İlk başta sadece soğuk suyu ve tuzu hissettim. Ağzımı bilinçsiz olarak açtığımda ciğerlerimin patlayacak noktaya geldiğini hissettim. Gözlerimi açmaya çalıştım ama nefes almam gerekiyordu ve kendimi aşırı sıktığımdan dolayı yerimde sadece debeleniyordum. Ölmek üzere olan birinin son düşüncesi nedir en çok bunu merak ettim. Bedenim öylece burada kaldığında arkamdan kimsenin benden haberi olmadığı için üzülecek kimsem de yoktu. Arkın benden her şeyimi almış ve bir savaş meydanında beni silahsız bırakmıştı. Kalkanım her daim oydu. Her pes edişimde beni sarsarak kendine getiren oydu. Düştüm ve her zaman onun sayesinde kalktım. Bu da beni her zaman arkamda duracağına inandırdı. Şimdi burada yalnız başıma ölecektim. Tuzlu su boğazımı yakıyordu ve gittikçe gücümün azaldığını hissetmeye başladığımda debelenmeyi bıraktığım sırada bir güç tarafından yukarı çekildim. Suyun yüzeyine çıktığımı aldığım derin nefesten anlayabilmiştim, bilincim kapalı değildi ama şu an gözlerimi açabilecek gücü de kendimde bulmuyordum. Yeniden soğukluk hissettiğimde havanın gittikçe soğuduğunu ve bir yere yatırıldığımı kavrayabildim. Titriyordum. Birileri bana seslendi. Birileri beni sarstı. Gözlerim aralandı ve bir ışık tutuldu, sonra nabzım dinlendi. Sesler vardı ama hiçbiri bir araya gelip anlamlı bir bütün haline gelmiyordu. Kulaklarım hala çınlıyordu. Hala kendimi suyun içinde hissediyordum.
Ölmemiştim.
O kadar düşüncenin arasında bu düşünce zihnimde sıyrıldı. Buna şimdi sevinmeli miydim? Yoksa beceriksiz oluşuma kızmalı mıydım?
Üşüdüğümü hissediyordum ama yerimden kıpırdayacak halim yoktu. Birileri hala başımda vardı. Kulaklarımda ki uğultudan rahatsız olmaya başladım. Güçlükle nefes alıyordum.
Tanrım, lütfen, lütfen beni Arkın'dan ayırma, ben sadece onunla mutluyum, ben sadece onunla iyiyim, neden benden alıyorsun ki, sevdim ben, kendimden çok onu sevdim, hep kaybetme korkusu yaşadım.
Onunla geçirdiğim zamanları hatırlamaya başladım. Bana sarılışı, beni öpüşü, kavga edişlerimiz, hep beni ağlatması, yine de ona sığınmam, onun yüzünden ağlamam, kokusu, müzikleri, şiirleri...
Sonra zihnimde bana söylediği şiir canlandı, sanki, şu an tam kulağıma fısıldıyormuş gibi canlıydı.
Duruyorum
Susuyorum
Ben yine bana kaçıyorum
Ve senide bekliyorum
Ne acı!
Dik duran ne kadar sekiz varsa
Bacaklarını kırıp yerle bir ediyorum
Kaç zaman yapıyorsa sevgilim
İşte o kadar bekliyorum...Gözlerimden yaşların aktığını hissettim. Onu istiyordum. Ne kadar güçsüz olduğumun farkındayım. Sürekli onu yanımda tutamayacağımın farkındayım. Herkes bir gün gider. Gitmem diyenler daha erken gider, gerçi Arkın hiçbir zaman bana gitmeyeceğim dememişti, o hep bana gerçekleri acı bir şekilde hatırlatıyordu. Canımı belki de en çok bu gerçekler yakmıştı.
Burnuma bir şey takıldığında nefes alma sorunum da ortadan kalktı ama hala üşüyordum. Uğultular yavaş yavaş kayboldu ama yine de onları dinleyip anlamlı şeyler çıkaramadım. Sonra bilincimin tamamen kapandığını hissettim.
Bir el nabzımı ölçtü. "Çok su yutmuş, bilinci açık, yakında kendisine gelir." Bu ses tanıdığım bir sese ait değildi.
"Tamam doktor hanım."
Bu ses tanıdığım bir sese aitti. Gözlerimi hemen açtığımda bana dik dik baktığını fark ettim, sonra öksürük krizine girerek bir süre kendi kendime debelendim. Suya ihtiyacım vardı ve yan tarafımda bir bardak su vardı ama uzanıp onu alman imkansızdı. "Arkın," öksürüklerimin arasında ona seslendim ve elimle bardağı gösterdim ama yerinden bir gram kıpırdamadı. "Lütfen," diyebildim ama yine de sadece bana bakıyordu. Yüzündeki ifade beni korkutuyordu. Öksürüklerden nefes alamamaya başladığımda bardağa doğru uzandım ve nefes almaya çalışırken garip sesler çıkardım. Tam bardağa ulaştığım sırada bardağı yere düşürdüm ve parçalanma sesleri odada yankılandı. Güçsüz düşerek daha fazla öksürmeye başladım. Hala bana bakıyordu. "Arkın, lütfen," dediğimde ellerimi boğazıma götürdüm. Nefesimin zayıfladığını hissettim. Etrafımda acil düğmesi var mıydı bilmiyorum ama gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Hala nefes almak için çırpınıyordum. Gözlerimi açtığımda sürahinin olduğunu gördüm ama başka bardak yoktu. Sürahiye uzandım. Arkın'ın bu kadar umursamaz bir şekilde oturmuş benim çırpınmamı izlediğine inanamıyordum. Sürahiye uzamdım ve güçlü tutmaya çalışarak kendime çektim ve hiçbir şeyi umursamayarak ağzıma diktim. Ellerim titrediğinden düzgün tutamıyordum, yarısı üstüme döküldü ama içmeyi başarmıştım. Başımı arkaya atarak derin derin nefesler alıp verdim, sürahiyi geri bıraktığımda çok yorgun hissediyordum.
Bir süre ona bakmadım ama gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
"Neden bana yardım etmedin?" diye sordum. Bacak bacak üstüne attı.
"Her ölmek istediğinde birilerinin sana yardıma koşacağına inanıyorsun," dedi.
"Hayır."
"Evet, Maya hep birinden yardım istiyorsun ama bu hayatta tek başınasın. Kimsenin sana yardım etmesini bekleme," dediğinde boğazımı tutarak başımı çevirdim.
"Senden nefret ediyorum!" dediğimde bana hala dik dik baktığını hissediyordum."Hep birilerinden yardım bekliyorsun, hep kurtarılmak istiyorsun. Biraz önce kendi kendini kurtarmanı istedim Maya," dedi.
"Arkın yaptığın çok saçma, nefes alamadım, beni kurtarmanı değil, sadece suyu uzatmanı istedim," dediğimde ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Dikkat çekmek için böyle yaptığını biliyorum Maya," dediğinde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Ölmekten aslında deli gibi korkuyorsun, bunu sadece benim dikkatimi çekmek için yaptın," dediğinde ona bakmamaya çalıştım, ağladığımı görmesini istemiyordum.
Sessiz kaldım çünkü açıklasam bile beni anlayabileceğini sanmıyordum. Dikkat çekmek için yapmamıştım. O an gerçekten ölmek istemiştim. Sözleri çok ağırdı. Odanın içinde dolaşmaya başladı. "Çocuk gibisin. İlgi senin üzerinde değil de başka birinde olduğunda yapamıyorsun, biraz büyü Maya," dediğinde dudaklarımı dişledim.
"Git!"
Bana aniden döndü. "Anlamadım?" diye sordu.
"Gitmeni istiyorum Arkın," dedim. Bana uzunca baktı. Oturduğu yerden ceketini alarak kapıya ilerledi. Sonra yeniden bana baktı ve arkasını dönerek çekip gitti.
Yanaklarım daha hızlı ıslanmaya başladığında ondan gerçekten de nefret ediyordum. Olan her şeyin suçlusu oydu ve bir şekilde suçlu yine ben olmuştum. Hastanede odasında bir başıma kaldım. Özür dilemesini, ağır konuştuğunu itiraf etmesini beklemiştim ama o küstah biriydi, sadece çekip gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şiirin Ağıtı
Teen Fiction"Yaşamayı değil, ölmeyi diledim." Kapak Yapımı: @GlbayramON 2016