11. Bölüm: "Mavi Başlı İfrita"

179 12 0
                                    

           

Görsel Yapım: glbayramON  aittir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Görsel Yapım: glbayramON  aittir.

Radyoda bir şarkı çalıyor şimdi, ne tuhaf vazgeçemedim radyo dinleme alışkanlığından.

"Dövme yaptıralım mı?" diye sorduğumda tuvalden başını kaldırmadan güldü. "Ne gülüyorsun, seninki gibi dövmeler istiyorum," dedim.

"Sen iğneden korkarsın," dediğinde yüzümü buruşturdum. Haklıydı. Serum takılacağı zamanlar, kan aldıracaksam çırpınır, ağlar hastaneyi birbirine katardım. Arkın buna sadece bir kez şahit olmuştu ve bana uzaydan gelmişim gibi bakmıştı. O gece aklıma gelince kendi kendime güldüm.

"Saniyede yüz otuz iğne girecek, ağlayarak kaçarsın," dedi.

"Kaçmam! Seninkilerin aynısını istiyorum," diye direttim.

"Gidelim," dedi. Elindeki fırçayı bıraktı. Ona şaşkınca baktım. "Hadi şimdi!" diyerek ayağa kalktı, yanıma gelerek kolumu tuttu. Bir an korkuyla kolumu geri çekçektim ama yüzündeki ifade ve dışarı çıkma heyecanını görünce ayağa kalktım bende. Bir an içimi bir korku kapladı. Arkın'ın boynunda ve kollarında dövmeler vardı. Bir anda kendimizi dışarda buldum. Arkın'ın yüzü anında asıldı. Önden önden yürümeye başladı. Arkın'a yetişmek için birkaç insana çarpmak zorunda kaldım. En sonunda kolunu tuttum. "Yavaşla biraz!" diye bağırdım ama beni umursamadan yürümeye devam etti. Uzun uzun sessizce yürüdük. Bilmediğim bir yere geldiğimizde şaşkınlıkla baktım. Fazla izbe bir yerdi. Merdivenlerden aşağıya indi ve karanlık dükkânın kapısını açtı. Arkın'ın arkasından bende aşağıya indim.

"Burası temiz midir?" diye sorduğumda bana öyle bir bakış attı ki, yerime sindim. "Daha ne yaptıracağımı bile bilmiyorum Arkın," dediğimde buradan gidelim o zaman demesini bekledim ama dükkânın içinde yürümeye devam etti. İçeriden sesler geliyordu. Gerilmiştim ve korkmaya başlamıştım.

"Oo Arkın sen mi geldin?" odanın içinden sesler selamlaşma sesleri geliyordu. Geride durarak odaya girmek istemedim. "Dövmemi yaptırcaksın?" diye sorulduğunda, "Hayır, bir başkası yaptıracak," dedi. "Şu an korkudan bir yerde bayılmadıysa," diye ekledi. İkisi de güldüğünde alnımda terler birikmişti. Dışarıdan görüldüğü gibi içerisi o kadar kirli değildi. Arkın girişte geldiğinde kolumu sımsıkı kavradı.

"Arkın ben korktum, hadi geri gidelim," dediğimde bana sertçe baktı.

"Senin için evden çıktım, senin için dövmecime geldim. Benimle bir şeyler yapmak istediğini düşünüyordum," dediğinde her an ağlayacaktım.

"Evet, ama şu an hiçbir şey bilmiyorum, kafamda bir figür yok. Sadece sana baktığımda bende de olmasını istemiştim. Dediğim hiçbir şeyi takmıyorsun, bunu da ciddiye alacağını düşünmemiştim," dediğimde dövmeci genç çocukta bize bakıyordu.

"Benim kısa bir işim var, isterseniz modellere bakabilirsiniz," diyerek elime kalın bir defterimsi bir şey bıraktı.

"Acele değil de özel, anlamı olan bir şey istiyorum," dedim.

Arkın defteri elimden çekti ve masaya bıraktı. "Benim senin dövmen için bir fikrim var," dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Abuk subuk bir şey olmasın," dediğimde gözlerini devirdi. "Biraz daha konuşursan olacak," dedi.

"Peki, senin istediğin dövme olsun," dedim. Korkum git gide artmıştı.

"Ama bitesiye kadar bakmak yok, tamam mı?" dediğinde başımı salladım. Ağlamaktan gözlerim açılırsa bakardım ama bakacak halimin olacağını düşünmüyordum.

