29

42 8 0
                                    

Bu bölümü sadezey'e armağan ediyorum. Herkes için çok güzel bir bölüm olsun
Bölüm şarkısı: medyada

Faruk'un gözleri dolmuş,bakışlarında ise öfke yer edinmişti. Bir süre konuşmadım çünkü mesele, Faruk'un bana anlattığından daha derin gibi görünüyordu.

"F-Faruk?" Adamın da gözleri dolarken Faruk konuşmadı. Adam sarılmak için hamle yapacaktı ki Faruk tek elini kaldırarak engel oldu. Karşımdaki genç adamın Faruk'u andırdığını o an fark ettim. Ama fiziksel olarak değil, onun kadar kırgın ve üzgün görünüyordu.

En sonunda genç adamın bakışları bana dönerken "Merhaba,ben Faruk'un..." dedi,bir an Faruk'a baktı. Faruk'un değişmeyen bakışlarıyla karşılaşınca da "abisiyim."diye devam etti. Gözlerim Faruk'un abisinden Faruk'a döndü. Karşısına bakıyordu. Ardından bakışları restoranda gezindi.

"Ben Akay,memnun oldum." Uzattığı eli sıkarken "Öner." dedi. Şimdi ise odağı Faruk'tu. Bir süre ayakta bekledi. Faruk ise oturduğu yerden ayağa kalıp Öner'in karşısına dikildi.
"Ne işin var senin burda?" Şu an olduğumuz durum çok değişikti. Faruk'u çok üzen bir şeyler yaşadıklarını belliydi çünkü ikisi de çok kötü görünüyordu.

"Faruk ben-..."
"Bana bir açıklama borçlusun Öner Alan." Öner'in elini sıktığını görmüştüm. "Tamam." Bakışları bana kayarken Faruk "Anlat o zaman, şu an. Benim Akay'dan saklayacak bir şeyim yok."

Faruk hesabı isteyip ayaklandığında ne yapacağımı bilemeyerek Faruk'a baktım. Hesabı ödedikten sonra bana dönüp elini uzattığında elini kavradım.

Dışarısı çok soğuk değildi ama deniz kenarında olduğumuz için çok rüzgar vardı. Öner ve Faruk ise hiç konuşmuyor ve birkaç dakikadır yere odaklanmış, yeri izliyorlardı.

"Ben, çok üzgünüm." Öner derin bir nefes aldı. Faruk ise aynı ifadeyle karşısındaki adamı izliyordu. Faruk'un mantıklı bir açıklama beklediği belliydi.
"Aklımda gitmek gibi bir düşünce hiç yoktu. Sadece,kötü hissettim. Hiç olmadığı kadar kötü hissettim kendimi."

"Ne için,ha?" Faruk hafifçe öne doğru eğildi, gözlerindeki hayal kırıklığı ise net olarak okunuyordu. "Senin bencilliğin yüzünden ben neler yaşadım,tek başıma neleri göğüsledim,altından kalkmaya çalıştım haberin var mı? Tabii ki yok!"

Faruk 'un gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Sevdiğim adamın az sonra ne halde olacağını az çok tahmin ediyordum. Elini destek olmak istercesine sımsıkı tuttum ve o güzel gözlerinden akan her bir yaşı tek tek silmek istedim. İçime dolan sarılma isteğini zorla batırırken içindekilerini dökmelerini, geçmişle yüzleşmelerini engellemedim.

"Sadece on yedi yaşındaydım! Annemin durumunu biliyordun. O yaşta bir çocuk için, felçli bir anneye tek başına bakmanın zorluğunu bile bile sevgilin seni aldattı diye Amerika'ya gittin!" Ağlaması şiddetlenmeye başlamışken elini okşamaya başladım. İçim kahrolmuştu. "Biz, söz vermiştik birbirimize. Yakınlığımıza güvenmiştim, biz kardeşiz demiştim!"

Çok hüzünlü bakıyordu, o karar çok kırgındı ki ben kahrolmuştum.
Faruk Lagel daha önce hiç görmediğim kadar kahrolmuştu.

"Sen, benim kardeşimdin abi!" Artık sesi titriyordu. Öner o esnada gözünden yaş süzülürken sarılmaya yeltendiğinde Faruk bir kez daha engel oldu.
Havada duran işaret parmağını tehditvari bir şekilde sallarken "Bir daha, sakın üzülüyormuş gibi karşımda bu hallere girme!"

"Faruk yapma, sen benim kardeşimsin. Yapma bunu bize. Gelmek istedim, inan ki."
"Tabii ki istemedin yalancı! Alıştın sen rahatına, bizi hiç düşünmedin bile! Annem kaç yıl baktı sana, o büyüttü seni! Düşündüm biliyor musun, sonuçta bizi yine de ailesi gibi görmüyor olabilir diye."
"Olur mu öyle şey abicim, insan ailesini sevmez mi! Anla beni de Faruk! Ben de 22 yaşındaydım o zaman, düzgün düşünemiyordum! İki yıllık nişanlım hayatımın kazığını atmıştı bana!"

KOÇUM BENİM -TEXTİNG-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin