00:11

8.5K 522 176
                                    


                       ************************

Bu rüyaydı dimi?!

Rüya değilse neydi bilmiyordum. Çünkü şu an karşımda koyu siyah saçları dağınık ve alnına dökülmüş, beyaz teni, bana bakan ela gözleri, üzerinde kaslarını bile belli eden beyaz bir gömlek ve altındada siyah bol pantalonuyla herşeyi uyumlu kişinin nasıl karşımda olduğunu bana birinin açıklaması lazımdı.

Benim onu süzdüğüm gibi oda beni süzmeye başlamıştı. Bacaklarıma bakarken kaşları çatılıyo gibi oldu ama sonra etrafındakilere bakıp geri bana döndü.

Vücudumun karıncalandığını hissediyordum. Hatta kalbimin yeri durmadan ilk defa bu kadar attığını hissediyordum. Bu hiç iyi değildi.

-" Sono Savaş Cimmino" ( Ben savaş Cimmino) dedi.
Gözlerini herkesin üzerinde gezdirip benim üzerimde durmuştu. Gözlerimin içine bakıyordu. Kendimi garip bir şekilde çıplak hissediyordum sanki. Gözlerimi kaçırdım dayanamayıp.

Lucian amca boğazını temizleyerek ilgiyi üzerine çekti.

-" Ben Lucian Arkas" dedi ingilizce olarak. Ben tam İtalyanca bilmediğim için İngilizce konuşmuştu.

-" Ben Cem Atasoy" dedi Cem'de. Masadaki birkaç kişi daha kendini tanıtınca gözler bana dönmüştü.

-" Ben Mira Akay" dedim. Sesimin boğuk çıkmamasına özen göztererek.

Yine Savaş ile göz gözeydik. Başını ağır ağır salladı.
Benim hakkımda ne düşündüğünü anlayamıyordum .Normalde bir insanın gözlerine bakınca az çok ne düşünüp ne hissettiğini hissedebiliyordum. Ama Savaş'a bakınca öyle değildi. Kapalı bir kutu gibiydi sanki gözleri.

Binanın yapım aşamasını konuşuyorduk ama ben tam odaklanamıyordum hala şaşkındım ama belli etmiyordum. Ara ara göz göze gelsekte ben kimseyle göz teması kurmuyordum.

Önüme uzatılan bardakla daldığım yerden ayrıldım. Cem gülümseyerek bana su dolu olan bir bardak uzatıyodu.

Hafif tebessüm ederek suyu alıp birkaç yudum aldım. Cem kulağıma yaklaşıp " İyisin değil mi sorun yok " dedi irkilsemde hafif uzaklaşıp sorun yok dercesine başımı salladım.

Önüme dönünce Savaş'a bakma ihtiyacı hissettim. Elindeki dısyayı sıkarak sert bakışlarla Cem'e bakıyordu.

Cem'e baktığımds ise hiç umursamayarak sırıtıyordu.

Ne oluyordu bunlara?

Masada herkes ayaklanınca bende ayaklandım.Lucian amca Cem'le bana kapıyı gösterip çıktı. Cemde telefonla uğraşarak çıkıyordu. Ben ve Savaş kalmıştık.

Ne diyceğimi bilemeyerek birkaç saniye yüzüne baktım. O da bana bakıyordu. Birşey demeyeceğini düşünerek çıkışa adımladım. Birkaç adım atmıştım ki kolumdan tutulup çekilerek sert bir bedene çarptım.

Kaslarını elimin altından hissediyordum ve bu da kanımın fokurdamasına sebep oluyordu sanki. Sert duruşu aksine çok ferah bir kokusu vardı.Derince çekmekten alıkoyamadım kendimi.

Saçlarımın üzerinde ılık bir nefes hissettim. Saçlarımı mı kokluyordu o?

Sonunda kendime gelerek aramıza birkaç adım mesafe bıraktım. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu hissediyordum.

-"Hoşgeldin la mia rossa" dedi . Sondaki italyanca kelimeyi anlayamasamda gülümseyerek " hoşbuldum" dedim.

-" Eminim merak ettiğin şeyler vardor ama seni akşam bir yere götürmek istiyorum. Tabi kabul edersen?" dedi . Sanki kabul etmesem üzülücek gibi bir hali vardı.

SÜTLÜ ÇİLEKLİ + 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin