《3》

279 13 0
                                    

~EVİN CELALİ ağzından,
Bu ev bunca yıldan sonra bana tekrar dar gelmeye başlamıştı. Nedenini ne kadar bilmesemde son zamanlarda kendimi çok kötü hissediyordum. Belki bunun nedeni zaten zor zor yetiştirdiğim oğlum içindi. Büyütürken bile çok zorluk çekmiştim şu anda başına hiçbir şey gelmesin diye gözümden bile sakınıyordum.

Ben oğlumun sevdiği kadın ile evlenmesini istiyordum fakat Recep Ağa (kocaman demeyi yıllar önce bırakmıştım) oğlumun halasının kızıyla evlenmesini istemişti. Herşey çok ani gelişmişti. Bu bana gençlik yıllarımı hatırlatıyordu. Oğlum uzun bir süredir başka birine sevdalıydı. Recep Ağa bu sevdayı bile bile halasının kızı Sevim ile evlendirmişti. Bu Aram için zordu fakat bu demek olmuyordu ki Sevim'e kötü davransın, Sevim'e karşı kocalık görevini yerine getirmesin.

Evlendikten sonra Samet her gece konağa geç döner olmuştu, bazen sarhoş döndüğü de oluyordu. Ben ve Sevim Samet'e zarar gelmesin diye Recep Ağa'ya olanları çaktırmamaya çalışıyorduk. Evliliklerinin üzerinden Aylar geçmişti . Ben bir umut birbirlerine alışırlar diye düşünmüştüm fakat olaylar tersine dönmüştü. Sevim gözlerimin önünde eriyip gidiyordu ama elimden de hiçbirşey gelmiyordu.

Recep Ağa Samet'i gördüğü heryerde 'Torunumu ne zaman kucağıma alacağım oğul?' diye sual ediyordu. Evliliklerinin üzerinden Aylar geçmesine rağmen torun haberi almayan aşiret artık Sevim'in kusurlu bir kadın olduğunu düşünüyordu. Ben herşeyin farkındaydım. Samet hala onu kabullenemiyor, karısı olarak da görmüyordu.

Avluda tek başıma otururken yanıma Samet geldi "Daykamın tu çı dıki laha ( Annecim ne yapıyorsun burada)?"
"Kuremin ez runiştime. İşekitemi heye bımınra? (Oğlum oturuyorum bir işin mi var benimle)"Samet gelip yanıma oturdu. Aynı babasına benziyordu.

"Eri daykamın. Babamın jımınra tışteki gut. ( Evet annecim babam bana birşey söyledi.) Bunu annene söyle dedi" Samet'in sesi mutlu çıkıyordu. Samet'e söyle manasında başımı salladım. "Anna babam yine torun diye tutturdu. Bende olmuyor dedim. Sonra annene söyle kuma hazırlıklarına başlasın dedi." Samet daha cevap vermemi beklemeden ayağa kalktı. "Anne kuma Azad ağanın torunu roza olacak."

Samet ne diyordum öyle. Başına yine ne bela alacaktı bu çocuk. Sevim'in üstüne kuma getirecekti. Kuma Azad ağanın torunuydu. Azad ağanın torunlarına olan sevgisi Bitlis'te nam salmıştı, herkes bilirdi. Torununu kuma olarak vermezdi.

Benim bu işe engel olmam gerekiyordu. Benim başıma gelenler bir genç kızın daha başına gelmemeliydi, üstelik o kız benim gelinimdi. Hava iyice soğumuştu.

Odama gittim. Aklıma bu konağa ilk gelişim gelmişti. Aklıma gelen anılarla uykum kaçtı ben de odada bulunan kanepeye oturdum.

Samet'i ne yapıp edip bu karardan vazgeçirmeliydim. Sevimin varmıyor bu durumdan haberi, ne kadar üzülmüştür. Hem kısır damgası yedi birde bu yetmezmiş gibi üstüne kuma getirecekler.

Benimde üzerime kuma getirilmişti. Onu en iyi ben anlardım. Kuma getirilmişti fakat çocuğum olmadığı için değildi. Benim oğlum vardı ben onu büyütüyordum. Engel olamadım sesimi çıkaramamıştım.

Dört duvar arasında mahkumdum. Keşke başkaldırsaydım . Oğlumu da kendimi de kurtarayım bu rezaletten. Recep'i düğünden önce hiç görmemiştim düğünden sonra olduğu gibi. Recebin babasını geçmiştim çünkü babalar vicdansızdı. Onlara erkek torun lazımdı. Töre onlar için herşeydi buralarda töre uğruna binlerce insan ölüyor.

Recep' in annesi ben onu annem gibi görüyordum, her dediğini yapıyordum. O oğlunun kuma isteğini kabul etti beni hiçe saydı ve o zamanlar Samet henüz 3 aylıktı. Ben ona DAYKAMINE GULZERİN diyordum. Ona anne bile demiştim. Bir anne kızına böyle birşey yapar mıydı yeni fark ediyordum.

BERDELE KURBAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin