3.Bölüm

400 15 11
                                    

"Siz İstiyorsunuz Ki
Çöllerin Ortasında Sussuz
Bıraktığınız İnsalar Size
Gül Bahçesi sunsun"

Hayat herkese adil davranmıyor ya bazıları altın tepside yaşar hayatını ama benim gibilerinde yoktur bu çabaların çoğu boşa gider hayatımı devam ettirmek için çok çabaladım ama olmuyordu nere kadar devam edecekti ya bu yorulmuştum bende dinlenecek bi liman aradım kendime buldum sandım gene hüsran gene hüsran ki bi daha da zaten cesaret edememiştim öyle sert yerimden kırılmıştım ki kimseyi gözüm görmez olmuştu.

Konağa dönemden önce İstanbul'da acil işi çıkmıştı eşyalarımı bir kaçını almamı söyledi eksiğini daha sonra tamamlarız dedi korkuyordum hemde bi hayli ki korkunç bir adamdı iyi yapılı bana göre oldukça uzundu yanında cüce olarak kalıyordum küçük bir bavul vardı elimde kabin boy "Oraya gittiğimiz zaman evden çıkmayacaksın ben yokken orda işlerimi bitirdikten sonra gidip resmi nikahı da kıyacağız" dedi sert o tonda hiç istemiyordum işin içinde Zeynep olmasa olmadı ki bu iş ah Zeynep ah.

Gelmiştik İstanbul'a daha önce sadece bi kez gelmiştim onun burda olduğunu duyunca kalbime bi ağırlık çökmüş ve burda durmak istememiştim aynı sızı tekrar geldi ama daha hafifti bavulumu elime aldım çıktık havalimanından yorgun hissediyorum.

İstanbul büyükşehir dimi görmeden giderdim zaten kenimi böyle telkin ediyor sakin tutmaya çalışıyordum kapının önüne bir araba geldi bu arada Evet kendisi bi Ağa ama aynı zamanda şirketleri olan bir ağa baya zenginlerdi arabanın içinden genç bi adam indi elimdeki bavulu aldı ve açtığı bagaja koydu o sırada çoktan Hasan Ağa arabaya geçti ve oturdu kısa bir süre zarfında gelmiştik ama ben bu adama nasıl alışacağım nasıl evli kaçağım evet kendimi feda ettim ama çok zordu nasıl olacak bilmiyorum eline almış tabletini bakıyordu bir şeylere o genç de geldikten sonra ilerlemeye başladık çıkmadan önce telefonuma da almıştı ne yapacaktım ben burda tek başıma bilmiyorum.

Yazardan

Genç kadın akıp giden yolu izliyor hayaller kuruyordu mutlu olduğunun o sırada evraklar ile ilgilenen adam hafiften başını kaldırıp baktı Sevdaya yaptığından pişman değildi lakin işlerin böyle ilerlemesi hiç iyi olmamıştı ama böylesi daha makbul iki aile arasında husumet olsun istemezdi ki aileden sadece iki kişi kalmıştı.

Karısını konağa bırakıp şirketteki işler ile ilgilenmek için hızlıca odasına çıktı ama aklı karısın'da tek bırakmış olması canını sıkıyordu gözünün önünde olsun istiyordu kadına bi aylık mühlet vermişti lakin kendisi dayanabilir mi bir ay'a oğlunun acısı içine gömülü bir şekilde yatıyordu en karanlık duygularının orda gömülü fazla sevgi gösteren biri değildi ama severdi oğlunu ilk göz ağrısı olmuştu bi mezar. Kini geçmiyordu o karnında ki sabi olmasa çoktan öldürmüştü ya.

Çoğu dosya tamamlanmış görüşülmesi gerekler ile görüşmüştü adam o sırada kadın ise sıkıntıdan patlıyor konağın odalarının tozlu olduğunu fark etmiş yerinde duramaz şekilde gidip oraların tozunu almıştı evet bu yaptığı garipti ama sıkılıyordu canım koca evde tek kalmıştım.

Acıkmış bir şeklide oturuyordum başıma gelenleri düşünüyordum insanlara ne diyeceğimizi düşünüyorum hakkımda düşünülen şeyler nasıl bi boyut atlayacak o ayrı mesele tabi o olaydan sonra peş peşe gelmişti herşey kalmıştım küçük Zeynep ile beni bi hayli uğraştırdı yaramaz ama tatlı bir çocuktu.

Kaçmaya çalışmayacaktım Zeynep elindeydi asıl korkum karnındaki bebeğe bir şey olması nasıl yapmıştı bunu bilmiyorum ama tamam ben bunu da bi şekilde halederim Vedat ölmeseydi belki olaylar bu kısma gelmezdi içimde bi vicdan azabı vardı ölümünde benimde payım var mıydı ama Zeynep gitmeseydi o gece de benim Zeynep'im ölürdü ve ben bunu bilmiyordum bile.

Aşk-ı Mechur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin