Bu bölümü Blue_Butterfly421 'a armağan ediyorum.
Gerçekten zaman geçti aradan ama güzel bir bölümle geri dönmek istedim. Derslerden dolayı vakit ayıramıyorum normalde ama ilk bulduğum fırsatta bölüm yayınlıyorumm
İyi okumalar ♡
Bölüm şarkısı: öyle kolay aşık olmam ~Canozan"Akay, merhaba." Tugay hafif gülümseyen mahcup bir ifadeyle bana bakarken ne yapacağımı bilememiştim. Hafifçe başımı salladigimda annem de mutfaktan başını uzatıp "Gel Tugay oğlum biraz soluklan yoruldun sen de." Diyerek kapıyı iyice açmamı işaret etti.
Geriye doğru çekilip Tugay'ın salona geçmesini izlerkense aklıma odamda saklanan Faruk gelince gözlerim adeta yuvalarından fırlıyordu. Yandın sen var ya.. Büyük ihtimal Faruk da duymuştu Tugay'ın geldiğini ve bir an önce ikisini de evden çıkarmam gerekiyordu.
Büyük adımlarla mutfağa annemin yanına ulaştığımda elindeki işi bırakıp bana dönmesini sağladım. "Anneciğim ne işi var Tugay'ın burda?Saat geç değil mi biraz sence de?" sesimin az çıkmasına dikkat ederek çatık kaşlarla konuşmama karşın annemin tek verdiği cevap "Sus çocuk duyacak şimdi." oldu. Ah Akay ah,şimdi çık işin içinden.
"Hadi kahve yap da şöyle içelim beraber." E yok artık. Ben Faruk'umdan başka kimseye kahve yapamam kusura bakma anneciğim. Demek istesem de bosverip nefes vererek cezveyi çıkardım.
Kahve pişerken içeriden annemle Tugay'ın konuşma sesleri geliyordu. Salonla odam mutfakla olduğu kadar yakın olmasa da eminim ki Faruk da onları duyuyordu. Yanlış anlayacağını sanmıyordum ama yine de tabii hoş bir durum değildi bu. Bir an önce bir çözüm bulup erken kalkmasını sağlamalıydım. Sadece buna gerek kalmadan çok durmayacağını söyleyip kalkmasını umdum.
"Akay hadi kızım." Annemin sesinden bile neşesi belli olan sesine göz devirmeden duramadım. Niye bu kadar seviyordu Tugay'ı anlamıyordum. Yani iyi çocuktu, doktordu ama sonuçta annemin de maşallahlık damadı vardı yani.
Kahveleri yavaşça döküp içeriye doğru adımlarken sesler biraz daha arttı. Koyu bir muhabbette olacaklardı ki geldiğimde hiç bölmediler. Bana ise hava hoştu. Kahveleri hızlıca verip yerime otururken tek düşündüğüm odamda beni bekleyen ve bizi dinleyen Faruk'tu. Çok ayıp oldu çocuğa çok..
"Tugay oğlum benim de belimde bir ağrı var bir zamandır. Gelmek istiyorum bir ara sizin hastaneye inşallah." Oğlum mu?
"Tabii gelin lütfen. Sizin için en kısa sürede randevu oluşturabiliriz. " dedi Tugay her zamanki kibarlığıyla. Annem de cevabın karşısında hoşnutlukla kahvesini yudumlarken kendime getirdiğim suyu içmeye başladım."Akay kızım, yarın Naciye teyzen taşınıyor da bizim karşı binaya. Tugay da yardıma gelmiş bugün sagolsun o kadar işinin gücünün arasında." Annem durumu kısaca açıklayınca başımı sallayıp anladığımı belirttim. Bundan sonra ise Annem beni aralarda sohbete sokmaya çalışsa da çok dahil olmadan sadece dinledim ve kısa kısa cevaplandırdım.
"Ben artık kalkayım teşekkür ederim kahve için."
"Ne demek çocuğum bekleriz Naciyeyle de gelin." Tugayla annem sarıldıktan sonra annemın kaş göz işaretleriyle hızlıca sarılıp geri çekildim.
"Sen geçir kızım Tugay'ı." Annemin bugün gerçekten neyi vardı böyle?El mahmur bir şey demeden kapıyı açtım. Tugay ayakkabılarını giyerken bana bir bakış attı. Ardından doğruluğunda "Kahve için teşekkür ederim,çok güzeldi." dedi yine bir mahcubiyetle. Bir şey söyleyecekmiş de susmuş gibi dudaklarını büktüğünde biraz kendimi kötü hissetmiştim. "Rica ederim, görüşürüz." diyebildim. Tugay da cevabıma karşılık güldü ve elini kaldırıp selam verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/348202618-288-k749494.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOÇUM BENİM -TEXTİNG-
Teen FictionAnnesinin zoruyla spor salonuna götürülen bir genç kız , salonun en genç çalışanına gönlünü kaptırır. Yeni bölümler her Pazartesi ve Cumartesi günleri gelecek, değişiklikler instagram hesabımda ve mesaj panomda duyurulacaktır. #Smile içinde 1 #faru...