni atlatmışken yine hayatım mahvolmuştu. Ne yapacaktım Aram ile evlenip hayatımı altüst edecek miydim. Diyar abim bana bunu nasıl revs görmüştü. Ben onun kardeşi değil miydim. İnsan kardeşine böyle birşeyi reva görebilir miydi.

Dicle'nin dediğini yaptım yanına oturdum. Konuşmuyorduk durumun ciddiyetinin farkındaydık. Dedem berdel olmasa bile beni kuma olarak Samet'in eline vercekti. Dicle konu açmaya çalışıyordu fakat hiç işe yaşanıyordu. Ben sıkılmıştı. Bu olaylar bu töre neden vardı . İnsanları hayatını mahvetmekyen başka bir ile yaradığı da yoktu.

Saat gece yarısına gelmişti. "Roza Acaba bugün senin yanında mı yatsam. Hem bayağıdır beraber yatmıyoruz." şaşırmıştım Ama haklıydı da Dicle ile Eskiden çok yan yana yatardık. Ama işte eskiden olur sesim istemsizce istekte çıkmıştı. "Eğer burada kalacaksan kalk da pijama giy." Kıyafet bedenimiz aynıydı . Kendine bir takım çıkardı giymek için banyoya gitti. Ben odada tekrardan ölüm sessizliğiyle başbaşaydım.

Dicle ile aramızda 1 yaş olmasına rağmen sanki aynı anda doğmuş gibiyiz. Onu çok seviyorum herhalde o olmasaydı bu olanları atlatamaz bir yandan da bana neşe kaynağıydı. O da yorulmuştu bu olanlardan sonra banyonun kapısı açıldı ve Dicle içeri girdi heyecanlı ses sunuyla Hadi kayda sıkışalım çok uykum geldi özlemiştim gülümsemeyi düşünceler alemine bırakmadan kendimi uyuya kalmıştım

BERDELE KURBAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin