Akay'ın ağzından
Aradan iki hafta geçmişti. Bu sürede Hala daha engeli duruyordu, attığı mesaja rağmen. Hiç beni merak etmemişti belki de diye düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi,her ne kadar Asu bana o gün gerçeği anlatsa da.
Telefonuna başka biri ulaşıp yazmış ve silmiş. Ayrıca Asu bana ona inandığını söylemişti. Bunu normalde öğrendiğimde havalara uçardım. Ama artık bunun bir önemi yoktu. İyi misin diye yazıp, beni bir daha üzmeyeceğine söz verip bir saat sonra engelleyen bir adamdan ne bekliyordum ki?Beni sevmesini mi? Merak edip ilgi göstermesini mi? Belki de hiçbiri. Ama kalbim hala aynıydı ;zaman, şartlar değişmişti ama tek aynı kalan oydu. Kalp atışım
İki hafta boyunca annem tek başına gitmişti spor salonuna. Onunla her ne kadar gitmek için o kadar başının etini yesem, peşine takılsam da olanlardan sonra gitmemeye başladım. Bu sürede onun da ne yaptığı hakkında bir fikrim yoktu. Gitmek istemiyordum, çünkü gördüğüm an ne tepki vereceğimi hiç kestiremiyordum. Bendeki kırgınlıktı. Evet onu da anlıyorum hala. Onun için tanımadığı, saçma sapan şeyler yazan belirsiz biriydim. O yüzden ben de olsam, beni merak etmezdim belki de. Düşününce o gün nasıl olduğumu sorması bile endişesinden değil vicdanındandı. Neredeyse emindim buna.
Ben de hayatıma kaldığım yerden devam etmeye çalışıyordum. Tabii Faruk meselesini ne yapacağım hala belli değildi. Onu unutmam söz konusu bile değildi. Birkaç hafta önce ona yazardım belki de ama şu an hiç içimden gelmiyordu. Her ne kadar istemediğini söylese de dinlemeden yazmaya devam etmiştim ama engelleyerek kesin nefretini koymuştu ortaya. Bundan sonra belki de daha fazla yüzsüzlük yapmamalıydım.
Asu birazdan bize kahvaltıya gelecekti. Ben de o sırada odamı temizliyor, masamın tozunu alıyordum. O arada aklıma dolan anılarla gülümsedim.
Faruk'u gördüğüm ilk gün...
Spor salonuna annem beni çekiştire çekiştire götürürken durumun manasızlığıyle ofladım.
"Anne benim ne işim olur burda ya?"
"Kızım azıcık hareket etsen ölmezsin, bir bildiğimiz var herhalde." Evet varmış...Oflayarak kaydı tamamlatan annemin yanında bekledim. Spor ve ben, aynı cümlede... Bu imkansız gibi bir şeydi. Hayatım boyunca bütün beden derslerinden kaçan, bahanelerin kitabını yazan ben şimdi annemin baskısıyla Spor salonuna gelmiştim. Asu'ya atsam kıçıyla gülerdi bana.
"Bir an önce bitir sporunu bari."
Annem beni duymamış gibi koşu bandına ilerken elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeden kendimi rezil etmemek adına ayakta dikilmemeye karar verdim. En iyisi kafe gibi bir yer bulmaktı.Biraz ilerledikten sonra kafeterya görüp gülümsedim. Cüzdanımı çıkarırken çeşitleri inceledim. Birçok içecek vardı ama tabii ben klasik limonatacıydım.
Bir masaya kurulup etrafı inceledim,geniş bir bahçeye açılıyordu burası. Ve çok yakınında da deniz vardı. Konumu gerçekten güzeldi ve tahmin ettiğim gibi ter kokmuyordu, ben nefes alamayacağımı bile düşünüyordum.
Bardaktaki buzlarla oynarken gözüm bahçedeki görüntüye kaydı. Biraz uzun boylu, çalışan olduğunu düşündüğüm biri yerde kıvrılıp yatan bir kedinin sırtını okşuyordu. Yüzündeki gülümsemeyi gördüğümde ise öylece kalakaldım. O kadar güzel bir tabloydu ki fotoğrafını çekmek istedim ama bir ressam bile çizse gerçeğini yansıtamazdı.
Kendimden geçmiş , avucumu yanağıma yaslarken birden üstümdeki ıslaklıkla ayağa kalktım.
Resmen limonatayı dökmüştüm!
Her yer batarken utançla kafeteryadaki adamın temizlenmesini izledim. Ne yapacağımı bilemeden koşarak annemin yanına gittim.Aradan bir saat geçmişti. Annem şimdi bisikletimsi aletlerin olduğu bir odaya girmişti. Ne kadar sportif bir anneye sahibim Allah'ım!
Ben de onu görebilecek bir yerde oturma yeri bulmuştum sonunda. Etrafa bakınmaya devam ettim. Spor yapan çeşit çeşit insanı inceledim. Kimisi kulaklıkla dünyadan kopmuş bir şekilde yaparken kimi arkadaşlarını getirmiş sohbet ederek koşuyordu koşu bandında.Sonra yine onu gördüm. Bahçedeki yakışıklı, tatlı adamı. Hızlı hızlı yürüyerek bir adamın kolunu tuttu.
"Sizi dışarı almak zorundayım."
Yüzündeki tepkiyi, mimiklerini incelemeye başladım. Bayağı sabırlı görünüyordu. Adam sanırım müşteriydi,olayı anlayamamıştım ama bir şey yaptığı belliydi.
Adamın onun üstüne yürümeye başlamasıyla kaşlarım çatılmaya başladı. O ise hiç çizgisini bozmuyordu, bakışları aynıydı. Arkadan gelen iki güvenlik görevlisi adamın kollarını tutup çıkarırken duruşunu hiç bozmadı. Bahçedeki görüntünün ardından onun havalı ve sert görüntüsü kalbimi tekletti."Burası güzelmiş ya."
Ardından girişteki kızdan onun hakkında bir şeyler öğrenmiş , stalkla da hesabını bulmuştum.
Ertesi gün de aynı şekilde Annemi şaşırtan, sporun önemi ile ilgili bir konuşma yapmış,her spora gittiğinde beni de yanında götürmesi konusunda anlaşmıştık.Toz bezinini masanın üstüne bırakıp sandalyeye geri oturdum. Bu kadar şeyi sadece 3 haftada yaşamıştım. Şimdi anılara gitmek de gülümsetmişti beni.
Ardından telefonuma gelen mesaj sesiyle elime aldım.
@faruklagel
Akay, sana ihtiyacım var.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇUM BENİM -TEXTİNG-
Fiksi RemajaAnnesinin zoruyla spor salonuna götürülen bir genç kız , salonun en genç çalışanına gönlünü kaptırır. Yeni bölümler her Pazartesi ve Cumartesi günleri gelecek, değişiklikler instagram hesabımda ve mesaj panomda duyurulacaktır. #Smile içinde 1 #faru...