Kalbimin atış seslerini duyduğuna emindim, gözleri göğsümün üstünde oyalanıyordu. Neydi bu? Bilinmezlik, kırıklık?
"Ne demek hatırlamıyorum Hyunjin? Benimle anıların olduğunu hatırlıyorsun ama beni, bizi hatırlamıyor musun?"
Bakışlarını gözlerimin tam içine odakladığında, kırmızı gözleri yutkunmadan izleyememiştim. Öyle bir bakıyordu ki, eğer bu bir şakaysa onunla kesinlikle ciddi bir kavga etmeye hazırdım.
"Şaka mı yapıyorsun? Öptün sen beni az önce!"
Sesim yükseldiğinde bakışlarını kaçırmış, ellerine odaklanmıştı. Korkutmak değildi amacım, aslında kavga bile değildi ama susması sinir ediyordu.
"Hyunjin bana bakar mısın? Beni unutmuş olamazsın, böyle bir şey olmuş olamaz! Vampir olurken duyguların gitmiyor ki..."
Anlamsızca başımı yana salladığımda, gözlerimi kapatmış ve ellerimi şakaklarıma yerleştirmiştim. Susmasaydı, bir şey deseydi...
"Seninle ilgili bir şeyler olduğuna eminim. Öpme isteğim sadece dayanamadığım içindi. İsmin, yaşın.. Hepsi aklımda, ama seni kendimle hisler haricinde bağdaştıramıyorum." Yüzüm ona doğru döndüğünde, Tanrı şahitimdi ki kalbimde var olmayan kemiklerin kırılma sesi gelmiş, kanımın akışı neredeyse durmuş kadar azalmıştı. Ya da bana öyle geliyordu.
"Sevgilini mi bağdaştıramıyorsun?"
Tamam... Bunlar da aşılırdı, tamamen yabancı değildi değil mi? Peki ya bebeğimiz, onu da mı hatırlamıyordu?
"Sen neden vampir olduğunu hatırlıyor musun?" dedim sesimin titremesini engellemeyi denerken. Başını yana salladığında ise kendini bile fark etmediğini anlamıştım...
"Öğrenmek istiyor musun?" Kollarını bedeninin üstünde buluşturduğunda, "Evet" demişti sakince. Vampir olduğunu biliyordu ama neden olduğunu bilmiyordu?
"Biz çok mutluyduk.. Bağdaştıramadığın düşüncelerinde. Bu sadece benim hislerim ya da senin hislerin de değildi Hyunjin, bizim buluşan özlelliklerimiz sadece sözler, hisler ya da dudaklarımız değildi. Tenlerimiz de birbirini kendine çekti, evimize taşındık. Dün akşam geldik, bir fikre vardık."
"Ne konuda bir fikre vardık?" Biraz dikkati üstümde toplanmış gibi duruyordu. Fırsattan istifade konuşmaya devam etmiştim.
"Bebeğimiz sensiz büyüsün istemedik, sevgilim."
"Bebek?"
Olduğu gibi kendine bakmış, gözleri bilmediği halde sarıldığı bedenine dönmüştü. Ben ise hâlâ bu duruma anlam vermeye çalışıyordum. Nasıl olurdu, nasıl mümkün kılınabilirdi bu olay?
"Benimle olan hiçbir şeyi hatırlamıyorsun, ama kolların bile az önce kendini sarmaladı. Bebeğini kolladın az önce, kimden ya da neyden bilmesem de..."
"Hamile miyim şimdi?"
"Ayrılmak istemedik, seni ben vampir yaptım. Ne olursa olsun onu korumak istedik biz. Şimdi görüyorum ki bilmediğin, aklının yatmadığı birini dahi öpüyorsun, konuşmaktan kaçındığın halde. Temastan kaçındığın hâlde."
"Ben bilmiyordum... Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum bilmiyorum. Sadece uyandığım gibi seni derinlerde hissedeceğim kadar yoğun bir his oldu ve senden korkmadım, çekinmedim. Güvendim hatta, ama bilmiyorum... Bilmiyorum Felix."
"Ne olursa olsun," dedim elini tuttuğumda. "Tekrardan seni kazanacağım, soru işaretlerinden ziyade istediğin şekilde sen isteyinceye kadar sana dokunmayacağım bile. En azından yardım hariç bir şekilde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Prince//Semelix
Fanfic"𝑮𝒐̈𝒛𝒍𝒆𝒓𝒊𝒏𝒊𝒛 𝒄̧𝒐𝒌 𝒈𝒖̈𝒛𝒆𝒍 𝑷𝒓𝒆𝒏𝒔𝒊𝒎." "𝑮𝒐̈𝒛𝒍𝒆𝒓𝒊𝒎 𝒔𝒂𝒏𝒂 𝒃𝒂𝒌𝒂𝒓𝒌𝒆𝒏 𝒈𝒖̈𝒛𝒆𝒍 𝑯𝒚𝒖𝒏𝒋𝒊𝒏."