"Arda hazırız abi biz," diye seslendi. Birkaç dakika içinde yanımıza geldi. Arkın dövmeciyi bir kenara çekti ve bir şeyler anlattı. Anladığını belli edercesine genç çocuk kafasını sallıyordu. Koltuğa oturduğumda kalbim ağzımda atıyordu. Bu çok değişik bir duyguydu. O dövmeyi sonsuza kadar bir yerimde taşıyacaktım. Arkın bir bakış attım, umarım bana mantıklı bir şeyler yaptırırdı. Arkın bu her şey beklenirdi ondan.

Arkın yanıma geldiğinde ona baktım. "Nereme düşündün dövmeyi?" diye sordum.

"Kolunun içine, en çok acıyan yerlerden biridir," dediğinde yutkundum. Gözlerim kocaman açılmıştı ve kızardığıma emindim.

"Arkın neden böyle bir şey yapıyorsun bana?" diye sorduğumda neredeyse ağlayacaktım.

"Bana ne kadar değer verdiğini ölçüyorum," dedi. Sinirle ona baktım. "Aynı şeyi sana ben yapmış olsam beni ve dövmeciyi döverek buradan hızlıca uzaklaşırdın çünkü sen bana hiç değer vermiyorsun," dedim.

"Beni karıştırma," dediğinde neden burada hala oturduğumu sorguladım. Ben neden kapıyı çarpıp çıkmıyorum da burada oturuyordum? Bir yanım kalkmamı istese de bir yanım oturmamı istiyordu ve sanırım oturmamı isteyen tarafımın kazandığı baştan belliydi. Dövmeci eline siyah eldivenleri geçirdi. Derin bir nefes aldım ve görmemek için gözlerimi sımsıkı kapattım. Arkın'a her daim güvenmiştim, ne olursa olsun. Şimdi de güvenmem gerekiyordu. Sürekli derin nefes alıp veriyordum. Küçük bir çığlık attığımda Arkın kahkaha attı. "Dur sadece kolunu tuttu," dediğinde titredim.

"Ne biliyim Arkın, başlıyor zannettim." Alnımda terler birikmişti. Arkın sol elimi kavradığında gözlerimi araladım.

"Sana güç vermeye çalışacağım," dedi.

"Teşekkür ederim, çok sağ ol gerçekten!" dedim. Aletin o sesini duyar duymaz Arkın'ın elini sımsıkı tuttum.

"Korkuyorum," dediğimde elimi daha fazla sıktı.

"Ben senin yanındayım."

Sağ kolumda hafif bir acı hissettiğimde dişlerimi sıktım. Bazı yerleri çok acıdı bazı yerleri normal acıdı. Bir saatin sonunda sıkıntıdan ve acıdan bayılmak üzereydim ki dövmeci, "bitti!" dedi. Gözlerimi tam açacağım sıra, Arkın bağırdı. "Dur! Hemen bakma."

"Daha ne kadar bakmayayım Arkın, kolumu kapladığını hissediyorum, büyük bir şey yaptırdın değil mi?" diye bağırdım.

Elimi bırakarak ayağa kalktığını hissettim. "Açabilirsin," dediğinde gözlerimi açtım. Arkın tam karşımda durmuş bana bakıyordu.

Yavaşça koluma baktığımda kaşlarım çatıldı. "Bu ne be?" diye bağırdım. "Arkın koluma kuş dövmesi mi yaptırdın?" Sinirle Arkın'a bakıyordum.

"Sadece kuş değil o," dediğinde ayağa kalktım.

"Kuş işte!" Sinirle koluma bakıyordum.

"Mavi başlı ifrita kuşu," dediğinde başındaki maviliği şimdi fark ediyordum. Kolumu kaplayan büyük bir kuş vardı.

"Özel bir kuştur o, zehirlidir, tek bir dokunuş bile ölüme mal olabilir," sessizce dövmeme bakarak Arkın'ı dinliyordum. "Sende öylesin Maya, sana dokunan biride ölebilir, sende özelsin. Tıpkı sana yaraşır bir dövme yaptırmak istedim," dediğinde dövmem yeni yeni anlamlı gelmeye başlamıştı.

"Gidelim mi?" dediğinde başımı salladım. Dövmeci bizi geçirdiğinde Arkın'la selamlaşıp bir süre konuştular. Hafif kızarıklar vardı ve acıyordu.

"Oraya birkaç gün su değdirmemeye çalış, birde ben bakımını biliyorum, her şeyi halledeceğim," diyerek elimi tuttu.

Şaşkın bir şekilde hem elime hemde Arkın'a baktım. Burukça gülümsedim ve o yeraltı dövmecisinden el ele çıktık.

Bir Şiirin AğıtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin