2. Bölüm: "Cennette Kaybolan Melek"

472 29 4
                                    

"Ben geldim!" diye bağırarak içeri girdim. Botlarımı ayağımdan çıkarak kenara fırlattım. Salona geçip elimdekileri bıraktım. Arkın odada yoktu, bu saatte çoktan uyanıp tablosunun başına geçerdi. Yatak odasına doğru ilerledim. Yatağı darmadağınıktı. Yerlerde eşyaları vardı. Bu eve çeki düzen vermemiz gerekiyordu. Banyoya baktığımda da yoktu. Aylardır hiç dışarı çıktığı yoktu. Biraz şaşırarak salona geri döndüm ve poşetten sigara paketini çıkarak bir tane yaktım. Koltuğa oturarak küllüğü kendime çektim ve beklemeye başladım.

Kapı sesiyle irkildiğim de gözüm saate kaydı. İçim geçip biraz uyumuşum. Ensemi ovarak ayaklarımı yere sarkıttım ve gerindim. "Neredeydin sen?" diye mırıldandım. Elinde poşetler vardı.

"Biraz dışarı çıkıp hava almak istedim. Şehir çok değişmiş Maya, insanlar çok değişmiş, hava bile çok değişmiş," dediğinde duygusuzca yüzüne baktım.

"Ben sana aylardır dışarı çıkman gerektiğini söylüyordum," dediğimde poşetin birinden simit çıkardı.

"Kahvaltı yapmalıyız," dediğinde şaşkınlıkla Arkın'ı izledim.

"Kahvaltı?" diye sorduğumda sanki hep bunu yapıyormuşuz gibi başını büyük bir hevesle salladı. Başka poşetleri açarak kahvaltılık şeyler çıkarmaya başladığında öylece izliyordum. Masanın üzerini boşalttığında göründüğünden de büyük bir masa olduğunu yeni fark ettim. Bir sigara daha yakarak Arkın'ın bir mutfağa bir salona gidip gelişini izledim. En sonunda işini bitirdiğinde ellerini iki yana açarak bana baktı.

"Seni kahvaltıma bekliyorum Maya!" diye bağırdı.

Yavaşça yerimden kalkarak yarım yamalak hazırladığı masaya baktım ve sandalyenin birine çöktüm. Karşıma oturarak büyük bir iştahla kendi hazırladığı şeyleri yemeğe başladı ama ben onu izliyordum.

Gözü bana takıldığında, "Bana neden öyle bakıyorsun?" diye sordu.

"Sadece şaşırdım. Değişik davranıyorsun," dediğimde elindeki simidi tabağa bıraktı.

"Neden böyle davranıyorsun?" diye sorduğunda tabağımı ittirdim. "Asıl sen neden böyle davranıyorsun?" diye mırıldandım.

"Nasıl davranıyormuşum?" dediğinde kollarımı birbirine kavuşturarak gözlerimi devirdim.

"Aylardır ilk kez dışarı çıkıyorsun ve döndüğünde bambaşka bir adam olarak geldin. İlk defa kahvaltı hazırladın! İlk defa! Dışarının değiştiğinden falan bahsediyorsun," dediğimde neden bu kadar sinirlendiğimi kendim bile anlayamadım. Elindeki simidi bırakarak tabağını sertçe ittirdi.

"Tamam ya bir şey yapmayacağım bundan sonra!" diyerek koltuğa oturdu. Sehpanın üzerinden sigara paketi alarak yaktı ve tuvaline baktı. Bir süre kırıntılarla oynadım, daha sonra ayağa kalkarak yanına ilerledim ve kollarımı boynuna dolayarak boynuna öpücükler bırakmaya başladım.

"Özür dilerim nayino, bir an senin değiştiğini falan düşündüm ve korktum. Dışarı çıkman, hayatını düzene sokman beni mutlu eder tabii ama bir an benden gideceğini falan düşündüm," dediğimde başını kaldırarak bana baktı ve kollarımdan tutarak beni kucağına çekti. Bir süre yüzümü izleyerek beni öpmeye başladı. Öpüşmelerimiz derinleştiğinde kucaklayarak ayağa kalktı, beni öperek yatak odasına doğru ilerledi. Yavaşça yatağa yatırdığında öpmeye devam ediyordu. Üzerimdeki bol tişörtü sıvadı ve başımdan geçirerek çıkarttı. Yere fırlatarak öpmeye devam etti. Kendimi kasıklarına bastırarak kendime çektim. Ellerimi saçlarına daldırdığımda çektim. Öpmesi daha da derinleştiğinde gülümsedim. Dudakları boynuma kaydığında başımı geriye attım ve bedenim yay gibi yaylandı.

Dudakları boynumdan göğüslerime, oradan da göbeğime geldiğinde mırıldandım ve yerimde oynamaya başladım Nefesi tüylerimi ürpertiyordu. Göbeğime minik minik öpücükler bıraktığında kıkırdadım. Düğmemi açarak kotumu bacaklarımdan sıyırarak onu da kenara attı. Kendi üzerindeki kotu ve tişörtü de bir çırpıda çıkarak bana baktı. Yamuk gülümsemesiyle beni izlemeye başladığında omuzlarından tutarak sertçe kendime çektim. Yeniden sıcak dudakları dudaklarıma değdiğinde ürperdim. Kendimi ona bırakarak gözlerimi sımsıkı kapattım.

Gözlerimi araladığımda küflenmiş tavana baktım. Arkın duş alıyordu. Suyun sesi melodi gibi geliyordu. Kollarım iki yana açılmış yatakta öylece yatıyordum. Perdeler sonuna kadar kapalıydı ama aradan sızan ışıkla akşam olduğunu anlamıştım. Yataktan doğrularak üzerime herhangi bir tişört geçirdim. Salona ilerleyerek koltuğa oturdum. Gözüme Arkın'ın tablosu çarptığında kalkarak tabloya doğru ilerledim.

Bir sokak çizmişti. Sonu denize açılan bir sokak. İleride tek bir bank vardı. Arkamdan belime eller dolandığında bir an irkildim, hemen tabloyu bıraktım. Şampuanın kokusu burnuma çarptığında gülümsedim. Omzuma öpücükler bıraktı.

"Hoşuna gitti mi?" diye sorduğunda tekrar tabloya baktım.

"Diğer yaptıklarına göre değişik ama tabii ki de güzel olmuş," dediğimde beni döndürüp öptü.

"Yıkanmak istersen yıkan," dediğinde başımı sallayarak kollarından ayrıldım ve banyoya doğru yürüdüm. Kapıyı kapattım, üzerimdeki tişörtü çıkartarak bir kenara bıraktım. Aynada ki yansımama gözüm takıldığında göğüslerim de ve boynumda kızarıklıklar vardı. Saçlarım dağılmıştı, gözlerimin altı mosmordu.

Kendimi duşun altına bırakarak sıcak suyun üzerimden akmasının huzurunu hissettim. Kendimi temiz hissedince suyu kapatıp havluyu bedenime sardım. Ayaklarımı fayans zemine dikkatlice basarak duşluğun içinden çıktım. Saçlarıma da havlu sardım. Bir süre Arkın'ın aldığı kremlerden birini vücuduma gelişi güzel sürdüm. Tişörtü tekrar üzerime geçirerek salona yöneldim. Arkın viskini yudumlayarak tablosunu izliyordu. İçerisi karanlıktı. Elime çakmak alarak mumları yaktım. Kendime de viski doldurarak yanına kıvrıldım. Altında siyah pijama vardı ama üstü çıplaktı. İçki boğazımı yakarak aşağıya indi. Başımı omzunun girintisine koyarak baktığı yere bende baktım.

"Kedi kaç gündür yok," diye fısıldadım.

"Arada sırada böyle kaybolur ama gelir, başka nereye gidebilir ki," dedi. Tekrar viskimi yudumladım.

"Haklısın," dedim. Vücudum dinlenmiş gibiydi. Saat biraz geç olmuştu, çoktan evde olmam gerekirken gitmemiştim. Durup dururken, "seni seviyorum Arkın," dediğimde gerildiğini hissettim.

"Bunları bana söyleme Maya, ben sevgi nedir bilmem, sana hissettiremem, kendimde hissedemiyorum," dediğinde bir an kırıldım.

"Kimse görmez sandığım tüm zayıflıklarımı gördün,
dokunulmaz sandığım her noktama dokundun.
Şimdi bir elinde sigaran, diğerinde keskin kelimelerinle, acımaz dediğim yüreğimi acıtmaya çalışıyorsun," dedim.

"Üzgünüm," dediğinde kendimi aptal yerine konmuş gibi hissettim.

"Boş ver," diyerek ayağa kalktım. Yatak odasına yönelerek kotumu üzerime geçirdim. Botlarımı girişten alarak kapıyı çarparak evden çıkıp gittim.

Beni hiçbir zaman sevmediğini veyahut sevmeyeceğini biliyordum. Ağlamaya başladığımda siktiğimin şu şehrinden defolup gitmek istedim.

Bir Şiirin AğıtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin