Embriyo

200 23 10
                                    

Çantamdan çıkardığım maskeyi Mi'nin ağzına takmıştım. Sırt çantasını eczanenin yanında bulundan dar yola bırakmış kafasını da montun şapkası ile kapatmıştı. Saçları ve yüzü gözükmüyordu.

"Hadi git" planımız işe yarardı umarım. Mimi'nin sırtımdan itiklemesine karşı çıkamadım, korka korka eczanenin kapısını açtım. "Merhaba" annemin arkadaşı olan ama ismini bilmediğim orta yaşlı kadının önünde saygı ile eğildim.

"Aiigooo ne kadar büyümüşsün böyle" kadın tezgahın arkasından çıkıp bana sarıldı. Benim onu tanımamama umarım kırılmazdı sonuçta o beni tanıyordu. "Doo-Hyun'du değil mi?" Nazikçe kafa salladım.

"Annen nasıl? Onu en son gördüğümde gayet neşeliydi" tezgahın arkasına geçerken ben de tezgaha yaklaştım "İyi" diye kısa cevap verdim.

"Sen niye geldin, yara bandına felan mı ihtiyacın var?" Kadın tezgahın altından yara bandı paketi çıkartırken onu durdurdum "Hayır, hayır"

Tezgahı kapatıp kafasını kaldırdı, kaşlarını çatıp bana bakarken dışarıdaki yüzü gözükmeyen Mi'yi gösterdim. "Nasıl tarif edilir bilemiyorum, okuldan bir arkadaşım dün gece-" kadın hemen anlayışla gülümsedi "Doğum kontrol hapı mı?" Mahçup bir şekilde kafa salladım.

"Utandığından benden yardım istedi" diye yalan söyledim. "İlki miymiş?" hemen olumsuz anlamda kafa salladım "Bilmiyorum"

Kadın tezgahtan çıktı benim arkamda ki rafa yaklaştı. "Sorabilirim"

"Yanınızda ne kadar var?"

"Beş yüz won" biraz daha uzanıp diğerlerinden daha güzel gözüken paketi aldı. Tekrar tezgahın arkasına geçip eczane poşetinin içerisine kutuyu attı. "Eğer ilkiyse ve birden fazla yaptıysa akşam da içsin" poşeti bana doğru uzattığında iki elimle elinden aldım "Teşekkür ederim"

"Ne kadar?"

"Üç yüz elli won" babamın bana Seoul'de harcamam için verdiği parayı bunun için harcıyordum, iğrenç bir evlattım.

Cebimden çıkardığım parayı kadına uzattım. Kadın kasaya attığı paradan sonra para üstünü bana verdi. Parayı cebime atarken bana yaklaşıp dükkanda kimsenin olmamasına rağmen fısıldamaya başladı "Sen sakın onun gibi olma terbiyesiz şu yaşında ilişkiye girmiş" kadının dedikleri yüzüme tokat gibi çarparken daha çok pişman olmuştum.

Yüz ifademi bozmamaya çalışıp gülümsedim "Merak etmeyin öyle bir şey yapmam" kolay gelsin dedikten sonra eczaneden sulu gözlerle çıktım. Mi hemen arkasını dönüp bizi izleyen kadına saygı ile eğildi.

Kadın bir şey anlamasın diye çabalıyordu. "Yürü Mi gidelim" kolunu tutup çekiştirmeye başladım. Tekrar bizim evin önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Mi'ye yardım edip yüzünde ki fazlalıklardan kurtulduk.

"Anneni ara"

"Ne!?"

"Anneni ara ona böyle bir şey yaşandığını anlat. Eğer kadın sağda solda konuşursa Myung teyze şaşırmasın" dediği şey çok mantıklıydı, ben son günlerde çok salaklaşmış ne yapacağımı bilmeyen türlerdendim.

Hemen telefonumu çıkartıp annemi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açıldı "Alo?"

"Anne"

"Bir şey mi oldu Doo-Hyun?" annemin sesi gayet sakindi. "Vardınız mı?"

"Ah, hayır sadece bir saatlik yolumuz kaldı"

"Sana bir şey söylemek için aramıştım"

"Ne?"

Arka Dansçı / Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin