26.Bölüm

568 55 57
                                    

Merhaba,

Son bölümlerde okunmalar ve oynalar oldukça düştü, sanırım her hikaye çok uzun olmamalı ama bu hikayeyi öylece açıkta bırakmayacağım.

keyifli okumalar dilerim..

---

İkimizden sahneden indiğimizde derin bir nefes vererek sevgililerimizi aradık ama ne kadar ararsak arayalım açılmayan telefonlarala korumaları aradığımızda onlardan da ses çıkmadı. Güvenlik kameralarına bile erişim sağlayamadığımda garajda tuttuğumuz motorlara yöneldik. 


Jeon Jungkook'dan--

Yoongi ile beraber motorlarımızla hızlıca eve gittiğimizde korumalar yerli yerlerindeydiler, hızlıca gidip birinin yakasına yapıştım;

"TELEFONLARINIZ NERDE LAN SİZİN!?! HEH! BEN SİZİ BURAYA NİYE DİKTİM?!!"

Endişeyle ellerini kaldırıp salladı; "Efendim, hiç birimizin telefonu çalmadı. Bakın." 

Telefonu çıkartıp elime verdiğinde arama yoktu, diğerlerinede bakmak istesemde şu an sevgilimi görmeyi tercih ederdim. Bu yüzden cebimden anahtarı çıkartıp kapıda bekleyen Yoongi'nin yanına gittim. Kapıyı açarken aklımdakileri ona da söyledim;

"Bilmediğimiz sikler dönüyor. Telefonunda çağrı geçmişi yoktu, umarım bizi oyalamak için falan olan bir tuzak değildir." Kapıyı açtığım gibi ayakkabılarımızı çıkarmadan hızlıca içeri girdiğimizde duyduğumuz ağlama sesleri ile salona koştuk. Onları gördüğümüzde derin bir nefes verdik. 

Yan yana oturmuş film izlerken karakterlerden birine söve söve ağlıyorlardı. Telefonları komidinin üzerinde gördüğümde ikisine alıp Jimin'inkini Yoongi'ye verdim. Filme o kadar dalmışlardı ki bizi hala fark etmemişlerdi. Sessizce arama kayıtlara ve mesajlara baktığımızda ikisinin telefonunda hiçbiri yoktu. Şebeke ağlarında sorun olmamasına rağmen..

Telefonları cebimize koyduktan sonra yanlarına ilerdik. Jimin, Yoongi'yi gördüğü gibi kucağına alması için kollarını kaldırdı. Bende kumandayı alıp televizyonu kapattım. Yoongi, kucağında ki Jiminle beraber tekli koltuğa gittiğinde bende miniğimin yanına oturdum. Kucağıma çekecekken benden hızlı davranıp kucağıma çıktı. Boynum sarılıp ağladığında Yoongi'ye baktım miniğimin omzu üzerinden. 

İzledikleri filmle alasız gibi geldi ağlamarı. Bir süre sakinleşmelerini bekledikten sonra kendimden uzaklaştırdım ve kızarıp gözlerine öpücükler kondurdum, ellerim yanaklarında ki ıslaklığı siliyordu.

"Neden ağladın bu kadar bebeğim, söyle hadi bana." Birkaç kez iç çektikten sonra sehpaya uzanıp bilgisayarı eline aldı. Anlamadığım için kaşlarımı çatarak bilgisayarı elinden aldım ve açtığımda bir haber sayfası karşıladı beni. 

Kaza geçirdiğimiz yazıyordu. Tek kaşımı kaldırıp önce miniğime baktım sonra da Yoongi'ye baktım, Jimin söylememişti bir şey. Merakla bana bakıyordu o yüzden. Ekranı ona doğru çevirdim.

"Haber sayfalarına göre şu an hastanedeyiz ve ölmek-" Miniğim önce ağzıma vurdu sonra da elini bastırıp bağırdı; "SAKIN TAMAMLAMA O CÜMLEYİ! YEMİN EDERİM SİKERİM SENİ!" Ne söylediğini fark ettiğinde de utanıp boynuma saklandı. Kafamı sağ salo doğru afifçe salladım, şapşallığına karşı. 

"Yoongi, misafir odasında kalın. İki evi birden korumak daha zor olur." Kafasını olumlu anlamda salladı. "Birkaç eşya alması için kardeşimi arayayım." Jimin boynuna daha sıkı sarıldığında onunla beraber ayağa kalkıp koymak istemesemde ne olur ne olmaz diye koyduğum misafir odasına gitti. İyi ki koymuşum gerçekten.. Küçük bir oda ama bi kaç gün idare eder onları. 

Sevdiceğim ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin