Ne oluyordu ?
"Söyle Güven abi." Dedim, derin bir nefes alarak.
"Kıbrıs'taki mekanın sana ait olduğu bilinmiyor. Ya da şöyle demeliyim: manşetlerden düşmeyen Para İzlem'in, yeraltını yönetmek için savaştığını kimsenin bilmediği gibi; Kıbrıs'taki ve yine birçok yerdeki mekanların, barların, kumarhanelerin senin olduğu bilinmiyor."
Bunu tahmin edebiliyordum...
"Bunları yapan kişi Kıbrıs'taki SUAVİ'nin kime ait olduğunu bilmiyor, ama orayla bağlantımız olduğunu akıl edebilecek kadar zekiymis fakat bir o kadar da aptal, çünkü mekan zaten bana ait." Dedim ve devam ettim.
"Bunu yapan kişi her kimse canını sıkmış olmalıyız ki böyle bir şey yapmışlar."
"Öyle görünüyor." Dedi Güven abi ve devam etti.
"Parla, bunlar kim bilmiyorum ama çok uzatmadan halletmemiz lazım. Çünkü hiç kimse basit bir neden için trilyonluk paketler yollatmaz, dikkatli olman lazım. Ben bir yandan da araştırıyorum ama bir şey çıkmıyor."
"Tamam abi, bir gelişme olursa sen haber edersin." Kalkıp kapıya yöneldim.
"Dikkat et."
"Sende."
Dükkandan çıkıp arabaya bindim. Otele gitmeden once bir yerlere gidip alışveriş yapmak istiyordum. Arabayı çalıştırıp, Londra'nın butik caddesine doğru sürmeye başladım.
Kafam karışmıştı, kimliğim deşifre olmamıştı. Yaptıkları şey ölçülüydü. Herhangi bir ipucu yoktu, ama çözecektim.
Kahretmesin
Hedef olmadan bir plan yapamazdım, düşünmeliydim.
Arabayı bir tane butiğin önünde durdurdum, tam inecekken telefonum çaldı. Sesli bir nefes verip arayana baktım, Temmuz'du. Hızlıca açtım ve hemen ardından onun huzurlu sesini duydum.
"Onu parçalayacağım." Dedi huysuzca. Kıkırdadım ve kafamı, arabanın arka koltuğuna yaslayıp konuştum.
"Kimi parçalıyorsun ?"
"Çisem'i, çünkü geleceğimi sana haber vermiş. Bu akşam gelip sen oteldeyken sürpriz yapacaktım." Dedi.
Kahkaha attım. "Şuan sen söyledin yalnız, Çise'm bugün geleceğini söylememişti."
"İptal oldu zaten, birkaç işim çıktı. Haftaya orda olurum muhtemelen." Dedi bıkkınca.
"Beni kaldırıyorsun değil mi ? Bir an önce gel lütfen."
"Geleceğim, geldiğimde görüşürüz. Bir sorun olursa ara, kapatıyorum."
"Görüşürüz, kendine iyi bak."
Telefonu kapattıktan sonra arabadan inip içeriye girdim, içeride koyu pastel renkler hakimdi. Zaman kaybetmeden alışverişe başladım.
Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama bir kaç parça kıyafet satın almış; tam çıkacakken gözüme lacivert bir elbise çarptı. Çok hos duruyordu, askıda değildi satılmış mıydı ?
"Pardon, bu elbise satışta mı ?" Diyerek çalışana sordum.
"Öyleydi fakat müşterimiz geri iptal etti. İsterseniz üstünüzde deneyin, sizin için kabine bırakmamı ister misiniz ?"
"Paketleyelim, alıyorum." Dedim, çalışan kız elbiseyi alıp kasaya ilerledi. Elbiseyi de satın aldıktan sonra çıktım. Arabayı çalıştırıp otele sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARDON RESEPSİYON (ASKIDA!)
AcakYer altını yönetmek isteyen iki kişi. Bir tarafta İtalyan/Türk mafyası NOYAN İSFENDİYAR, sert görünümüyle gri gözleriyle herkesin korktuğu... Diğer tarafta herkesin tanıdığı bir o kadar da hiçbir kimsenin tanımadığı PARLA İZLEM, duruşuyla bile herke...