Bahçede atlar ile geçen zamanımın ardından Jeongin ile ayrılmış ve saraya geçmiştim, zaten onun da işi çıkmış ve gitmesi gerekmişti.
Mutfakta otururken kendimi boşladığımı fark edip herkese yardım etmeye başlamıştım, akşam yemek saati geliyordu ve geleceklerini düşünüyordum.
İçimde garip bir his vardı, bana haber vermeden gitmeleri oldukça tuhaftı zaten. Özellikle de sevgilimin gitmesi ve haber etmemesi.
"Oppa, dalgınsın, bu kadar belli etme."
Yeji yanıma gelirken başımı tatlıdan kaldırıp ona çevirmiştim. Gözleri ile arkamızda kalan annemi ve babamı gösteriyordu ve dikkat ederek özellikle o tarafa bakmamaya çalışmıştım.
Önümde duran özel tatlıya dönerken ise "Neden?" diye fısıldamıştım. Mutfak kalabalık olduğu için sesimiz duyulmuyordu.
"Oppa, ailen senin hakkında iyi düşünmüyor."
Elimde duran kaşığı bilerek yere düşürüp kafamı da kaldırırken tezgaha vurmuştum. Yeji anlam veremezken cidden hissettiğim acı ile göz kırpmış ve hafif bir inlemeyi bırakmıştım odaya.
"Yeji, kafama baksana kanıyor mu?"
Kızlar başımıza gelirken Yeji anlamış bir biçimde mutfağın en köşesinde olan sandalyeyi çekmiş ve oturmamı istemişti, zeki bir kız olduğu için onu seviyordum işte.
"Off, kanamış oppa! Gel benimle pansuman yapayım."
Yüzümü acıyor gibi bir hâle sokarken ise Yeji kolumun altına girmiş, mutfaktan yavaşça gitmeme yardım etmişti. Kafam cidden de ağrıdığı için başım dönüyordu.
Kapıdan çıkıp büyük salonun aksine pek de girmediğimiz bir alana giderken Yeji hızla arkasına bakmış ve kimsenin olup olmadığını anlamaya çalışmıştı.
"Oppa sen cidden zekisin!"
"Sende öyle kızılcığım."
Gülerken ise bu olanı kısa kesmiş ve olanları anlatmasını istemiştim.
"Bayan Lee ile Mo-ja imo konuşurken gördüm onları, senin hakkında plan falan bir şeyler dediler."
"Ne planı," diye sordum şaşkınlıkla. "Annem ve Bayan Lee neyin planını yapsın?"
"Hyunjin oppa, cidden de bilmiyorum ama sanırım iyi bir plan değildi, ücret lafı da geçti."
Gözleri endişe ile büyürken duvarın arkasından gelen ses ile başımı çevirmiş ve annem ile karşılaşmıştım, bir şeyleri duymamasını dua ediyorduk ikimizde.
"Buz getirdim oğlum, çok acıyor mu?"
"Yok," dedim hızlı bir şekilde. "Yeji pansuman yaptı zaten, yanıyor sadece."
"Buzu da koy şişmesin bak!"
"Tamam tamam, ben geliyorum hemen. Git sen."
Şaşırıp ikimize bakarken imalı bir bakış atmıştı, arkasını dönüp giderken o bakışa ikimizde dalga geçer gibi bakmıştık.
"Yeji, cidden de iyi ki varsın. Ama nasıl her seferinde bana bunları söyleyebiliyorsun?"
"Buranın yerlisiyim oppa, ondandır."
Gözleri bir an parlayıp bana dönerken kısa bir süreliğine yeşil gözleri turuncu olmuş ve hemen ardından geri eski rengine dönmüştü.
"Yeji..."
"Sır oppa, büyük bir sır."
"Bunca zamandır... Sen her şeyi biliyorsun. Hemde herkes hakkında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Prince//Semelix
Fanfic"𝑮𝒐̈𝒛𝒍𝒆𝒓𝒊𝒏𝒊𝒛 𝒄̧𝒐𝒌 𝒈𝒖̈𝒛𝒆𝒍 𝑷𝒓𝒆𝒏𝒔𝒊𝒎." "𝑮𝒐̈𝒛𝒍𝒆𝒓𝒊𝒎 𝒔𝒂𝒏𝒂 𝒃𝒂𝒌𝒂𝒓𝒌𝒆𝒏 𝒈𝒖̈𝒛𝒆𝒍 𝑯𝒚𝒖𝒏𝒋𝒊𝒏."